GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa'ya aykırı bir şekilde yapılan düzenlemenin neticesinde Anayasa Mahkemesi 34 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ni iptal etmişti ve sonunda düzenleme kanun teklifi olarak geldi. Teklifin olumlu diyebileceğimiz bir yanı ilk defa torba yasa dışında gelen bir teklif olmasıdır, darısı diğer tekliflerin başına diyoruz.

Görüştüğümüz teklifin 10'uncu maddesinde Adalet Akademisinde görev yapacak öğretim elemanlarının nitelikleri düzenleniyor, (1)'inci fıkrada ise hâkim ve savcıların öğretim elemanı olarak görev yapmak üzere Bakan tarafından Akademiye atanabileceği ifadesi yer alıyor. Akademinin teşkilat yapısına bakınca Eğitim Kuruluna Bakan veya Bakan Yardımcısının Başkanlık edeceğini, Akademi Başkanının da Cumhurbaşkanı tarafından atanacağını görüyoruz. Yani demek isteniyor ki Akademi yönetimi yürütme gücüyle çalışacak, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı ama yargının da başı kendisiymiş gibi davranıyor. Geriye yasama kalıyor ki bu görev Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir. Peki, bu görevi yerine getirmemize müsaade ediyor musunuz? Yargı yürütmenin emrinden kurtulmadığı sürece -ki yargıyı yürütmenin emrinden kurtarmanın yolu tek adam yönetiminden kurtulmaktır- hiçbir gelişme hukuki alanda yaşanan sorunlara çözüm olmayacaktır, olamayacaktır. Darbe öncesinde yargı içine yuvalanan Fetullahçılardan sonra Akademide saraya gönül bağıyla bağlı hukukçular da Akademinin tam bağımsız şekilde çalışıp tarafsız hâkim ve savcı yetiştirmesine müsaade etmiyor. AK PARTİ teşkilatlarında ve yönetim kademelerinde görev alanların da daha sonraları nasıl hâkim ve savcı yapıldığını gayet iyi biliyoruz. Siyaset sizin sayenizde yargının içine tamamen sirayet etti; çok değil daha bir yıl önce Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türk hukuk sisteminde yeri olmayan, Anayasa Mahkemesi kararına uymama şeklinde tavır almıştı. Yargıtay 3.Ceza Dairesinin hukukla alakası olmayan siyasi tutumu, Anayasa'yı yok sayarak Anayasa Mahkemesini ortadan kaldırma çabasından başka bir şey değildi. Yani öyle teklifin gerekçesinde yazıldığı gibi, hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, bağımsız ve toplumun adalet ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte hâkim ve savcıların yetiştirilmesi amacı, uygulamada maalesef sizler yüzünden hiç mi hiç işlemiyor? Öyle olsa gaspçı, hırsız, tecavüzcü, uyuşturucu satıcısı kabarık suç dosyalarıyla aramızda dolaşırken siyasiler, gazeteciler, fikir adamları ve iktidarı eleştirenler içeri alınmazdı. Thoreau'nun da söylediği gibi, haklıların mahkûm edildiği bir ülkede tüm doğruların yeri cezaevidir.

Yargı yürütmenin güdümüne girdikçe ülke hukuk devleti olmaktan giderek uzaklaşıyor, hak ve özgürlüklerin güvencesi ortadan kalkıyor, keyfî kararlarınızla toplum vicdanını yaralamaya devam ediyorsunuz. Böyle bakıldığında, görüştüğümüz teklifin gerekçesinde belirtilen pembe tabloya o tabloyu hazırlayanların kendileri gerçekten inanıyor mu? Hiç sanmadığımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)