GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Burada Adalet Akademisini konuşuyoruz ama ülkede adalet yok ortada. Özellikle ifade özgürlüğünde, basın özgürlüğünde adaleti her gün mumla arıyoruz. Siyasetin zorlamasıyla, yargı eliyle her gün hukuk cinayetleri işlenmektedir. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ zindanda, tamamen haksız, hukuksuz, düzmece ve kurmaca suçlamalarla tam yirmi iki gündür Silivri'de. 90 yaşındaki annesinin cezaevi ziyaretinin fotoğrafları yayınlandı, o görüntüler içinize siniyor mu merak ediyorum. Esenyurt, Beşiktaş Belediye Başkanlarımız, Başkan Yardımcılarımız, Meclis üyelerimiz haksız, hukuksuz zindandalar. Sadece konuştu diye, düşüncesini, tepkisini paylaştı diye Gençlik Kolları Başkanı kardeşimiz Cem Aydın'ın dün beş yıl hapsi istendi. Bugün ise hedefte yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız var. Oylarını katlayarak arttıran Ekrem İmamoğlu'nu sandıkta yenemeyenler şimdi emir altına aldıkları yargı yoluyla önünü kesme çabasında, sadece konuştu diye ve hepimizin evlatları için hukuk güvencesi istedi diye yedi yıl hapsi isteniyor. "Mustafa Kemal'in askeriyiz." dedikleri için gencecik teğmenlerimizi ihraç ettiler, onlara sahip çıktı diye Genel Başkan Yardımcımız Yankı Bağcıoğlu'na da soruşturma açtılar. Geçen hafta CHP'ye katılan mücadele arkadaşımız Cemal Enginyurt'a da ilk günden soruşturma geldi.

Sadece siyaset de değil basın özgürlüğü ayaklar altında. 2024 yılında gazeteciler 720 kez hâkim karşısına çıktı, 74 gazeteci gözaltına alındı, 14'ü tutuklandı. Bu yılın ilk kırk gününde 30 gazeteci gözaltına alındı, 9 gazeteci tutuklandı. CHP'li belediyeleri hedef alan soruşturmalarda hep kendisine görev verilen bilirkişiyle ilgili röportaj yaptı, ona söz hakkı verdi diye Halk TV'nin yöneticileri, yorumcuları saatlerce gözaltında tutuldu. Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tam on dört gündür Silivri zindanında. Suat Toktaş'ı tüm gazeteciler iyi tanırız, yaptığı tek şey gazeteciliktir. Bugün Meclis kürsüsünden, kendisine yaşatılan bu zulmün, bu adaletsizliğin bir an önce son bulması ve özgürlüğüne kavuşması çağrımızı yineliyorum.

Bakın, İstanbul'da Sabah muhabiri Başsavcıyı ziyarete gidiyor, "Terörün korkulu rüyası" diye fotoğraflı haberini yapıyor. BİRGün gazetesi bunu alıp internet sitesinde haber yapınca "Vay efendim, bizi hedef gösterdin." diye gazetecisi de savcısı da şikâyet kuyruğuna giriyor ve BİRGün çalışanları Uğur Koç, Berkant Gültekin ve Yaşar Gökdemir bir geceyi gözaltında geçirmek zorunda kalıyor. Soruyorum, böyle saçmalık başka nerede var? Yayında dili sürçtü diye Gazeteci Özlem Gürses otelden gözaltına alındı. Terör şubesinde sorgulanıp elleri kelepçeli dolaştırıldı, itibar suikastı yapıldı. Daha düne kadar, elli gün boyunca ayağında kelepçeyle ev hapsindeydi. Soruyorum size, o görüntüler Türkiye'ye yakışıyor mu?

Sadece gazeteciler de değil, sokak röportajcısına yanıt verdi diye 76 yaşındaki emekli Nermin Hanım dokuz gün hapisteydi. Geçmişte engizisyon mahkemeleri, Hitler'in, Stalin'in mahkemeleri astrologları tutukladılar, sürgüne gönderdiler, şimdi bunlara Türk yargısı da eklendi. Astrolog Hilal Saraç'ın ifadelerini ciddiye alarak tutukladı. İnsan Hakları Derneğinin kurucularından Nimet Tanrıkulu aylardır, tarihçi Çiğdem Ör günlerdir hapiste. Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden'i yıllardır zindanda tuttukları yetmemiş, şimdi de menajer Ayşe Barım, bir türlü unutamadıkları Gezi direnişi nedeniyle haksız yere hapiste hatta on iki yıl önceki yayınları tarayıp sanatçılardan, gazetecilerden yeni suçlular üretme peşindeler; inanılır gibi değil ama böyle. İşte bu adaletsizlikler, bu zorbalıklar ve zulüm nedeniyle Türkiye hukukun üstünlüğünde, özgürlüklerde en dipte. Soruyorum size: Yazık değil mi ülkemize?

Sayın milletvekilleri, tutuklayıp zindana atmadıklarını ise yine hukuksuzca karartan, sansürleyen bir anlayışla karşı karşıyayız. 45 bin Filistinlinin canına kıyan İsrail ile AKP'nin ticaretini belgeledi diye gazeteci Metin Cihan'ın X hesabını Türkiye'de kararttınız; dünya okuyor ama Türkiye'de yasak. Neden? Çünkü ayıplı işlerinizi ortaya çıkardı.

Milyonlarca emekli ve emekçi hayat pahalılığı altında inim inim inlerken RTÜK Başkanı çıkmış "Ülkede olumlu olay olmadığı algısı yaratıyorsunuz." diye kanallara sansür sopası kaldırabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Çakırözer.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Tabii Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, bu hukuksuzluk, baskı ve zorbalığın arkasında yatan korkuyu çok iyi görüyoruz. Milyonların geçim derdi, emekçinin, emeklinin açlık sınırı altındaki maaşlarla verdiği yaşam mücadelesi duyulmasın diye; Kartalkaya'daki yangında, Kahramanmaraş depremlerinde yaşamını yitiren canlarımızın ailelerinin adalet çığlıkları duyulmasın diye baskıyı, zulmü artırıyorsunuz ama yılmıyoruz, korkmuyoruz; ne biz ne başkanlarımız ne gençlerimiz ne de kadınlarımız, hiçbirimiz korkmuyoruz. 85 milyonun huzur içinde, kardeşlik içinde yaşayacağı bir Türkiye için omuz omuza, kol kola, dimdik mücadeleye kararlıyız.

Bu millet yargı eliyle yürüttüğünüz operasyonlarınıza asla boyun eğmeyecek ve tüm bunların hesabını sizden soracak. Bugün ayarını bozduğunuz o adalet terazisi de mutlaka ama mutlaka bir gün sizi de tartacak.

Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)