Konu: | Batı Trakya Türklüğünün 29 Ocak Millî Direniş Günü'ne, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan’ın yangınla ilgili ifadelerine, İliç’le ilgili olarak kurulan araştırma komisyonuna, tutuklanan gazetecilere, televizyonlara ve yazılı medyaya verilen cezalara, bugün görüşülecek olan torba yasaya ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 50 |
Tarih: | 29.01.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batı Trakya Türklüğünün 29 Ocak Millî Direniş Günü'nü kutluyoruz. Batı Trakya Lozan demektir. Birileri için Lozan hezimet, birileri için Lozan büyük bir zafer ama bana göre bir tarihçi olarak döneminin en iyi anlaşması. Eğer bugün Batı Trakya'da Müslüman Türk azınlığı varsa Lozan Anlaşması'na ve Doktor Sadık Ahmet'in, rahmetli Sadık Ahmet'in mücadelesine borçluyuz.
Sayın Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Erdoğan şöyle bir ifadede bulundu: "Bu yangında kimin kusuru varsa, kim sorumluysa hesap soracağız." diyor. Hesap soramazsınız. Niye? Siz ancak idarecilerden hesap sorabilirsiniz, Bakandan sorabilirsiniz, genel müdürden sorabilirsiniz. Kim soracak hesabı? Yargı soracak. Siz yürütmenin başındasınız, yargının başında değilsiniz ki, yasamanın başında değilsiniz ki. Siz yürütmenin başında olduğunuzu unutuyorsunuz, kuvvetler ayrılığı ilkesini kuvvetler birliği ilkesine doğru eviriyorsunuz. Soma'da hesap soruldu mu? Onlara bir süre ceza verildi, ardından yıllara sari olarak unutturuldu ve onlar daha sonra tek tek tahliye edildi ve beraat ettirildiler.
Bakın, şimdi, dün burada bütün partiler grup önerileri verdik. Ne için? Kartalkaya'daki otel yangını için verdik, birleştirdik ve beraberce konuştuk. Ben konuşmamda şunu söylemiştim: Burada aynı sonuç, aynı akıbet olmasın dedim. Nedir o? İliç'le ilgili size söyleyeceğim. İliç ne zaman oldu? İliç, bir altın madenindeki siyanürün ortaya saçılması ve orada 9 tane işçinin toprak altında kalmasıydı. 13 Şubatta oldu; 14 Şubatta, biz oradayken, İliç'teyken burada, Mecliste bir grup önerisi verildi ve birleştirildi, araştırma komisyonu kuruldu. Peki, bu araştırma komisyonu 14 Şubatta, 15 Şubatta, 16 Şubatta mı üyelerini belirledi? Hayır, 17 Nisanda belirlediler. Kaç ay geçmiş? İki ay geçmiş, zaman ne kadar kıymetli? Bakın, ardından 17 Nisanda üye seçimi yapılmış, 24 Nisanda çalışma takvimi belirlenmiş, 11 Temmuzda ise görevini bitirmiş. 11 Temmuzdan bugüne kadar kaç ay geçmiş? Tam tamına beş buçuk ay geçmiş. Beş buçuk aydır nerede bu rapor, hani bu raporu bitirecektiniz? Biz muhalefet şerhimizi yazdık. Bu raporu siz bize sunacaksınız ki, partilere sunacaksınız ki biz de burada muhalefet şerhimizi ekleyeceğiz. Daha sonra, siz Meclis Başkanlığına teslim edeceksiniz, Meclis Başkanlığı da buraya getirecekti. Çünkü, burada bazı olaylar kamudan büyük tepkiler alınca, aynen kadın cinayetleri ve kadın istismarları gibi, aynen çocuk cinayetleri ve çocuk istismarları gibi, aynen bazı özel hastanelerde olan yenidoğan bebek ölümlerinde olduğu gibi, onu kamuoyu konuşmasın, çok fazla gündemde kalmasın diyerek bunu getiriyorsunuz. Burada ortaklaşa bir grup önerisi verelim diyoruz. Tamam, çok önemli araştırma önergeleri ama o Komisyon görevini yapmazsa, o Komisyon sizin oy çokluğunuzla orada görevini ipe un serercesine ihmal ederse ne olur? İşte, İliç'le ilgili ne olduğunu bilemiyoruz. Bir noktada da bazı arkadaşlarımız şöyle söylüyordu; geçenlerde ben burada, Yunus Emre Enstitüsüyle ilgili bir araştırma komisyonu