| Konu: | 6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 07.02.2012 |
CHP GRUBU ADINA UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
150 sıra sayılı Teklif'le Hükûmet hem Libya'daki olaylara hem de Van'da yaşanan deprem nedeniyle oluşan zarara koruma getirmeyi hedefliyor. Bu güzel ancak bu biraz geç kalmış bir adım. Arap Baharı başladığı zaman hepimiz bir gerçeği gördük. Neydi o gerçek? Yurt dışında yatırım yapan girişimcilerimizi koruyacak bir destek mekanizması yok. Ülkemizde zengin petrol yatakları yok, ülkemizde doğal gaz kaynakları yok, ülkemizde elmas yok ama ülkemizde girişimciler var. Bakın, Türk girişimcisi, Türk müteahhidi bugün 91 ülkede 200 milyar dolara yaklaşan bir iş hacmini yakalamış durumda. Birçok ülkede yatırımlarımız var ancak buradaki yatırımları koruyacak sigorta sistemimiz yok, hâlbuki bunun dünyada örnekleri var, mevcut. Amerika Birleşik Devletleri'nde OPIC, Almanya'da HERMES, Fransa'da COFAS, bu tür siyasi risklere karşı ciddi korumalar sağlıyor. Bizde böyle bir mekanizma yok. Hükûmet muhataplarıyla rica minnet işi götürmeye çalışıyor, firmalar da alacaklarını tahsil etmek için dil döküyorlar.
Bu yasanın temel gerekçesi olarak Libya'daki siyasi gelişmeler gösteriliyor ve Van gösteriliyor. Yasanın bu olumsuzluklardan etkilenenlere yardım amacı var, bu da güzel ama bugün hâlâ Hükûmet kaç Türk firmasının Libya'da zarar gördüğünü ya da zararın toplam meblağını kamuoyuyla paylaşmış değil. Yani hem zararı kesin olarak bilmiyoruz hem de Hükûmet geç kalmış bir adım atmış oluyor.
Değerli arkadaşlarım, Hükûmet diyor ki "Bu adımı sosyal devlet ilkesi gereği atmak zorundayız." Hükûmetin sosyal devlet ilkesini hatırlamasından son derece memnun olduk ancak sosyal devlet ilkesinin şefkatini Van'da Vanlılar da uzun zamandır beklemekteydi. Bu adımı atmak için yüz yedi gün beklemek zorunda mıydık?
Biliyorsunuz, 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde bu güzel şehrimizde, Van'da iki büyük deprem yaşandı. Bu depremler sebebiyle halkımız, kardeşlerimiz can ve mal kayıplarına uğradılar, binlerce öğrenci şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Hükûmet koordinasyonu sağlayamadığı için vatandaşlarımız mağdur oldu. Bazı dış yardımlar "Potansiyeli görmek istiyoruz." diye reddedildi, âdeta Van üzerinde deney yapıldı. Hasar tespit çalışmaları doğru düzgün yapılmadı. Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay yılbaşında Van'a gitti ve aynen şunu söyledi: "18 Ocak tarihinde Van'da çadır kalmayacak, vatandaşlarımız konteynere yerleştirilmiş olacak." Peki, soruyorum: Ne oldu? Bakın, 28 Ocak tarihinde bir haber "Van'da hâlâ çadır yangınında insanlarımız ölüyor." Tam 11 kardeşimizi çadırda yangın sebebiyle kaybettik, aralarında dört yaşında, iki yaşında çocuklar var. Yüz yedi gündür hâlâ devlet yaraları saramadı, hâlâ koordinasyon sağlanamadı, hâlâ bez çadırlar kaldırılmadı, hâlâ binlerce kardeşlerimiz bu koşullarda yaşamakta. Van'da kalanlar ayrı mağdur, Van'dan göç edenler ayrı mağdur. Ancak, biz muhalefet olarak Van ve deprem konusunu hiçbir zaman siyasi polemik yapmadık, iç siyasete malzeme olarak kullanmadık, duyarsız bir muhalefet üslubu asla benimsemedik. Gittik, Van'da deprem nöbeti tuttuk, halkımızın acısını paylaştık, yapıcı bir şekilde Hükûmete yol göstermeye çalıştık, çözüm önerilerimizi sunduk ve dedik ki: "Meclis bir araştırma komisyonu kursun, ekonomik ve sosyal hayatı nasıl canlandırabiliriz bunu beraber değerlendirelim, adımları hep beraber atalım." Daha sonra, Van için, Van'daki kanaat önderleriyle hep beraber, onlarla birlikte kapsamlı bir teşvik paketi hazırladık ve bu teşvik paketini Ekonomi Koordinasyon Kurulunun tüm üyeleriyle paylaştık. Bu teklifi neden hazırladık? Van ekonomisini güçlendirmek, sosyal barışa destek olmak, insanlar 1 jelikan mazot için ölmesin diye hazırladık. Maalesef, Hükûmet bu önergeyi de gündeme getirmedi.
