| Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 15.01.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Burada bulunan az sayıda AKP milletvekili arkadaşıma grup yönetimlerinin AKP'yi, AKP Grubunu ne hâle getirdiğini beş dakika izin verdiği ölçüde anlatmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, son derece ciddiyetsiz ve son derece Parlamento geleneklerine aykırı bir tutum alınıyor. Yılbaşından önce getirilen torba yasada bizim muhalefet olarak kırmızı çizgi saydığımız kanun maddeleri vardı ve "Bu kanun maddeleri olduğu sürece biz asla geri adım atmayız, sonuna kadar direniriz." demiştik. Bunun sonucunda yılbaşı oluyor, yılbaşında herkes evine gidebilsin ve geçmesi mutlaka şart olan yani 2025'e bırakılmaması gereken kanunlar da yasalaşabilsin diye uzlaştık ve bu uzlaşının gereğini biz yaptık ama görülmemiş bir biçimde, hiç tanık olmadığımız bir biçimde on beş gün sonra, mürekkebi kurumadan geri getirdiler. İçinizde son derece deneyimli milletvekilleri var. Bu, sözünü yemektir arkadaşlar; bu, sözünü yemektir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, kimseye yakışmaz. Bu, sizin de yüzünüzü kızartır. Buna izin vermeyin, grup yönetiminizi uyarın. Grup yönetiminize deyin ki: "Bizim alnımızı yere baktırtmayın, yüzümüzü kızartmayın, delikanlı olun, sözünüzü tutun." Sizden bunu bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu Parlamentoda Anayasa değiştirdik, olmadık kanunlar çıktı, olağanüstü hâller ilan ettik burada arkadaşlar; kavgalar ettik ama nerede kavga edeceğimizi, nerede uzlaşacağımızı hep konuştuk ve anlaştık. Ama on beş gün önce söylediğinin tam tersini gelip "Ne varmış canım bunun içerisinde, getirsinler önerilerini, konuşalım." diyen Abdullah Güler'in böylesine sarkastik, böylesine savruk, böylesine saldırgan ve haddini bilmez tutumlarına hiç tanık olmadık! (CHP sıralarından alkışlar) Adını veriyorum, gelsin burada konuşsun. Kendince Özgür Özel'e laf yetiştirecek! Sen kimsin ya, sen kimsin, sana sorarlar! (CHP sıralarından alkışlar)
Efendim, "8"miş de "9"muş, "İğrenç." demiş. Evet, bu kanunun içerisinde iğrenç hükümler var arkadaşlar, iğrenç hükümler var. Bilmiyor musunuz? 7 Ocakta Sayın Bakan açıkladı, ne dedi? "Biz, emekli maaşını 14.469 lira yaptık, hayırlı olsun." demedi mi? Dedi. Haberiniz var mıydı? Yoktu. Yazdılar, elinize tutuşturdular, getirdiniz. İşte, bu, iğrençlik değilse nedir?
Şimdi -zamanım yetmiyor- arkadaşlar, getireceksiniz burada alelacele, "emekliler maaş alsın" diye, 8 tane bizim asla kabul edemeyeceğimiz, geri çektiğiniz maddelerin yanına bir de emekli maaşı düzenlemesini koyacaksınız. Niye? Çünkü emekliler maaş almak zorunda; çünkü açlar, aç! Siz de biliyorsunuz. Böylesine kanunun arkasından dolanan, Genel Kurul çalışmalarının arkasından dolanan, Genel Kurulu değersizleştiren, İç Tüzük'ü önemsizleştiren, milletvekilini "Sadece eline veririz, tutuştururuz, gecenin bir vakti oylarlar, parmaklar kalkar iner" seviyesine indirgeyen tutuma siz de karşı çıkın, siz de seçmenlerden aldığınız yetkinin arkasında durun arkadaşlar. Bunların hepsi Anayasa Mahkemesinin iptal kararları. Niye biliyor musunuz? Çünkü savruksunuz; çünkü zamanında getirmiyorsunuz; çünkü komisyonlarda çalışmıyorsunuz; çünkü diyoruz ki Anayasa'ya aykırı, "Yok efendim, nasılsa geri dönecek." diyorsunuz. Geri dönüyor. Hepsi böyle. Devlet Denetleme Kurulunun yetkisini genişletiyorsunuz. Anayasa açık; genişletemezsiniz ama genişletiyorsunuz. Niye? "Anayasa Mahkemesi iptal kararı gelene kadar yapabildiğimiz kadar bir şeyler yapalım." Olacak iş mi bu? Devlet Denetleme Kurulu yetkililerine teftiş sırasında görevli memuru açığa alma yetkisi veriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde böyle bir şey olamaz. Bu bir kırmızı çizgidir ve bunu getiriyorsunuz Plan Bütçeye koyuyorsunuz, bizimle alay eder gibi; sonra diyorsunuz ki: "Ya, bu CHP Grubu, bu muhalefet milletvekilleri niye bu kadar yoklama istiyor? Bunların dertleri ne?" Bizim derdimiz bu arkadaşlar. Ciddi olunsun, verilen sözler tutulsun; daha mürekkebi kurumadan getirilen kanunlar tekrar tekrar buraya getirilmesin. Ne siz yorulun ne biz yorulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, buyurun; bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) - Bu milletin ihtiyaç duyduğu yasaları yapalım. Darbe oldu, üç aylığına OHAL çıkarttınız, üç aylığına. Hatırlayanlar vardır aranızda. OHAL'i yıllarca sürdürdünüz. OHAL kalkalı altı buçuk yıl oldu, hâlâ el konulan şirketlere kayyum atıyorsunuz TMSF üzerinden; şimdi tekrar yasa getiriyorsunuz, "Beş yıl daha atayacağız." diyorsunuz. Ya, böyle bir şey olur mu? Hukuk devletinde bir adamın, ne olursa olsun, malına mülküne on bir buçuk yıl kayyum atanır mı, atanmaz mı? Bu, kırmızı çizgi olur mu, olmaz mı? Buna el kaldıranlar ileride geride töhmet altına girer mi, girmez mi arkadaşlar?
Efendim "İşverene destek vereceğiz, bin lira yaptık." diye hava attı ya Vedat Işıkhan. Evet, yapıyorlar, her yere yapıyorlar, bir yere yapmıyorlar. Neresi biliyor musunuz? Belediyeler. Niye? Belediyeleri CHP aldı. Ben buna iğrençlik demeyeceğim de ne diyeceğim? Gelsin Abdullah Güler cevap versin. (CHP sıralarından alkışlar)