| Konu: | TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI SS441 |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 24.04.2013 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Osmaniye'den gelen bir talebi Sayın Bakana iletmek istiyorum: Çona, Çardak, Issızca köylüleri adına Issızca Muhtarı İbrahim Ceylan'ın "Köylerimizle arazilerimiz arasından duble yol geçmekte ve biz bu duble yolu aşarak tarlalarımıza ulaşamıyoruz, traktörlerimizle geçemiyoruz. Sayın Bakan buna bir çözüm bulabilir mi?" diye bir ricaları var.
Diğer taraftan, önergemizle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının iktisadi devlet teşekkülü değil, kamu iktisadi kuruluşu olarak statüsünün tespit edilmesini ve muhafaza edilmesini talep ediyoruz. Umarım, yüce heyetinizce kabul görür.
Kuruldukları günden bu yana, AKP hükûmetleri, en çok ihale ve özelleştirme ile anılmışlardır. Türkiye, özelleştirme kavramı ile -Avrupa'dan on yıl sonra- 1980'li yıllarda tanışmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu dönemde özelleştirmede iki ana esas üzerinde durmuştur: Bunlardan birincisi, zarar eden kamuya ait kuruluşların özelleştirilmesi, diğeri ise özelleştirmeden elde edilecek gelirin borca, finansman açığına, cari giderlere değil, istihdamın artırılmasına yönelik yatırım harcamalarına kullanılmasıdır.
AKP hükûmetlerine gelinceye kadar 10 milyar dolara ulaşamayan miktarda özelleştirme yapılmış, AKP'nin on bir yıllık iktidarında ise yaklaşık 38 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır. 1980'li yıllardaki anlayışın aksine, AKP, yaptığı özelleştirmelerde, zarar eden-etmeyen, kritik olan-olmayan ayrımı yapmaksızın önüne gelen tüm kurumları elden çıkarmıştır. Hatta, bazı özelleştirilen kurumları zarar ettikleri için değil, yandaşları talep ettikleri için özelleştirmiştir. Hem özelleştirilen kuruluşların değerinin çok altında satılmış olmaları hem de alan kişilerin kimler olduğu değerlendirildiğinde AKP'nin özelleştirme dosyası mali açıdan zarar, hukuki açıdan ise ciddi derecede şaibelidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, devlet alım ve satım yaparken ihale usulünü kullanır. İhale usulünü kullanmasındaki maksat, devlet malı nereden alacağını bilemediğinden ya da malı kime satacağını bilemediğinden değil, muhatapları arasında eşitlik ve adalet ilkesiyle, rekabet suretiyle kaliteli malı ucuza alma hedefinden kaynaklanmaktadır.
Özelleştirmeler, devlete ait değerlerin ihale yoluyla satışını içermektedir. AKP, iktidarda bulunduğu on bir yıl boyunca ihale ve özelleştirme, bunlara ait şaibelerle anılmıştır. İhale Kanunu'nda kapsam dışı tutulan alımlar AKP iktidara geldiğinde 3 kalem ile sınırlıyken bugün özel kanunlar hariç sadece İhale Kanunu'nda kapsam dışı tutulmuş 30'a yakın kamu alımı söz konusudur.
Buradan şunu açık olarak ifade etmek istiyorum: Şeffaflık ve rekabet ile yapmış olduğunuz her ihale, devlete ve millete ait paranın daha az harcanarak daha kaliteli mal alımı sonucunu doğurur. Kamu alımlarının istisnasını artırarak, şeffaflık ve rekabeti ortadan kaldırarak yapmış olduğunuz her alım, hem kamu kaynaklarının israf edilmesi hem de kalitesiz alım yapılması sonucunu doğurmaktadır.
İşte, tüyü bitmemiş yetimin hakkının asıl yendiği yer burasıdır. Bu şekilde tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler hem ihale mevzuatının böyle olmasını isteyen Hükûmet hem de ihale mevzuatını değiştiren Meclisteki çoğunluktur. Bu vebal, yaşarken de öldükten sonra da adalet divanında sorulacaktır.
Özelleştirme Kanunu'nda geçtiğimiz yıl yapılan bir değişiklikle, Bakanlar Kurulunda, yargı kararıyla iptal edilen özelleştirme işlemini ihya etme imkânı getirilmiştir. Yani, yargının değerinden düşük fiyata satıldığı ya da satışında usulsüzlükler olduğu gibi gerekçelerle iptal etmiş olduğu özelleştirme işlemleri bir Bakanlar Kurulu kararıyla geçerli kılınmaktadır. Nitekim, bu kanuni düzenleme yapıldıktan sonra yargı tarafından iptal edilmiş birçok özelleştirme işlemi Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden hayat bulmuştur. Hukuk devletinin en temel prensiplerinden biri olan "idarenin yargısal denetimi" ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Bu şekilde yapılarak Başbakanın dünürüne 1 milyon 100 bin dolara sattığı, dünürü tarafından bir yıl işletilerek 9-10 milyon dolar kâr ettiği tespit edilen, bir yıl sonunda yargı tarafından özelleştirilmesi iptal edilen, bir yıllık dönem içinde elde edilen gelirin, 9-10 milyon dolarlık kârın Başbakanın dünüründen tahsil edilmesine ilişkin raporlar bulunan ancak Başbakan tarafından bir türlü tahsil edilmeyen ve geçtiğimiz yıl çıkarılan yukarıda bahsettiğim düzenlemeler ile Bakanlar Kurulu tarafından tekrar Başbakanın dünürüne teslim edilen Balıkesir SEKA AKP'nin özelleştirme anlayışına, ihale anlayışına en bariz örnektir. İşte, tüyü bitmemiş yetimin hakkı da buradadır.
Buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: Devlet Demiryollarını da özelleştirdiğinizde bu usullerle ahbaplarınıza mı vereceksiniz? Bu ahbaplar belli midir, hazırlıkları var mıdır?
Bu düşüncelerle tasarının hayırlı olmasını diliyor, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)