GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/2262, 2263, 2264, 2265, 2266, 2267) Esas No'lu 21 Ocak 2025 tarihinde Bolu Kartalkaya'da bulunan bir otelde meydana gelen yangının tüm boyutlarıyla araştırılarak benzer olayların önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:49
Tarih:28.01.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir cümle çınlar hep kulaklarımda: "Mesuldür dünyada herkes her şeyden." Ama herkes her şeyden mesulse insan olanlar mesuldür, vicdanı olanlar mesuldür ve hangi milletin iktidarı olduğunu anlayanlar ve idrak edenler mesuldür.

Değerli milletvekilleri, hesap vermemek için yetkisiz sorumlulardan "vicdani ama" diye hesap sorulan ancak yetkili sorumsuzlara ise surda gedik açtırmamak adına yol verilen bir siyasi zihniyetin cenderesi altında ezilen bir ülkede yaşıyoruz. Felaketlerden felaket, afetlerden afet, acılardan acı, zulümlerden zulüm seçmeye mecbur bırakılmış sahipsiz bir milletin çocuklarıyız artık.

21 Ocak 2025 tarihinde ülkemizi yasa boğan bir yangın meydana geldi ve resmî açıklamalara göre bugün itibarıyla maalesef, 78 vatandaşımız hayatını kaybetti, 50'den fazla da yaralı insanımız var. Bolu Kartalkaya'da bulunan söz konusu otelde meydana gelen yangın, cumhuriyet tarihimizin en çok can kaybına neden olan iş yeri yangınlarından biri olarak şimdiden kayıtlara geçti.

Söz konusu yangın ve meydana gelen büyük can kayıpları bir daha göstermiştir ki iktidar, sebepler yerine daima sonuçlarla ilgilenen yetkili ama sorumlu olmayan bir yönetim anlayışını topluma dayatmaktadır. Konunun ayrıntısına girmeden ifade etmek istiyorum: Bolu'daki yangın faciasında tutuklu sayısı bugün itibarıyla 20'ye yükseldi. 36'sı çocuk 78 insanın hayatını kaybettiği bu yangında tutuklanan değil ama tutuklanmayan bazı kişiler ise hayli manidar. Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener tutuklandı, Bolu İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun tutuklandı, otel sahibi Halit Ergül tutuklandı, otel müdürü Zeki Yılmaz tutuklandı, otel aşçısı Faysal Yaver tutuklandı, şirket müdürü Emir Aras tutuklandı, muhasebe müdürü Kadir Özdemir tutuklandı, elektrikçi Hüseyin Özer tutuklandı.

Peki, 2634 sayılı Kanun'a göre, işletmelerin denetiminden tutun da ruhsat ve çalışma izinlerine karar veren merci yani Turizm Bakanlığından tutuklu olan kimse var mı? Elbette yok. Niye? Çünkü onlar kanunlardan ve sorumluluklardan münezzeh, seçilmiş, layüsel kişilerdir de onun için.

Bakınız, Sırbistan'da 15 kişinin öldüğü -Sırbistan'da yeni oldu- tren kazasından sonra sırasıyla önce Başbakan, sonra Ulaştırma Bakanı, sonra Ticaret Bakanı ve demir yollarından sorumlu yöneticisi başta olmak üzere ilgili herkes istifa ediyor. Hani, bizi kıskanıyorlardı ya bu Avrupalılar! Bu Sırbistan da sıradan bir ülke ha, onu da söyleyeyim size ve burada herkes istifa ediyor. Bizde Hükûmetin ihmalleri ve sorumsuzlukları nedeniyle 80'e yakın insan yanarak, can çekişe çekişe, acı hatıralar bırakarak, kulaklarımızda çınlayan cümleleriyle beraber ölüyorlar, vefat ediyorlar. Hangi bakan istifa etti şimdiye kadar Allah aşkına, söyler misiniz? Sonra Avrupa Birliğinden bahsediyorsunuz. Avrupa Birliğine girecekmişiz, Avrupa Birliği ülkeleri bizi alacaklarmış. Siz önce vicdanlarınıza girin, öncelikle vicdanlarınıza seslenin "Biz nerede hata yapıyoruz?" diyerek.

