Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 51 |
Tarih: | 30.01.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bolu'daki yangın faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Rabb'imden bir kez daha rahmet diliyorum.
Ülkemiz aslında bir matem yuvası. Hâlen Bolu yangınında kaybettiğimiz insanların cenaze evleri duruyor, taziye çadırları kalkmadı. Ülkenin bu kadar büyük felaket yaşadığı bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde âdeta bu felaketi unutturma çabasını görüyoruz. Maalesef yangın ortaya çıktığı günlerde iktidar partisinin kongresi iptal edilmedi, akşam partinin rozet takma merasimi tamamlandıktan sonra felaketi öğrendik ve sonra yayınlarda yetki kavgasını duyduk "Kim yetkiliydi?" diye. Sonra iktidar kanadının suçlu olduğu anlaşılınca yayın yasağı geldi ama iş muhalefete dönünce, belediyenin belge verdiği söylenince de yayın yasağı kalktı.
Tabii böyle bir dönemde yasa Devlet Denetleme Kurulunu ilgilendiren, sigorta, enerji ve TMSF'yle ilgili yasa. Böyle bir yasada şunu belirtmek gerekir ki insanın bir kere tutarlı olması gerekir; haysiyetini, onurunu mutlaka koruması gerekir. Eğer burada bir sözleşme yapılmış, bazı maddeler yasadan çekilmiş ise "Sonra biz muhalefeti faka bastırırız." diyerek söz verilen maddeleri geri getirmek ilkesizliktir. Bu, asla kabul edilebilir bir durum değildir değerli milletvekilleri.
Yine, yasayla ilgili şunu görüyoruz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi âdeta birilerinin elinde oyuncak hâline getirilmeye çalışılıyor. Önceki hafta sabah beşe kadar Adalet Akademisiyle ilgili yasayı görüşüyorduk, canhıraş arkadaşların on adım atıp Genel Kurula geldikleri her seferde "İyi, çalışma devam ediyor." diye alkışlarken yasa birden ortadan kalktı. Ya, Allah aşkına, derdiniz ne; niye o yasayı çektiniz, niye şimdi bunu getirdiniz? Bunun sağlıklı bir açıklaması hiçbir şekilde yok.
Evet, yasada Devlet Denetleme Kuruluna yetki verilecek. Devlet Denetleme Kurulunun olmadığı, işlevsiz hâle geldiği en basit Bolu yangınında net olarak ortaya çıktı. Bu facia, bu kurulun işlevsizliğinden bu hâle geldi.
Değerli milletvekilleri, burada, Devlet Denetleme Kurulu, malum olduğu üzere, önceki rejimde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ayrıyken Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışıyor ve yürütmenin emrindeki kurum ve kuruluşları denetliyordu. Dolayısıyla de bağımsız bir kurul iken bugün Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı birleştiğinden zaten doğal olarak iktidarın aparatı, kontrolü altında olan bir kurum hâline geldi. Bu açıdan da fonksiyonunu tamamen yitirdi çünkü iktidarın emri altındaki bir kurumun iktidara bağlı bir yeri, eksiklerini, yanlışlarını denetlemesi, tespit etmesi mümkün değildir. Bu açıdan da kurul bütünüyle fonksiyonunu yitirmiş durumdadır.
Yasanın içerisinde, bugüne kadar sanki bu baskılar, zulümler yetersizmiş gibi yeni yeni haksızlıkların olduğu da net bir şekilde ortada. Bugün yasada herhangi bir vakfa, derneğe, kamu yararına çalışan kurumlara kayyum atama yetkisi veriliyor. Aynı şekilde mahkeme kararı olmaksızın görevdeki memurların el çektirilmesi gündemde. Yahu, kaç yıldan beri KHK'den bu milleti canından bezdirdiniz? Şimdi, bu KHK'yle ihraçları legal hâle, yasal hâle getirerek Devlet Denetleme Kurulu üzerinden iş yapılmaya çalışılıyor. Elbette, burada Devlet Denetleme Kuruluna bağımsız, tarafsız, özgür olan yargının yetkisi hiçbir şekilde verilemez. Zaten yasa da Anayasa Mahkemesinden döndüğü için yeni bir kılıfla tekrar geldi. Aslında arkadaşların görmediği şey şu: Siz bir süre sonra gittikten sonra bu yasa bu milletin canını okuyacak, akşam sabah da beddualar alacak -o ahlar şimdi arşı titretiyor- hiçbiriniz nefes bile alamayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, yasada TMSF'ye yetki var. Zaten ne hikmetse bu yasada öyle kelimeler yan yana gelmiş ki insanın gördüğü anda midesi bulanıyor: "Kayyum" "el koyma" "görevden uzaklaştırma" "TMSF" ve "çökme". Akla gelebilecek ne kadar kötülük varsa bir yasa içerisinde birleşmiş. Ha, arada SGK'yle ilgili bir emekli maddesi var. Onu da bu kadar düşük bir emekli maaş ücretini normal bir yasa teklifi içerisinde bağımsız şekilde geçirmeye utandıkları için, "Millet yüzümüze tükürmesin." diye TMSF'nin bu Devlet Denetleme Kurulu yasasının içerisine emekli maddesi getirilmiş.
