| Konu: | Behçet Cantürk'e ve faili meçhullere, Anayasa Mahkemesinin Türk Ceza Kanunu'nun bazı maddelerini 2'nci kez iptal etmesine, vergilere, kayyum atamalarına ve vesayete ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 14.01.2025 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 14 Ocak 1994'te Kürt iş insanı Behçet Cantürk katledildi. Ondan birkaç ay önce dönemin Başbakanı Tansu Çiller bir liste açıklamıştı; o listeye bağlı kalarak, 14 Ocaktan başlayarak sayısız insan katledildi: Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım gibi birçok insanın katledildiği bir dönemdi. Hepsini rahmetle anıyorum. Tam 17 bin faili meçhulün yaşandığı bir ülke; aslında failleri belliydi fakat acıları devam ediyor. Bu acı dinmez, bu acı ancak barışla diner. Dolayısıyla, bu kaybettiğimiz, yitirdiğimiz insanlara ve onların ailelerine karşı bir barış sözü verip bunun gereğini yapmakla mükellefiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi bir kez daha Türk Ceza Kanunu 226 ve 314'e (3)'ü iptal etti, 2'nci kez iptal etti, yeniden önümüze gelecek. Şimdi, bununla ilgili aslında yine barışa dair bir düzenleme yapma zamanı; nasıl hakikatlerle yüzleşip yitirdiklerimizin acısını dindirmek için barış adına bir adım atacaksak, bu tür düzenlemelerle de barışa katkı sunabiliriz. Nedir bu madde? "Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleme..." Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Belirsizdir, kanunilik ilkesinden yoksundur; dolayısıyla mahkemeler, somut gerekçe sunulmaksızın karar vermektedir. Dolayısıyla, aslında bu, kabul edilebilir bir şey değildir." Şimdi, bununla ilgili bir düzenleme yapmak için Meclisin önüne bir kez daha bir fırsat kapısı açılmıştır, işte burada barış iradesi kendisini hâkim kılmalıdır.
Bir başka barış, toplumsal barış... Şimdi, bildiğiniz gibi, Hazine ve Maliye Bakanı çıkıp diyor ki: "Kişi başına geliri 12.200 dolara çıkardık." Fakat kişi başına vergiyi de 4.200 dolara çıkardınız; bunu bundan çıkardığınızda kişi başına kullanılabilir gelir aslında 8.000 dolar. 4.200 dolar kişi başına alıyorsunuz, neyi finanse ediyorsunuz? Savaşı finanse ediyorsunuz. Neyi finanse ediyorsunuz? Vergi harcaması yaparak sermayeyi finanse ediyorsunuz. Neyi finanse ediyorsunuz? Aslında yandaşları finanse ediyorsunuz. Dolayısıyla da bu vergileri alarak halkın ihtiyaçlarını gidermeye yönelik, toplumun beklentilerini gidermeye yönelik, genel refahı yükseltmeye yönelik bir harcama yaptığınızı görmüyoruz; tam tersine, söz konusu emekçiler olduğunda, söz konusu emekliler olduğunda, kadınlar olduğunda onlara karşı uyguladığınız oranlar yüzde 10, yüzde 11,5, yüzde 15,5 gibi aslında enflasyonla yan yana gelemeyecek rakamlar. Enflasyon kaç? Yüzde 44.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Vergi alırken aklınıza bu rakam geliyor ama topluma hizmet sunmaya ya da ücretlerde iyileşmeye giderken bu rakam aklınıza gelmiyor. Neden? Çünkü hizmet ettiğiniz şey aslında toplumsal barışın karşısında toplumsal şiddetedir; silaha para ayırırken, sermayeye para ayırırken toplumsal refahı dinamitlemeye devam ediyorsunuz.
Yine, toplumsal barışa karşı bir hamleniz de kayyumculuk ve en son, Akdeniz Belediyemize kayyum atandı. Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan, Belediye Eş Başkanlarımız, tutuklandı; uydurma gerekçelerle tutuklandı, aslı astarı yok. Bunu bütün çıplaklığıyla ortaya koyacağız, bir kez daha bu uygulamayı, bu anlayışı teşhir edeceğiz. Ama Meclis bir türlü bu uygulamalara karşı barıştan yana inisiyatif alamıyor oysa tüm muhalefet partileri, hatta ortağınız, hatta sizin içinizde de iktidar partisinin içinde de barışa olan özlemi dile getiren, bu konuda ortaklaşma gerektiğine dair sözünü kuran bunca insan bu Meclis çatısı altında varken maalesef kayyum atanmaya, her türlü şiddet politikaları uygulanmaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu dönemin bir adını koyalım o zaman. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hani, nasıl 12 Eylülde "Beş general dönemi"ydi, bu dönemin adı da "Üç bakan, bir danışman dönemi." Evet, İçişleri Bakanı, bunca barış talebine karşı kayyum atamaya, gözaltılara devam ediyor; şiddet politikasını devam ettiriyor, âdeta barış alerjisine tutulmuş bir Bakan. Dışişleri Bakanı Tişrin Barajı'nı bombalıyor; o baraj Suriye'nin su ihtiyacını, elektrik ihtiyacını karşılıyor, o barajı bombalayarak sivillerin ölümüne neden oluyor, onda da bu alerji var. Mehmet Şimşek, Şimşek değil, "şiddet"; "Mehmet Şiddet" sürekli vergilerle, zamlarla aslında emekçilere işte, o şiddeti uygulamaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen, son defa...
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, bir de danışman var; Orta Doğu’nun adını değiştirecek kadar tarih şuurundan yoksun. İşte, üç bakan, bir danışmanın vesayeti bu Mecliste iktidar partisinin üzerine çökmüştür. Muhalefetten, kendi ortaklarından gelen tüm barış taleplerine karşı bu vesayetin etkisinde kalan iktidar partisi aslında beklenen adımı bir türlü atamamaktadır; adım bu kayyumlara son vermektir, adım gerekli yasal düzenlemeleri yapmaktır, adım toplumun beklediği barışa sahip çıkmakla mümkün olabilir. Bunu yapmadığınız sürece üç bakan, bir danışmanın sizin üzerinizdeki vesayeti devam eder, elinizi de bağlarlar, kolunuzu da bağlarlar, dilinizi de bağlarlar. Bu bağlardan kurtulun, Meclisin bir müzakere zemini olduğu bilinciyle gelin, barış konusunda cesaretli olun, adımlarınızı atın.
Teşekkür ederim.