GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:07.02.2012

BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, grubum adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bu görüşülmekte olan yasanın 2'nci maddesi üzerine grubum adına söz aldım ama bu akşam sizlere burada çokça görüşülen Van ve deprem sonrası durumla ilgili görüşlerimizi, taleplerimizi bir kez daha dile getirmek istiyoruz.

Sayın Başkan da buradayken, Sayın Bayraktar, özellikle Van depremi ve sonrasına ilişkin yaşananları, düşünülenleri ve bundan sonra olabilecekler üzerinde düşüncelerimizi dile getirmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, Van depremiyle birlikte yaklaşık 1 milyon, 1 milyon 50 bin nüfusu olan bir kent, deprem sonrası yaşanan ağır sarsıntıyla birlikte âdeta kaderiyle baş başa bırakıldı. Tabii, bu depremin çok ağır sonuçları oldu. Bu sonuçlar sadece kaybettiğimiz insanlar, yıkılan binalar değil, bunun ağır psikolojik sonuçları, çok ağır ve zamana da yayılacak sonuçlarını ortadan kaldırmanın zor olduğu sosyal sorunlara ve özellikle de ekonomik sorunlara yol açtı.

Birkaç hafta önce Van'dayken esnafla konuştuk, tek tek esnafı gezdik, esnaf birlikleriyle konuştuk, görüştük, Van Ticaret Odasıyla görüşmelerimiz oldu. Sorun, olduğu gibi, dağ gibi orada duruyor ve sorunun çözümü konusunda, özellikle Hükûmetin sorumluluğu açısından söylüyorum, Van'daki yaraları saracak ve özellikle halkımızı rahatlatacak önlemler konusunda ciddi bir adım atılmış değil, ciddi bir yaklaşım gösterilmiş değil.

Tabii ki deprem sonrası, özellikle geçici konutlar konusunda sıkıntı hâlâ aşılmış değil, verilen sözler zamanında yerine getirilmedi. Bunu belki kısmen anlayışla karşılayabilirsiniz, "'İşte şu kadar konteyner sözü vermiştik, şu ocak sonunda herkes sıcak yuvasına kavuşacak.' demiştik ama kar yağdı, yollar kapandı, yok üretici firmalardan kaynaklı gecikmeler oldu." diyebilirsiniz, ancak değerli arkadaşlar, bugün binlerce insan hâlâ Van'da çadırlarda yaşıyor.

Biraz önce değerli bir milletvekili dile getirdi, şimdiye kadar 11 insanımızı sadece ve sadece yaşanan yüzlerce çadır yangınında kurban verdik. Bu konuda da en ufak bir önlem söz konusu değil, bu konuda da en ufak bir çalışma söz konusu değil.

Tabii, geçici konutlardan sonra muhakkak kalıcı konutlar da gerçekleştirilecek. Sayın Bakan, geçenlerde on bin konutun ihalesinin tamamlandığını ve bir kısmının da yapımına başlandığını, en geç temmuz sonu ya da ağustos sonu hak sahiplerine verileceğini ilan etti. Bu, tabii ki kulağa hoş gelen? Bu kadar kısa bir sürede, bu kadar, bin konutun yapılacağı muhakkak ki çok önemli, hepimiz açısından son derece önemli. Nihayetinde, depremin yaralarını sararken en acil olan nedir? İnsanların sıcak bir yuvaya kavuşmasıdır. Hükümet ne yapıyor bu konuda? İnsanların sıcak yuvaya kavuşması için, bir an önce konutlarını hazırlamak, teslim etmek için çaba gösteriyor. Bu çabayı takdirle de karşılayabilirsiniz. Ancak, değerli arkadaşlar, şurası çok açık ki on binlerce konutun yıkılacağı hem Erciş'te hem Van'da ve kısmen de merkez köylerde sadece on bin konutun yetmeyeceğini hepimizin bilmesi gerekiyor, en çok Sayın Bakan bunu biliyor.

Tabii, bu konut ihalelerinin kimlere verildiğini, hangi müteahhitlere verildiğini kamuoyu bilmiyor, bizler de bilmiyoruz. Örneğin, bir Van Milletvekili olarak ben, Van'daki TOKİ'nin 10 bin konutunun ihalesinin hangi şirkete verildiğini, örneğin bu şirketlerin tamamına yakınının Karadenizli olup olmadığını biz bilmiyoruz ya da bir eski milletvekilinin yandaş birkaç firmasına bu ihalelerin verildiğini bilmiyoruz değerli arkadaşlar. Bunu bilmek de mümkün değil, herhâlde işbaşı yaptıklarında bu ihaleleri alan firmaların da kimler olduğunu, nasıl olduğunu ve bu ihaleleri nasıl aldığını bileceğiz, oysa bu ihalelerin açık yapılması, kamuoyunun gözü önünde yapılması, şeffaf yapılması bir demokratik ilke gereği.