Şimdi, TMSF bu ülkenin yakın geçmişteki en büyük ayıplarından biri. Herhangi bir şirketin mahkeme kararı olmaksızın, terörle suçlandığı mahkemeyle sabit olmadıkça herhangi bir şirkete el konulması, kayyum atanması asla kabul edilemez. Bu yasa teklifinde buna izin veriliyor. Zaten belediyelere kayyum atanması artık gelenek hâline geldi, şimdi -ki burada sizden olmayan herkese rahatlıkla atanıyor bu kayyumlar- şirketlere de kayyum atayarak ortadan kaldıracaksınız. Ve maalesef, özellikle 15 Temmuzdan sonra, ülkenin yaşadığı o cehennem sürecinin bundan sonra net bir şekilde kanunen yaşanacağı gibi bir durumla karşı karşıyayız. Değerli milletvekilleri, bu açıdan TMSF'nin varlığı başından sonuna Varlık Fonu gibi bir facia iken TMSF'ye bu kadar yetkilerin verilmesi de ayrı bir sorun.
Şimdi, gelelim emekli aylıklarına. İktidar mensuplarına şunu söylemek isterim: Kanun emekli aylıklarını belirleme yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiştir. Buna rağmen Sayın Bakan hangi hak ve hangi hadle Meclise gelmemiş, Komisyonda görüşülmemiş, yasalaşmamış bir konu hakkında "Emekli maaşı şu kadar oldu." diyerek açıklama yapıyor. Bunu kabullenmek mümkün değil. Bu, muhtemelen AK PARTİ'li arkadaşların "el kaldır, el indir" robotları olduğunu bildikleri için "Ne de olsa biz ne gönderirsek gönderelim kayıtsız şartsız 'evet' diyecekler." bunun için de önceden açıklamıştır. Arkadaşlara tavsiyem: Onurunuzu koruyun, Meclisin onurunu koruyun, hiç olmazsa "Meclise sevk edeceğiz." gibi bir cümle sarf etsin, Meclisten çıktıktan sonra her ne söylemesi gerekiyorsa onu söylesin.
Bu açıdan, emeklilik maaşının da biz Saadet Partisi Grubu olarak, Selçuk Özdağ Başkanımızın imzasıyla emekli maaşının hiç olmazsa asgari ücret kadar olması yönünde teklif verdik; bunu reddettiniz. Faize giden paraları kesmiyorsunuz, israfı kesmiyorsunuz, ihalelerdeki binlerce şaibenin hiçbirine kulağınızı vermiyorsunuz ama emekliden 3 kuruşu nasıl keseriz, 14 bine ve... Çok özür dilerim, utanmadan da bazı arkadaşlar savunuyor, bu rakam iyi bir rakammış gibi. Bu ülkede yıllarca bu devlete, bu millete hizmet etmiş insanları 14 bin lira gibi açlık rakamına mahkûm etmek büyük bir vebaldir, bu yasa teklifine bu hâliyle "evet" diyenler bu vebalin altında kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifinin içerisinde İşsizlik Fonu var. İşsizlik Fonu'na aktarılan rakamla ilgili şunu belirtmemiz gerekir ki, İşsizlik Fonu işçinin alın teridir, güvence olarak kamunun kontrolüne verilmiş bir emanettir. Burada yapılması gereken şey, İşsizlik Fonu'nu işsiz kalan işçilerin kullanmasını kolaylaştırmaktır. Herhangi bir iş yerinde çalışan mobbinge maruz kalmış veya ailevi nedenlerle bir şekilde işten kendi isteğiyle ayrılmış, on beş yıl çalışmış, "Ben istifa ediyorum." dediği gün kapı dışarı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Ne tazminat alabiliyor ne de İşsizlik Fonu'ndan yararlanabiliyor. Evet, işverene mutlaka katkı verilmesi gerekir. Bugün, ülkede sigortalı eleman çalıştıran her bir işveren bir kahramandır. Faizcilere değil, bu işverenlere destek vermek gerekir ama bunlara hortumları kesmek, ihalelerden faizlere giden kaynakları kesip işverene destek vermek gerekir, işçinin alacağı parayı alıp da işverene vermek asla bu ülkeye hizmet değildir değerli milletvekilleri. Bu açıdan, bu yasanın bütünüyle bir facia olduğunu...
Ve yine "terörün finansmanı" deniyor, terör finansmanı listesini kim hazırlıyor Allah aşkına? Birleşmiş Milletler size liste gönderiyor, haşır neşir olduğunuz adamların bile malına çökmek, el koymak zorunda kalıyorsunuz. Ne TMSF'ye verilen yetki ne Devlet Denetleme Kuruluna yetki hiçbir şekilde mazur görülemez. Bu yasa derhâl geri çekilmelidir; adil, herkesin hakkını koruyan, özgürlükçü bir yasa getirilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)