Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 56 |
Tarih: | 12.02.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi'nin 17'nci maddesi üzerine İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok değil, bundan yirmi otuz yıl önce bu ülke insanı alın teriyle, emeğiyle, şerefiyle yaşar, geleceğe umutla bakardı; tek maaşla bir aile geçindirir, çocuk okutur, ev bark sahibi olurdu; emekli olanlar yıllarca çalışmasının karşılığını alır, ikramiyesiyle evini alabilir, kimseye muhtaç olmadan, başı dik bir şekilde yaşardı. O günlerden bugünlere geldik. AK PARTİ'si iktidara geldi, düzen bozuldu. Şimdi, bırakın çocuk okutmayı, bırakın ev almayı, asgari ücretle karın doyurmak bile lüks hâline geldi. Eskiden memleketin sokaklarında gülümseyerek yürüyen insanlar geleceğe umutla bakardı, şimdi ise herkesin yüzünde aynı endişe, aynı kaygı, akıllarında aynı soru var: Bugünümüzü nasıl kurtaracağız?
Gençler işsiz, ev sahipleri kiracılarını kapıya koyup kirayı 3 kat artırmanın hesaplarını yapıyor. İşçiler üç kuruş maaşlarıyla nasıl geçineceğini düşünüyor. Asgari ücret açlık sınırının altında, emekli maaşının adı "sefalet maaşı" artık. Ömrünü devletine, milletine hizmetle geçirenler üç kuruş maaşla yaşamaya mahkûm edildi. Artık bir evde anne de baba da sabahtan akşama kadar çalışıyor ama yine de geçinemiyor. Çocuklar sahipsiz, kendi kendine büyüyor. "Türk aile yapısı" diye bir şey kalmadı, boşanmalar patladı. Sokaklar suçla doldu; sigara, alkol kullanımı ilkokul seviyelerine kadar indi, uyuşturucu sokak aralarında alenen satılır hâle geldi. Devletin polisi müdahale etmeye bile korkuyor çünkü suçlunun arkasında kim veya kimler var bilemiyorlar. Şehirlerimiz kim olduğu belli olmayan, ne iş yaptığı bilinmeyen her milletten insanla doldu; çeteler, suç örgütleri, baronlar sokakları esir aldı. Ülkenin dört bir yanında adaletsizlik kol geziyor.
Peki, neden ve nasıl bu hâle geldik? Çünkü AK PARTİ'si iktidara geldiği günden bugüne kadar ülkemizin temel direklerini birer birer çökertti. Eğitim sistemimiz çöktü, üniversite mezunu gençler asgari ücrete mahkûm edildi, lise mezunları iş bulamazken torpilli isimler devletin en yüksek makamlarına getirildi; liyakat bitti, ehliyet bitti. Sağlık sistemimiz çöktü, randevu almak imkânsız hâle geldi, hastalar aylarca sıra bekliyor, doktorlar yurt dışına kaçıyor, insanlar özel hastanelere mahkûm edildi, sağlık bir ticaret kapısı hâline döndü. Ekonomimiz çöktü, Türk lirası pula döndü, asgari ücret bir hafta bile yetmiyor. Emekliler, maaşıyla fatura mı ödesin, ilaç mı alsın, torununa harçlık mı versin bilemiyor. Adalet sistemimiz çöktü, mahkemelerde kararlar hukukla değil talimatlarla veriliyor; hak, hukuk, adalet ayaklar altına alındı.
Hatırlar mısınız son seçimlerde Sayın Cumhurbaşkanının verdiği sözü? Kamuya personel alımlarında artık mülakat kaldırılacaktı. Ne oldu peki? Eskiden insanlar sadece çalışkanlıklarıyla, bilgileriyle, yetenekleriyle bir yerlere gelebiliyordu ama artık öyle değil; işe girmek, terfi almak, bir yerlere gelmek için önce torpil olup olmadığına bakılıyor, sınavdan kaç puan aldığının, ne kadar liyakatli olduğunun hiçbir önemi yok.
Konuşmamı hazırlarken aklıma hâkimlik ve savcılık sınavında 115'inci olduğu hâlde mülakatta elendiği için intihar eden Avukat Mert Akdoğan geldi. O gencecik avukatın ölümüne sebep olanlar, iktidara yakın kişilerin akrabaları mülakatlardan transit geçerken, torpil dağıtılırken hiç utanmadı, hiç sıkılmadı. Allah'tan reva mıdır, soruyorum sizlere? Bu mülakatta elenen gençlerimizin hakkına girdiniz. Torpil yaptığınız gençlerin, kişilerin ömür boyu alacakları maaş hak mıdır, helal midir? Bu çarpık düzenin sizler açısından ne kadar normalleştiğini hepimiz görüyoruz.
"Reform yapıyoruz." dediniz, eğitim sistemini bozdunuz, adalet sistemini katlettiniz; sağlığı ticarete çevirdiniz, ekonomiyi yerle bir ettiniz; dış politikada itibarımızı bitirdiniz, iç politikada ne yaptığınız belli değil; yetmedi, şehitlerimizi yok sayıp terörist başına özgürlük arayışına girdiniz, milletin gözünün içine baka baka "Terörle müzakere olmaz, teröristin başı ezilir." düsturunu ayaklar altına aldınız. Artık yolun sonuna geldiniz ve bu millet artık uyandı; yalanlarınıza kanmıyor, algı operasyonlarınıza inanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Öztürk, tamamlayın lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Türk milletinin sabrı taştı; bu çaresiz çırpınışlarınızın, bu telaşınızın sebebi de muhtemelen bundan olsa gerek. Hani "Millet iradesiyle geldik." diyordunuz ya, bugün söylediklerinizi seçimler öncesinde söyleyebilseydiniz Türk milleti size geçit verir miydi sanıyorsunuz? Seçim sandığı geldiğinde milletin iradesiyle bu karanlık düzen tarihe gömülecek çünkü bu ülke torpille, yolsuzlukla, adam kayırmayla değil liyakatle, adaletle, eşitlikle yönetilmeyi hak ediyor ve o gün geldiğinde kimse artık mahkeme kapılarında süründürülmeyecek, mülakattan geçebilmek için torpil aramak zorunda kalmayacak, ülkenin her vatandaşı alın terinin karşılığını alacak. Sonuna kadar adalet, sonuna kadar hürriyet, sonuna kadar eşitlik, sonsuza kadar cumhuriyet ve demokrasi. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın büyük Türk milleti! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)