Allah aşkına, rüşvetin girmediği yer mi kalmış? İrtikâbın olmadığı, iltimasın olmadığı, torpilin olmadığı bir yer mi kalmış bu ülkede, söyler misiniz bana? Oteller zincirini mi ararsınız, madenler zincirini mi ararsınız, nereyi ararsınız; herkes ruhsatını alabilmek için mutlaka bir adam arıyor, bir torpil arıyor ve de görevini doğru yapmamak için.

Bu otellerden bir tanesi Avrupa'da olsaydı bu yangın olur muydu? Olurdu bu yangın ama hemen söndürülürdü ve orada insanlar ölmezlerdi, çok az bir zayiat görürlerdi. Japonya'da deprem oluyor, trenler azıcık çalışmıyor; Japonya'da deprem oluyor, yollar azcık yıkılıyor; bakan istifa ediyor. Hatta Osmangazi Köprüsü'nde Türkiye'nin imal etmiş olduğu bir halat var, bizim ülkemizde imal ediliyor, kopuyor ve orada sorumlu Japon mühendisi harakiri yapıyor, kendisi intihar ediyor. Ya, Allah aşkına, böyle şerefli insanların olduğu dünyada, bu tür sorumsuzlukların olduğu yerlerde ne yapmamız lazım diye sormayalım mı biz burada?

Biraz önce söyledim, kadın orada babasına "Baba, yangın var, ölüyoruz; atlayayım mı, yanayım mı?" diye sesleniyor. Çocuklarını atıyorlar ya! Ya, birazcık vicdan ya! İstifa edin, ne olur! Özür dileyin. "Biz yaptık, yanlış yaptık." deyin. Ne olur, bir şey mi olur?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı istifa ettirilir, niye istifa ettiğini bilmeyiz. O Bakana usulsüz bir şeyler mi yaptırmak istediniz de dayanamadı, istifa etti? Yoksa o Bakan mı bazı hırsızlıklara, yolsuzluklara, usulsüzlüklere karıştı? Biliyor muyuz? Bilmiyoruz.

Olmayacak arkadaşlar, bu zihniyet devam ettiği sürece Türkiye'de insanlar ölmeye devam edecekler, Türkiye'de istismarlar olmaya devam edecek, rüşvet devam edecek, iltimas devam edecek, irtikâp devam edecek.

Bakıyorsunuz, öbür tarafta Soma maden kazası; 301 kişi ölüyor, hiç hesap verilmiyor. Şimdi, "Burada araştırma komisyonu kuralım." diyoruz; kuracağız araştırma komisyonunu. Aslında, ben bu şekilde olmasını da istememiştim, söylemeyeceğim geri kalan kısmını. Peki, bu komisyon toplanacak dört ay boyunca, ne olacak? Ne olacak bu komisyon toplandıktan sonra? İliç ne oldu? Geçen sene İliç'te maden kazası oldu, aylar sonra o insanların naaşına ulaşabildik. Elbistan'da bir maden kazası oldu, hâlâ ulaşılamadı o insanların naaşlarına. Peki, İliç'le ilgili rapor nerede? Ya, 15 Temmuzun raporu nerede, 15 Temmuzun, söyler misiniz bana? Bu raporlar geldiği zaman Genel Kurula iniyor mu? İnmiyor ki Genel Kurula. İndiği zaman da ne oluyor, yeni kanunlar mı çıkarıyoruz, yeniden tedbirler mi alıyoruz? Kanunları çıkarmak önemli değil değerli milletvekilleri, o kanunları uygulayacak liyakatli, ehliyetli, vicdan sahibi, kimseden korkmadan karar verebilecek, Allah'tan korkacak, kuldan utanacak liyakatli idarecilere ihtiyacımız var. (YENİ YOL sıralarından alkışlar) Bizim ülkemizde liyakatli idareciler kalmış mı Allah aşkına! Kalmamış ki!

