Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 56 |
Tarih: | 12.02.2025 |
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) - Herhâlde Genel Kurulda milletvekillerini toplamak için ya yoklama almak lazım ya da Osman Gökçek'i çağırmak lazım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, önceki gün sabah saatlerinde Kartal, Ataşehir, Üsküdar, Sancaktepe, Tuzla, Adalar, Şişli ve Beyoğlu Belediyelerimizin bürokratları ve Meclis üyeleri gözaltına alındı. Gözaltı kararına imza atan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kent uzlaşısı faaliyeti sebebiyle söz konusu tutuklamaların yapıldığını açıkladı. İnanın, ilk duyduğumda dedim ki herhâlde bir ifade karışıklığı vardır, bir yanlışlık olmalı diye düşündüm fakat daha sonra baktım, hakikaten böyle bir kavramdan suç üreten bir yargı mekanizmasıyla karşı karşıya kalmışız. Değerli arkadaşlar, hakikaten, tarihe düşecek bir not bu ya, Türkiye'nin hukuk tarihine düşecek bir not bu. Herhâlde hukuk fakülteleri yargı kararlarını veyahut da tutuklamaları incelediğinde yani bunu dinlediğinde Türkiye'nin nasıl bir vahamet içinde olduğunu, nasıl bir durum içinde olduğunu daha iyi anlarlar. Yapmayın bunu bu ülkeye. Yani bir uzlaşıdan suç yaratan bir unsuru anlamak mümkün değil, anlamak hiç mümkün değil. Bu uzlaşının neresi acaba suç unsuru? Ya, bu bizim kültürümüzde olan... Hani geçmişte siz diyordunuz ya "istişare" "diyalog" bilmem ne... Bu uzlaşının neresi suç? Sonuçta, seçimler öncesinde vatandaşlar tabanda birleşmiş, bir iradede buluşmuş ve kenti birlikte yönetme iradesini ortaya koymuş. Bunun nesi suç? Ama siz diyorsunuz ki: Ben bulurum, hani ne yapar eder bir suç bulurum. Eğer on yılda bulamazsam yirmi yıl geriye giderim, yirmi yılda bulamazsam daha geriye giderim, bulurum. Bu baskıcı anlayışınızın artık sonu geldi. Yani yerel seçimleri kaybetmeyi bir türlü hazmedemediniz, bir türlü 31 Martı içinize sindiremediniz. O günden bugüne nasıl kayyum atarız, nasıl tutuklarız, nasıl görevden alırız, ne yaparız, bunun çabası içerisindesiniz. Bunun hiçbir faydası yok değerli arkadaşlar. Bu yaptıklarınız önümüzdeki genel seçimde de sizin iktidarı kaybetmenize yol açacak ve göreceksiniz ki o hukuk devleti kurulduğunda, yargı işlediğinde bu yapılanların nasıl suç olduğunu ve bu ülkeye yapılan bir zalimlik olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Bakın, İstanbul'da bir başsavcılık var, gerçekten Sayın Genel Başkanın ifade ettiği gibi tam bir seyyar giyotin. Yani "Ben acaba bu CHP'li belediyelere ne yaparım, ne ederim, suç unsuru bulurum?" diye uğraşıyor. Eğer İstanbul'da bulamazsa İstanbul'un dışında araştırıyor. "Oralarda bulamazsam nerede, ne bulurum? Ankara'da da olsa başka bir yerde de olsa ben nasıl suç unsuru bulurum, getiririm, İstanbul'da yargılatırım?" diye uğraşıyor.
Bakın, sadece bizim belediyelerimizi gözaltına alıyorsunuz, suçluyorsunuz ama yani bu AK PARTİ'li belediyelerin hiç yok mu suç unsuru? Hangisini sabahın beş buçuğunda aldınız, hangisini aldınız da tutukladınız, kaç tane belediye soruşturma geçirdi de ne yaptınız, hangi işlemi yaptınız? Bu adaletsizliğe bir an önce son verin. Ama tabii, sizin derdiniz şu: Geçmişte bu belediyeler, sizin ürettiğiniz, sizin desteklediğiniz vakıfların gelir kaynağıydı. TÜGVA'sı, Ensarı, bir sürü vakıf vardı; tabii, bunlara bir sürü rantlar devşiriliyordu, hortumlar bağlanmıştı. E, bu hortumlar kesilince de ne yapacaksınız? İşte, "Biz bu belediyeleri acaba nasıl bitiririz, nasıl bunları çalışmaz hâle getiririz, nasıl itibarsız hâle getiririz?" bunun çabası içerisindesiniz ama bunların hepsi boş arkadaşlar, vatandaş farkında. Ya, artık insanlar "tweet" atmaya korkuyor, iktidarı eleştirmeye korkuyor, gerçek düşüncelerini açıklamaya korkuyor. Ya, bir sade öğretmen bile, düşünür bile diyor ki: "Acaba benim attığım 'tweet'ten yarın ben yargılanır mıyım?" Bir korku toplumu oluşturdunuz, bir baskı toplumu oluşturdunuz ama bu millet bunu yemez. Bakın, 12 Eylül cuntasının yapmadığını yapıyorsunuz. 12 Eylül cuntası bile sizin tutukladığınız kadar gazeteci tutuklamadı, sizin tutukladığınız kadar belediye başkanı veya bir başka şekilde bu cezaevlerini doldurmadı. Türkiye'yi açık hava cezaevine dönüştürdünüz; karakolları, açık hava karakollarına dönüştürdünüz ama bu baskıcı rejiminiz, bu baskıcı anlayışınız yapılacak ilk seçimde halk tarafından da takdir edilecek ve bu yaptıklarınız da elbette ki yargı karşısında değerlendirilecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Torun, tamamlayın lütfen.
SEYİT TORUN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, kent uzlaşısı, ülke uzlaşısı... Korkmayın uzlaşmaktan! Hani, işinize gelince kullanıyorsunuz aparat olarak ya, işte "çözüm süreci" diyorsunuz, "uzlaşı" diyorsunuz ama işinize gelmedi mi bundan suç unsuru oluşturuyorsunuz; bunu da kabul etmek mümkün değil.
Bakın, türlü iftiralarla itibarsızlaştırmaya çalıştığınız 2'nci Genel Başkanımız İsmet İnönü 14 Mayıs 1950'de seçimi kaybettiğinde "Benim en büyük yenilgim, en büyük zaferimdir." diyerek iktidarı barış içinde Demokrat Partiye devretmişti; biz bu gelenekten geliyoruz. Siz her ne kadar bizi terörle suçlasanız da bizim için suç unsuru bulsanız da biz kent uzlaşısından, ülke uzlaşısından asla vazgeçmeyeceğiz; milletimize yakışan özgürlükçü ve demokratik parlamenter cumhuriyeti toplumsal barış içerisinde sonuna kadar uygulayacağız, sonuna kadar uygulayacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)