kuralım demiştim; orada konuşmacı arkadaşımız şöyle söylemişti: "Yargıya intikal etmiş meselelerde hiçbir kimse burada araştırma komisyonu kuramaz." Niye, 15 Temmuzla ilgili kurmadık mı? Niye, İliç'le ilgili yargıya intikal etmemiş miydi, kuramamış mıydık? Kurmuştuk. Aynı şekilde, yenidoğan bebeklerle ilgili kuramamış mıydık? Bu da yargıya intikal etmişti. Lütfen, konuşurken geçmişinizi unutmayın. Uzun süredir bu Parlamentodasınız ve yüz bir yıllık cumhuriyetin uzun zamandır iktidarındasınız ve kendiniz, kendi kendinizi aynı şekilde tekzip ediyorsunuz, tenakuza düşüyorsunuz. O nedenle, bu araştırma önergesi çok önemli, bu önergeyi ciddi bir şekilde takip edeceğiz, gün gün takip edeceğiz. Biz, YENİ YOL Grubu olarak gün gün, saat saat, anbean takip edeceğiz neler olduğunu ve kamuoyunu da bilgilendireceğiz. Her hafta bir basın toplantısı yaparak bunları gündemimize getirmiş olacağız.
Bir diğer taraftan, tutuklanan gazeteciler var. Dün de söyledim burada, bu gazeteciler elbette ki suç işlemişlerse cezalandırılmalıdırlar ama gazeteciler tutuksuz yargılanmalıdırlar, gazeteciler gözaltına alınmamalıdırlar. İfadeye savcılık kararıyla çağrılmalı, basın görevini yapmalıdırlar. RTÜK kanalıyla televizyonları susturuyorsunuz, çifte standardınız var. Oradaki bazı sizi destekleyen televizyonlarda her türlü ahlaksızlık aynen bir kanalizasyondan akar gibi akıtılıyor ama onlara ceza vermiyor RTÜK. Öbür tarafta "Gözünün üstünde kaşın var." diyerek acımasızca, kendilerini desteklemeyen, iktidarı desteklemeyen televizyonlara en ağır cezalar veriliyor. Peki, Basın İlan Kurumuyla ne yapmak istiyorsunuz, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve İletişim Başkanlığıyla? O da yazılı medyayı susturuyorsunuz, ona diyorsunuz ki: "Seni kapatıyorum, sana reklam vermiyorum." Sonra mahkemeden beraat ediyor. Ya, bade harabül Basra.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Hani derler ya: "Kurnaya su gelinceye kadar kurbağanın gözü çıkarmış."
BAŞKAN - Beş dakikamız bitti.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Ve bakıyorsunuz, bu tür uygulamalar çifte standartları meydana getiriyor. Zaman zaman da burada yine aynı şekilde bazı konularda bizleri susturmak adına da oy çokluğunuzla bunu yapıyorsunuz.
Şimdi, bir torba yasa getirmişsiniz, bugün görüşeceğiz. Bu torba yasa, bir kere usulen de doğru değil, hukuken de doğru değil, aklen de doğru değil, bilimsel olarak da doğru değil, vicdani olarak da doğru değil. Şimdi, bunun içerisinde de bir emekli maaşlarını, 12.500 lira olan en düşük emekli maaşını getirmişsiniz, bunu da 14.468 liraya çıkarıyorsunuz ne kadar çok yapıyormuşsunuz gibi. Biz onlarla ilgili mutlaka ki tamamının değiştirilmesi için önergeler sunmuş olacağız. Torba yasaları buraya getiriyorsunuz, Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu yasaları tekrar buraya getiriyorsunuz. Bizimle konuşuyorsunuz, muhalefetle konuşuyorsunuz "Uzlaşalım." diyorsunuz, bazı maddeleri geri çekiyorsunuz, bazı kanunların bazı maddelerini geri çekiyorsunuz ama bir bakıyoruz ki tekrar yeniden önümüze getiriyorsunuz temcit pilavı gibi ve diyorsunuz ki: "Oy çokluğumuz var, bununla ilgili olarak da istediğimizi yaparız."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Yaparsınız, bugün yaparsınız; Anayasa Mahkemesi kararlarını da dinlemezsiniz ama bir gün -dün söylediğim gibi- keser döner sap döner, bir gün de hesap döner diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.