Değerli milletvekilleri, şimdi, buradan Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a soruyorum: Siz bir iş insanısınız değil mi? Size ve aile bireylerinize ait oteller var değil mi? Bu otelleri kim, hangi kurum denetliyor acaba? Mesela -siz hem bir iş insanı hem de bu ülkenin bir Bakanı olarak- size ve aile bireylerinize bağlı bu otelleri yine size bağlı Bakanlık müfettişleri mi denetliyor? Otellerinizi Bakanlık müfettişleri bugüne kadar hiç denetledi mi ve bu denetlemelerde hiç ihmallere, kusurlara rastlanıldı mı, tespit edildi mi? Söz konusu raporları kamuoyuna açıklamayı düşünüyor musunuz?

Değerli milletvekilleri, ülkemiz yaşanan her felaketten sonra alınamayan tedbirler, ihmal ve yönetim acizliği gibi tartışmaları yapmaktan bıktı, usandı ama mevcut iktidar uzun yıllar bu konuda ciddi hiçbir somut adım atmamakta ısrar ediyor maalesef. Mesela hakkında araştırma önergesi verdiğimiz söz konusu otel yangını gibi, mesela orman yangınlarıyla mücadele ederken bu yangınları engelleme dışında söndürme konusunda yaşanan yetersizliği ve kimin yetkili olup olmadığı gibi yönetim zafiyetini gösteren tartışmalarla gerçek sorumlular hep gözlerden kaçırılmaktadır.

Mesela, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında yaklaşık 60 bin kişi hayatını kaybetmiş, depremin ilk anından itibaren aciliyet arz eden arama kurtarma faaliyetlerinin geciktiği, AFAD başta olmak üzere kurumların zamanında müdahale edemediği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin arama kurtarma faaliyetlerine geç dâhil edildiği, bu nedenlerle birçok vatandaşımızın hayatını kaybettiği ya da sakat kaldığı çok tartışılmıştı. Ama esasen depreme hazırlık açısından Hükûmet ve kurumların gerçek manada görevlerini yapmadığı, denetim ve ruhsat konularında ihmallerin olduğu ve bu nedenle can kayıplarının devasa boyutlara ulaştığı bilinen bir hakikattir.

Yine, Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen maden kazasında, hızlandırılmış tren kazalarında, sel felaketlerinde, Soma'da, Elbistan'da, Ermenek'te, Kozlu'da, Zonguldak'ta, yanan ormanlarımızda aynı ihmal, denetimsizlik ve iktidara yakın ve yandaş olanlara karşı gösterilen kurallardan münezzeh olma anlayışını görüyoruz.

Söz konusu otel yangınında otelin yangın alarm sistemleri ve duman dedektörlerinin çalışmaması, yangın merdiveni eksikliği, acil tahliye yollarının yetersizliği ve yangın söndürme sistemlerinin etkisiz kalması gibi felakete ortam hazırlayan bir dizi ihmalin yangının büyümesine ve can kayıplarının artmasına neden olduğu anlaşılmaktadır.

