GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 178 sıra sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi'nin 18'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.

Evet, sözlerime başlamadan önce, Suriye'nin kuzeyinde bir üs bölgesinde 7 Şubatta teröristlerce vurulan Piyade Uzman Çavuş Osman Oktay bugün şehit olmuştur; ailesine ve aziz Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Yine, değerli milletvekilleri, bugün Berat Kandili. İnşallah, bu Berat Kandili'nde milletimizin içinde bulunduğu bu sıkıntılı süreç biter temennisiyle hepinizin Berat Kandili'ni kutluyorum.

Evet, sayın milletvekilleri, Türkiye'de ekonomik çöküş derinleşirken; emekliler, asgari ücretliler fitre sadakası verilebilecek duruma düşürülmüşken, işsizlik giderek artarken ülkeyi yönetenler oldukça mutlu ve memnun hâlinden. Değerli vekiller, iktidar neden bu kadar rahat? İşte, bu sorunun cevabı, mevcut yönetimin halkın sorunlarını görmezden gelme alışkanlığında ve kendi iktidarını koruma stratejilerinde yatıyor. İktidarın ekonomi politikası en çok algı yönetimi üzerine kurulu. TÜİK enflasyon rakamlarını düşük açıklıyor, böylece maaş zamları da düşük tutuluyor. "Ekonomimiz büyüyor." diyorlar ama büyüyen sadece yandaş şirketlerin kârları, halkın geliri değil. "Enflasyonunu kontrol altına aldık." diyorlar ama markette, pazarda fiyatlar sürekli yükseliyor. Halkın yaşadığı sıkıntılar inkâr ediliyor, yerine "Türkiye uçuyor." masalları anlatılıyor. Oysa sokakta herkes gerçekleri görüyor sayın milletvekilleri. Ekonomi yönetimi o kadar başarısız ki her hatanın faturası halka ödetiliyor. Dolar mı yükseliyor? İktidar bunu hemen dış güçlere bağlıyor. Vergiler artırılıyor, maaşlar eriyor; Hükûmet "Bütçeyi dengelemek zorundayız." diyor. Üretim krizde, işsizlik artıyor; Hükûmet "Herkes kendi işini kursun." diyor. İktidarın hiçbir zaman "Yanlış yaptık, hatamızı düzelteceğiz." dediğini duydunuz mu sayın milletvekilleri? Tabii ki hayır. Çünkü yönetim anlayışı, suçu hep başka bir yere atmaktan ibaret.

Cumhurbaşkanı her defasında iktidara yeni gelmiş gibi açıklamalarda bulunuyor. Ekonomi kötüleştikçe siyaset daha fazla gündeme sokuluyor. Halkın asıl derdi geçim sıkıntısı, işsizlik, pahalılık ama medyada sürekli başka şeyler konuşuluyor; muhalefet hedef gösteriliyor, parti içi kavgalar körükleniyor. Ekonomiyi düzeltmeyen bir iktidarın yapabileceği tek şey, ekonomik sorunları unutturmak için gündemi değiştirmeye çalışmak. Bunu da çok iyi başarıyorsunuz maşallah! Türkiye'de medyanın büyük bir kısmı Hükûmetin kontrolünde. Ana akım medya yoksulluğu göstermiyor, halkın çektiği sıkıntıları konuşmuyor. İşsizlik mi var, medyada "Türkiye'de işsizlik azaldı." haberleri çıkıyor. Emekliler zor durumda mı, "Emekliye büyük müjde." manşetleri atılıyor yani promosyonları hatırlayın, bayram ikramiyelerini hatırlayın. Halk geçinemiyor mu, televizyonlarda "Vatandaş hâlinden memnun." haberleri yapılıyor. Medya halkın gözünü boyama aracı hâline geldiği için iktidar rahat çünkü sorunları gündeme getiren medya üzerinde büyük baskı var. İktidar, demokratik denetim mekanizmalarını tamamen işlevsiz hâle getirdi. Muhalefet liderleri, belediye başkanları yargı baskısıyla sindiriliyor, cezaevine atılıyor; ister istemez bütün medyada bu konuşuluyor. Gazeteciler, sanatçılar, sendikalar, sivil toplum örgütleri bastırılıyor, tutuklanıyor, protestolar engelleniyor, sosyal medya kısıtlamaları artırılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sunat, tamamlayın lütfen.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Demokratik ülkelerde bir hükûmet başarısız olursa sayın milletvekilleri, halk onu değiştirmeye karar verir; bu, çok normal bir şeydir ama Türkiye'de sistem öyle dizayn edildi ki halkın tepkisini göstereceği her alan kontrol altında tutuluyor. İktidar, halkın sabırlı, kanaatkâr ve zor şartlara alışık olduğu gerçeğini de kullanıyor. "Şükredin." siyaseti yapılıyor; "Hâlâ ekmek bulabiliyorsunuz, hâlâ elektriğiniz yanıyor; neyin şikâyetini ediyorsunuz?" mantığı pompalanıyor, sadaka gibi sosyal yardımlar yapılarak durum kamufle edilmeye çalışılıyor. Uyarıyorum: Halkın sabrı sonsuz değil sayın milletvekilleri, günü geldiğinde bu rahatlık yerini hesap verme zorunluluğuna bırakacaktır diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)