GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası sözleşme üzerine söz almış olmakla birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışmaları hakkında Meclisin denetim mekanizmalarının işletilmesine fırsat vermeyen iktidar partisi milletvekillerinin vicdanına seslenmek üzere kürsüdeyiz.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, hep turizm ve turizmdeki rant iddialarıyla gündeme geliyor olsa da aslında cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, en yetenekli, en geniş imkânlara sahip Bakanlığı olarak bugün deruhte edilmektedir. Evet, biz Kültür ve Turizm Bakanlığının başına sadece plaj turizmi ve plaj turizmini pazarlamayı bilen ve bu sektörden gelen, Bakanlık boyunca yaptığı faaliyetleri de hep bu yönüyle tartışılan bir bakan koyduk. Ama aslında AK PARTİ'nin yıllar boyunca gerek kültürel iktidar tartışmalarıyla gerek değerler ve millî eğitimde bir gençlik yetiştirme tartışmaları itibarıyla sıkı bir Kültür Bakanlığı muhasebesine ihtiyacı var arkadaşlar.

(Uğultular)

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Başkanım, ayaktaki arkadaşları acaba uyarabilir misiniz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda hatibin insicamı bozuluyor, lütfen sessiz olalım.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Kültür Bakanlığına bağlı kuruluşlara şöyle bir bakalım: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı, Kapadokya Alan Başkanlığı, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı yani TİKA, Uludağ Alan Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Millî Kütüphane, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, halk kütüphaneleri, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Turizm Geliştirme Ajansı ile müzeler.

Ben soruyorum: Sayın Bakanın görevinde yedi yılı doldurmak üzereyiz, bu yedi yıl boyunca Kültür Bakanlığının AK PARTİ'nin iddia ettiği kültürel politikalarla iddialı ve uyumlu hangi sürdürülebilir politikasını ortaya koyabildiniz? Vakıflar ve vakıfların ihyası açısından, vakıf mallarının amacına uygun kullanımı açısından, gençliğin geleneksel kültürümüzle ilişkili olması açısından, "geleneksel sanatlar" olarak ifade edebileceğimiz Türk sanatlarının yaşatılması ve bu alandaki sanatçıların tarihe miras kalacak işler ortaya koyması açısından, yine yurt dışında çalınmış eserlerimizin iadesi açısından ve birçok kültürel başlık açısından bu yedi yıl içerisinde aklımızda kalan hangi eser var?

Biz, Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Ayasofya'yı önce "Cami yaptık." diye açıp daha sonra bir kısmını tekrar müzeye çevirmekten, müzeye çevirirken de Bakanlığa tek bir kuruş gelir aktarmadan kendi eniştesine ait bir şirket olan Dem Müzecilik aracılığıyla yılda 50 milyonluk bir rant aktarımıyla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Giriş ücreti 40 euro olan, Efes'te açılmış olan yeni müzeyi kendi yakınlarına peşkeş çekmiş olmasıyla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Formula 1 pistinin ilgili ihalesinde sahte kefalet belgesinin düzenlenmiş ve kabul edilmiş olmasıyla hatırlayacağız ki bu konularda Sayın Oğuz Kaan Salıcı'nın ısrarlı takipleri ve paylaşımları da kamuoyunca malumdur.

Yine, Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? İBB'yi baypas ederek Formula 1 pisti üzerinde yeni bir arazi rantının oluşturulmasıyla -bu rantın yaklaşık 20 milyar liralık bir ranta tekabül ettiği iddia edilmektedir- yani her zaman olduğu gibi yine bir rant ve peşkeş iddiasıyla Sayın Bakanı hatırlayacağız.

Şu konuyu hatırlatmak isterim ki yakın zamanda Singapur Ulaştırma Bakanı sadece Formula 1 organizasyonunda usule aykırı bilet temin ettiği için istifa etmek zorunda kaldı. AK PARTİ'li arkadaşlar, size garip geliyor değil mi? Bir bakan, bir organizasyonda usule aykırı bilet temin ettiği için istifa ediyor ama burada sahte kefalet belgesiyle yapılmış ihalelere ilişkin bütün belgeler çarşaf çarşaf yayınlanıyorken Sayın Bakan ne istifasını ne de affını aklından geçirmediği gibi Sayın Cumhurbaşkanının da neyin hatırına kendisini tolere ettiğini ve bu görevde tutmaya devam ve ısrar ettiğini biz de doğrusu anlamakta zorlanıyoruz.