Yangın felaketinin ardından iktidar yetkilileri ve mensupları ile bazı gazeteci ve yorumcuların yetki ve sorumluluklar konusunda birçok iddiayı dillendirmeye başlayıp konuyu sulandırmaya çalıştıklarını görüyoruz. İktidar cenahı sorumluluğun belediyede olduğunu, denetim ve ruhsatlandırmanın belediyenin uhdesinde olduğunu söylerken, başkaları da söz konusu otelin turizm işletmesi olduğunu ve dolayısıyla her konuda tek yetkilinin Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu ifade etmektedir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, Kartalkaya Grand Kartal Otel için talep edilen itfaiye raporu dilekçesi geri çekiliyor ve ardından Kültür ve Turizm Bakanlığınca otele müfettiş gönderiliyor. 13 Aralıkta oteli incelemeye giden bakanlık müfettişinin raporu aradan bir ay geçmesine rağmen ne hikmetse bir türlü çıkarılamamış. Ben buradan Bakana bunun nedenini de soruyorum: Neden Sayın Bakan? Zira turizm sertifikalı bu otelin işletme ruhsatı, turistik tesis faaliyeti kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığına ait değil mi? Bakanlık söz konusu yetkilerini illerde valilik aracılığıyla yürüttüğüne göre, Bolu Valiliğinin buradaki sorumluluğunu konuşmayacak mısınız? İşin ilginç yanı, yapılan mevzuat değişikliğiyle bu türden turistik tesislerin yangın önleme ve müdahale konusunda alacağı önlemleri denetlemenin valiliğin sorumluluğunda olduğunu da hatırlatırım. Burada her ne kadar Bakanlık sorumlu ve yetkili olsa da belediyelerin de ilk elden olması gerekir, farklı yönlerden sorumlu olduğunu da ifade etmek gerekir. Nedir o konu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Belediyenin ruhsat verdiği 70 metrekarelik kafe meselesi. Bununla ilgili olarak da araştırma yapılması gerekmektedir.

Aslında, bu yangın bize iktidar zihniyetinin ne kadar çapsız, ülke ve millet hassasiyetinden ne kadar yoksun olduğunu çok açık gözler önüne sermiştir. Özel okulları olanı Millî Eğitim Bakanı, otelleri olanı Turizm Bakanı, inşaat işleri olanı Ulaştırma Bakanı, ticari işletmeleri olanı Ticaret Bakanı, hastaneleri olanı Sağlık Bakanı yapan bir zihniyetten ne beklenebilir ki tıpkı meşhur tilki hikâyesinde olduğu gibi.

Mehmet Nuri Ersoy'un bakan olduktan sonra ilk icraatlarından biri, kendi firmasında çalışan Neşe Çıldık'ı önce vekâleten, sonra asaleten Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü olarak ataması. 2021'deki mevzuat değişikliğiyle belediyelerin elindeki yetki Bakanlığa devredildi. Bakan Ersoy 2021'de yani pandemi döneminde Bodrum Torba'da daha önce satın alıp yıktığı ve sonradan inşa ettiği otel için, eski itfaiye raporu üzerinden yeni tesise ruhsat almak için Muğla Büyükşehir Belediyesine başvurmuş ancak Belediye bu talebe uygun yanıt vermemiş ve yeni itfaiye raporu alınması şartını ortaya koymuş. Peki, ne oldu dersiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkanım, birkaç dakikanızı rica edeceğim, bir dakikanızı.

BAŞKAN - Tekrar süre vermiyoruz efendim.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Evet, bildiniz. Sayın Bakana ait otelin yasaya aykırı durumu özel olarak çıkarılan mevzuat değişikliğiyle aşıldı. Yani söz konusu yetki belediyelerin elinden alınarak başında bulunduğu Bakanlığın uhdesine alınıyor ve Bakan Bey'in firması yeni itfaiye raporu almadan Bodrum Belediyesinden aldığı eski işletme raporuyla tesislerini faaliyete geçiriyor.

Değerli milletvekilleri, inşallah bu araştırma komisyonu görevini tam ve layıkı veçhile yapar, ardından da buraya iner o rapor, tekrar tartışırız ve Türkiye'de bir daha iş kazalarının olmaması için ihmalleri olanlarla ilgili ne tür cezalar verileceğine, ne türden tedbirler alabileceğimize hep birlikte karar veririz ve Türkiye'yi demokratik, şeffaf, açık rejim olan demokrasiyle yönetilen bir ülke hâline getiririz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)