Peki, neydi bu teklif? Baktığınız zaman, hayvancılık için Van en uygun bölge. İklimi müsait, eksi 20-artı 30 derece; çayır mera alanı olarak Türkiye'nin en zengin iki ilinden bir tanesi ve buna ilave, Vanlılar hayvancılığı biliyor, sektöre hâkim. Yani esasında, baktığınız zaman Van'da her şey var; hayvancılığı bilen insan var, çalışacak insan var. Yani balık gibi; balık tutmasını bilen insan da var, balık da var. Önemli olan, devletin burada yapması gereken, gerekli altyapıları, gerekli yatırım imkânlarını, rekabet şartlarını koymak.
O teşvik paketinde şunlar vardı: Eski yeni ayrım yapmadan herkese uygulanmasını istedik, asgari ücret üzerindeki işçi işveren payı kaldırılsın istedik, yatırım indirimi sağlansın istedik, nakliye desteği verilsin istedik, enerjide özel vergilerin alınmamasını istedik ve en az süre olarak da on yıllık bir sürede bu teşvik uygulansın istedik.
"Bu da yetmez." dedik. Van için dedik ki: "Deprem nedeniyle zarar gören tüm gerçek ve tüzel kişilerin kullanmakta olduğu bütün kredileri, ticari, bireysel, kamu, özel banka ayrımı yapılmadan faizsiz olarak ertelensin. Birikmiş faizlerini de devlet karşılasın." Bunun da kanun teklifini verdik fakat bununla ilgili de şu ana kadar hâlâ görüşülmedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetin önemli bir sorunu var; ortak aklı çalıştıramıyor, ortak akıldan yararlanamıyor, muhalefetten gelen bütün teklifleri reddediyor, yok sayıyor. Ortak akıl olmadan demokrasiden bahsedemeyiz. "Her şeyi ben bilirim." anlayışı demokrat bir anlayış değildir. Bu tür anlayış baskıcı, totaliter, otoriter bir anlayıştır. Paul Auster'le ağız dalaşı yapmak için beş gün uğraşmak yerine bir günü Van'a ayıracak kadar sorumluluk sahibi olmamız gerekiyor. Bizim için, milletimizin hayrı, onların menfaati bu kısır tartışmaların çok üstündedir. O yüzden bu teşvik paketini önce Hükûmetle gittik paylaştık. Diyoruz ki kibirle bir yere varılmaz; öfkeyle, sinirle, kavgayla, dövüşle ülke yönetilmez çünkü bu kibrin bedelini bugün Vanlılar öder, yarın bütün Türkiye öder.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, Van bizden bir adım bekliyor, bugün hep birlikte bu adımı atmalıyız. Bu sayede Van'a da destek vermiş olacağız. Vanlıların derdine tam olarak derman olmak için, onların yaralarını sarmak için bir şeyler yapmamız gerekir; bu konuyu ciddiyetle, dikkatle gündemimize almamız gerekir. Gelin hep birlikte Van için somut adım atalım. Bir araştırma komisyonu kuralım. Hükûmet de kendilerine sunmuş olduğumuz bu teşvik projesini hayata geçirsin, yani bunu muhalefet getirdi diye bir kenara bırakmasın. Sonuç itibarıyla, bu teşvik, Van'ın kendi yağıyla kavrulmasını ve kendi kendine ekonominin, işin, aşın, sosyal barışın orada tesis edilmesini sağlayacak. Gelin hep beraber Van'a muhtaç olduğu desteği, ilgiyi el birliğiyle gösterelim ve Van için bir umut olalım.
Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Oran.