Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 56 |
Tarih: | 12.02.2025 |
MEHMET AKALIN (Edirne) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, aziz vatanımız için 2018 yılında Hakkâri'de bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen polis memuru Ali Ergün'ü ve tüm şehitlerimizi rahmet, saygı ve hürmetle anıyor; gazilerimizi, şehit ailelerini ve yakınlarını saygıyla selamlıyorum. Sizleri unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Değerli milletvekilleri, adaletin olmadığı bir toplumda demokrasiden ve insan haklarından bahsetmek mümkün değildir. Ne yazık ki AK PARTİ Hükûmetinin adalet anlayışı bu temel ilkeleri hiçe saymış, hukuku siyasetin bir aracı hâline getirmiştir.
Adalet sadece belirli bir zümrenin çıkarlarını gözeten bir sistem değil toplumun tüm bireylerini eşit şekilde kucaklayan bir yapı olmalıdır. Ancak bugün geldiğimiz noktada adaletin iktidarın elinde bir güç mekanizmasına dönüştüğünü görmekteyiz. Yargı organları bağımsız ve tarafsız karar almak yerine, siyasi otoritenin güdümünde hareket etmeye zorlanmaktadır. Hâkimler ve savcılar hukuk çerçevesinde değil, iktidarın talepleri doğrultusunda karar vermeye itilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yargı da âdeta yürütmenin iradesine teslim edilmiştir. Hukukun üstünlüğü ilkesi ayaklar altına alınmış, mahkemeler siyasi hesaplaşmaların yürütüldüğü bir arenaya çevrilmiştir. Keyfî kararlarla yurttaşlarımızın en temel hakları ihlal edilirken adalet duygusu her geçen gün biraz daha zedelenmektedir.
AK PARTİ iktidarı yasaları halkın ihtiyaçlarına göre değil, kendi iktidarını güçlendirmek için düzenlemektedir. Meclis Genel Kurulunda muhalefetin sesi kesilmekte, en temel demokratik talepler görmezden gelinmektedir. Seçim yasaları dahi siyasi çıkarlar doğrultusunda değiştirilmekte, halkın iradesi yok sayılmaktadır.
AK PARTİ iktidarı boyunca yolsuzluklar sıradanlaşmış, hukuksuzluklar olağan hâle getirilmiştir. Kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekilirken devlet ihaleleri şaibelerle dolup taşmaktadır. Ancak bu usulsüzlükleri ortaya çıkaran gazeteciler, akademisyenler ve muhalif siyasetçiler susturulmakta, baskı ve ceza tehdidiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. "Silivri soğuktur." ifadesi artık mizah unsuru olmaktan çıkmış, hukukun nasıl siyasallaştırıldığını gözler önüne seren acı bir gerçeğe dönüşmüştür. Yargının bir intikam aracına çevrildiği gerçeğini inkâr edemeyiz. Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu'nun seviyesizce tehdit edilmesine rağmen savcıların bu duruma sessiz kalması yargının nasıl bir baskı altında olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum sadece adalet sisteminin değil toplumsal ahlakın da çöküşünü simgelemektedir. Adaletin çökmesi -yalnızca hukuku değil- ekonomik ve toplumsal bir felaketin de habercisidir. Hukuk güvencesinin olmadığı bir ülkede yatırımcı güvende sayılmaz, güven duymaz, sermaye hızla ülkeyi terk eder, işsizlik artar ve toplum huzursuzluk içerisinde kıvranır. Türkiye giderek yalnızlaşan, ekonomik olarak zayıflayan bir ülke konumuna sürüklenmektedir. Halkımız hukuk devletinden uzaklaşmanın faturasını hayat pahalılığı, işsizlik ve sosyal çöküşle ödemektedir. Biz İYİ Parti olarak hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Adaletin yeniden tesis edilmesi Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için hayati bir zorunluluktur. Adalet olmadan demokrasi yaşatılamaz, insan hakları korunamaz, kalkınma sağlanamaz. Bizler milliyetçi, kalkınmacı ve demokratik kimliğimizle Türkiye'yi yeniden hukukun ve adaletin egemen olduğu bir ülke yapmak için var gücümüzle çalışacağız. Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu'nun da ifade ettiği gibi, bu ülkede vicdanlar yalnız kalmayacak, adalet öksüz bırakılmayacaktır. Bu sadece bir söz değil milletimize verilmiş bir sözdür. Türkiye'nin geleceği için, adaletin yeniden hâkim olması için mücadelemizi de kararlılıkla sürdüreceğiz diyor, yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)