Sayın Bakanı başka neyle hatırlayacağız? Etstur'un yani şahsına ait bir firmanın turizm sektörünün tamamını domine etmek, baskı altına almak, Kartalkaya olayında olduğu gibi sahte belgelerle tüketiciyi yanıltmak ve turizme dair güven unsurunun çökmesinde oynadığı rolle hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Sayın Turhan Çömez'in defalarca kez ifade ettiği ve hiçbir AK PARTİ'li arkadaşın cevap veremediği, Kartalkaya yangınının sabahında özel antrenörüyle spor yapma keyfinden vazgeçmemesiyle hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? 2024 yılında Muğla'nın sadece Bodrum değil Menteşe, Ula, Datça, Marmaris, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Seydikemer ve Fethiye ilçelerini kapsayan bütünleşik kıyı planındaki rant iddialarıyla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Bir şekilde yanan orman arazilerinin yerine daha üç beş yıl geçmeden kondurulan beş yıldızlı ve 100 milyonlarca dolarlık rant iddialarıyla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı TÜRSAB'la yaşamış olduğu, sektör üzerindeki rant ve sektörü şekillendirme tartışmalarıyla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı bu kürsüden defalarca kez ifade edildiği gibi ve Kartalkaya yangınında da sorumluluk sahibi olduğu tespit edilen kendi Genel Müdürü Neşe Çıldık Hanım'ı Genel Müdür yapmasıyla ve onun üzerinden yönettiği rant ilişkileriyle hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının feryatlarını dinlemeden İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi içerisindeki ranta dayalı dağıtımlarıyla ve işleriyle hatırlayacağız.

Sayın Bakanı neyle hatırlayacağız? Hasankeyf Ilısu Barajı'nın yapılması esnasında ortaya çıkan kültürel değerlerin âdeta yağmalanması ve Antalya'daki Phaselis Antik Kenti'ndeki tartışmalarla hatırlayacağız.

Sayın Bakanı başka neyle hatırlayacağız? Yunus Emre Kültür Vakfının peşkeş çekilen yüz milyonlarca lirası ve muhalif bir gazeteci yaptığı bir paylaşımın sabahında, bir astrolog attığı ironik bir "tweet"in gecesinde gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, kelepçeyle ev hapsine alınıyorken Yunus Emre Vakfı Başkanının Türkiye'yi elini kolunu sallayarak terk etmesine göz yummasıyla hatırlayacağız. Bakınız, bir teftiş süreci işletiliyor, bu teftiş sürecinde her zaman olduğu gibi insanlar görevden uzaklaştırılıyor ancak yargı devreye alınmıyor ve teftiş süreci devam ettiriliyorken Şeref Ateş'in bu ülkeyi terk etmesine göz yumuluyor. Bu şahsın ismi "Şeref" ama kendinde bir vakfın malını yemeyecek kadar haysiyet ve şeref yok. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Peki, bu şeref ve haysiyet yoksunu Şeref'in yaptığı bu şerefsizlikleri AK PARTİ niye sineye çekiyor? AK PARTİ neye mahkûm? AK PARTİ neye mecbur? Arka planda bizim bilmediğimiz hangi ilişkiler var da tek biri, eski usulle Yüce Divanda bakanı, eski usulle bu yüce Mecliste iktidarı düşürecek bu iddiaların tek biri bile burada bir soruşturma, bir araştırma, bir genel görüşme konusu yapılmıyor acaba? Gerçekten bunu bize izah edebilir misiniz?

Zaten biz, AK PARTİ'nin kültür politikalarına olan duyarsızlığını Sayın Mahir Ünal'ı sadece yedi ay Bakan yapmasından biliyoruz. AK PARTİ'nin süre içerisinde yani bu yirmi iki yıl içerisinde, bir bakın, nerede bir ekonomik ilişki ağı varsa orada uzun süreli bakanlar göreceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, tamamlayın lütfen.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Bu Kültür Bakanlığına henüz turizmci gelmemişken, yani plaj turizmi üzerinden rant ilişkileri egemen değilken ilk on yılda Kültür Bakanı iki yılda bir değişmiş. Sonra dönüp bir kadıncağızı yani "Ayşe Barım" isimli kadını, Acun Medya, Demirören, Turkuvaz Medya, Şahenk medya yani İletişim Başkanlığının emri ve talimatı altında çalışan televizyonlara satmış olduğu dizilerden dolayı önce bir sektörel hegemonya, ardından da on üç yıl öncesinden akla ziyan bir darbe iddiasıyla tutuklayacaksınız. Bu, AK PARTİ'nin yirmi iki yıllık kültür politikalarının iflasının da ilanıdır aynı zamanda arkadaşlar. Siz eğer bu yirmi iki yıl içerisinde kamu kaynaklarından milyarlarca dolar sömürerek 100 televizyon kurmuş ama bunun karşısında bir Ayşe Barım kalitesinde iş koyacak bir insan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - ...koyamamışsanız bu aynı zamanda meşhur kültürel iktidar tartışmalarının da geldiği noktadır.

Siz AK PARTİ'li arkadaşları kendi iddialarına sahip çıkmaya ve bu Sayın Bakan hakkındaki bu rant, kirli, kokuşmuş, çirkef ve hegemonik sektörü dizayn etme gibi hegemonik iddiaları soruşturmaları konusunda ellerini vicdanlarına koyarak hesap almaya davet ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)