Oysa Sayın Bakandan, Sayın Hükûmetten bizim bir ricamız vardı, Van Milletvekili olarak bir ricamız vardı, biz şunu söylemiştik: Eğer gerçekten Van'ın ekonomik ve sosyal kalkınmasının bir an önce olmasını istiyorsanız, bu konuda gerçekten samimiyseniz en azından bu açığa çıkan ekonomik gücün yani ihalelerin ya da bu konuda kamu kaynaklarının Van esnafı eliyle, Van'daki iş adamları eliyle kullandırılması ve böylece bir can suyu yaratılması? Bu yasayla, yapacağınız palyatif çalışmalarla değil, fakat o insanların yaratacağı öz güçle? Çünkü para gelecek, Van'a girecek, Van'a hiçbir faydası olmadan tekrar başka yerlere gidecek, başkalarının cebine girecek. Oysa bu ihalelerden, yaratılan bu işlerden Van esnafının ve özellikle Van iş adamlarının yararlanması mümkün olabilseydi değerli arkadaşlar, belki de o paranın bir kısmı Van'da yatırım olarak kalır, istihdam sağlanır, bu açıdan belki Van'ın sorunları, yaraları daha çabuk sarılırdı. Tabii, bu, ekonomik boyut. İnsanlar gerçekten? Büyük bir göç var Van'dan ve Van esnafı mal satacağı insan bulamayınca, ne kadar erteleme yaparsanız yapın, borcunu ne kadar yapılandırırsanız yapılandırın yine Van'a bir katkısı olmaz değerli arkadaşlar. Bunun bir palyatif çözüm olduğunu, geçici bir çözüm olduğunu zaman size gösterecek, tarih size gösterecek.

Peki, ne yapmak gerekir? Tabii ki Hükûmeti eleştirirken biraz da yol göstermek gerekir, eğer sözümüzün değeri varsa ve eğer sözümüze değer verilecekse. Değerli arkadaşlar, Van'ı bir bütün olarak düşünmek gerekir. Sadece "10 bin konut yaptım, şu borçları erteledim, ben Van'ın yaralarını sardım." demekle bu çözümü getirmiş olmuyorsunuz. Öncelikle Van'ı Vanlıyla birlikte, Van'ı oradaki yerel yönetimle birlikte, Van'ı oradaki sivil toplum örgütleriyle birlikte düşünmeniz lazım. Van'a düşüneceğiniz her çözümü de bunlarla birlikte, adını saydığımız bütün bu kuruluşlarla birlikte yapmak zorundasınız. Yapmazsanız çözüm çok zor olur; yapmazsanız, yapacağınız, "çözüm" diye dayattığınız şeylerden de sonuç alınmaz ve dolayısıyla Van da yaralarını sarmamış olur.

Değerli arkadaşlar, tabii ki her depremin sonrasında yapılması gereken standart şeyler var. Örneğin, ilk müdahale, hayat kurtarma. Bu konuda sınıfta kaldığınızı Sayın Başbakan zaten açıkladı. İkinci aşama yaşamın yeniden kurulması. Bu yaşamı yeniden kurarken ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik yanlarını da düşünmeniz lazım. Göstermelik bir çadır orada kurarak, işte "Burası toplum çadırıdır." ya da "Burası psikolojik destek çadırıdır." demekle Van halkının yaşadığı ağır travmayı, çocuklarımızın yaşadığı ağır travmayı geçiştirmek mümkün değil. Onun için, daha köklü, daha radikal, daha hızlı önlemler alınması gerekiyor Van'da ve gerçekten de Van'ı düşünüyorsak, gerçekten Van'ın yaralarını bir an önce sarmak istiyorsanız bunu bu şekilde yapmamız gerekir.

Bir taraftan da tabii bir yerel yönetim var Van'da. Bu yerel yönetimlerin deprem sonrası ağır koşullarla boğuştuğunu hepimiz biliyoruz. Van Belediyesinin hâlâ üç aydır, dört aydır, borçları yapılandırılmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumunun borçları, vergi dairesinin borçları, diğer kurumların borçları kaynağından kesiliyor. Değerli arkadaşlar, Van Belediyesinin üç hizmet binası vardır ve bu üç hizmet binasının tamamı da ağır hasarlı ve yıkılacak. Van Belediyesinin şu anda başını sokacağı bir tek konteyneri dâhi yok. Derme çatma konteynerlerle, derme çatma yerlerle Van'a hizmet vermeye, buradan -yüzde 40 kesilmesine rağmen bütçeden payı- hizmet vermeye çalışıyor.

O nedenle değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız da buradayken, Van'da gerçekten yeniden yapılandırma istiyorsa, Van'ı gerçekten yeni bir  kent yapmak istiyorsa, bu, öncelikle Vanlılarla, sivil toplum örgütleriyle ve de oradaki belediyeyle, yerel yönetimlerle, Van ve Erciş'te yerel yönetimle iş birliği yapmakla mümkün olabilecek.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gür.