GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, milletimizin ve tüm İslam âleminin Berat Kandili'ni kutlar, başta Gazze'deki mazlum Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere tüm insanlığa barış ve huzur getirmesini temenni ederim.

Sözlerime başlamadan önce, ülkede artık hukukun askıya alındığını bir kez daha gördüğümüz bir gecedeyiz. Mahkeme salonları adalet dağıtmak için değil muhalefeti susturmak için kullanılıyor. İşte, bu gece de belediye başkan yardımcılarımızın da aralarında bulunduğu 10 kişi tutuklandı ama yargı eliyle kurduğunuz kumpaslarınızla, operasyonlarınızla ne biz Cumhuriyet Halk Partilileri ne de bu milleti susturabileceksiniz. Bu hukuksuzluklarınıza, adaletsizliklerinize, zulmünüze asla ama asla boyun eğmeyeceğiz.

Değerli milletvekilleri, önümüzde dost ve kardeş Pakistan'la hükümlülerin nakli anlaşması bulunmakta. Tarih boyunca Türk milletiyle yakın ilişki içinde olan Pakistan halkı Kurtuluş Savaşı'mıza en büyük desteği veren ulusların başındadır. Türkiye ile Pakistan'ın köklü dostluğu tarih içinde hep ileri gitmiştir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Pakistan'ın her alanda ilerlemesini, iş birliğimizin her alanda güçlenmesini arzu ederiz, destekleriz. Dolayısıyla, bugünkü anlaşma hususunda bizim "Aman, dikkat edelim." diyebileceğimiz tek konu Pakistan'a da özel olmayan genel bir ilkedir; o da idam cezası yürürlükte bulunan ülkelere yapılan bu tür nakil veya iade anlaşmalarında evrensel insan haklarının gözetilmesi konusudur. Ayrıca, anlaşma metninde hükümlü ile talep eden devlet arasında çıkabilecek uzlaşmazlıkların nasıl çözülebileceğine dair açık hükümler konulmamış olması ve yine, hangi suç kategorilerinden hüküm giymiş insanların diğer devlete nakledilebileceğinin belirtilmemiş olması belirsizlik ve kaygıları artırıcı bir başka etmendir. O nedenle, anlaşmanın uygulanması sırasında bu konulara ilgili bakanlık ve kurumlarımızın en yüksek dikkat göstermesinde fayda mülahaza etmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz burada Pakistan'la bu anlaşmayı görüşürken AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pakistan'ı da kapsayan bir yurt dışı ziyaret gerçekleştirmekte. Bu ziyaretlerin ulusal çıkarlarımız açısından yarar sağlaması ortak temennimiz ancak sayın milletvekilleri, bakıyoruz, 3 dev uçakla çıkılmış sefere "Amerika'ya da 5 uçakla gittik, ne var bunda?" diyebilirsiniz ama bu olmaz. O ülkelerle imzalanan antlaşmaları küçümsüyor asla değiliz ama soruyorum: Tek uçakla gidildiğinde tüm bu iş birliği sağlanamaz mıydı? Değerli arkadaşlarım, bir yandan halkımız hayat pahalılığı altında inim inim inleyecek, "Emekliye, asgari ücretliye para yok." diyeceksiniz "Emekliye, asgari ücretliye fitre verin." diyeceksiniz, bir yandan ise havada saltanat konvoyları kuracaksınız. Millete "Tasarruf et." diyenlerin bunu yapmaya hakkı yoktur.

Sayın milletvekilleri, biliyorum, bu sözlerime yine "İtibardan tasarruf olmaz." diye kulak tıkayacaksınız ama değerli arkadaşlarım, bir ülkenin, bir liderin itibarı havada kurduğu uçak konvoyuyla ölçülemez. Neyle ölçülür? O ülkenin yurttaşlarının mutluluğu, huzuru ve refahıyla ölçülür. Ekonomide yarattığınız çöküş, demokraside, hukukta, adalette yarattığınız çürüme hangi itibar bıraktı ki siz onu yükselteceksiniz? Siz saltanat filolarıyla oraya buraya uçuyorsunuz ama millet Kapıkule'nin dışına çıkamıyor. Akademisyenlerden iş insanlarına, öğrencilerden tır şoförlerine, sanatçılardan millî sporculara, herkes mağdur. Yüz binlerce vize mağduru var, "İtibar." diyorsunuz ya, işte, o yüz binlerce vize mağdurunun seyahat özgürlüğünü sağladığınızda ülkemiz itibar sahibi olur, siz de saygınlık kazanırsınız. Hani 2016'da vizesiz Avrupa olacaktı, nerede? Milyonlarca Suriyeliyi burada tuttunuz, yetmezmiş gibi kendi insanımızı da ülkeye hapsettiniz. Türk vatandaşlarına bırakın vizeyi, artık vize randevusu dahi verilmiyor. Amerika Birleşik Devletleri vize başvurusu için iki yıl sonrasına tarih veriyor. İşiniz var, derdiniz var, sağlık, eğitim için, ticaret için gideceksiniz başvuru dahi yapamıyorsunuz. Bu yıl binlerce öğrenci İtalya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde eğitim hakkı elde etmelerine rağmen vize alamadıkları için gidemedi. En zor olanı yani okul kazanma kısmını geçtiler ama vize engelini geçemediler. Hayalleri vardı, sizlere haykırdılar maalesef kulak tıkadınız. Bu evlatlarımıza reddedilme gerekçesi olarak ne söyleniyor, hiç merak ettiniz mi? Ben söyleyeyim: Bir, maddi kaynaklarının yetersiz olması; iki, iltica etme riski. Peki, kim bunların sorumlusu? Bu ülkeyi bu hâle kim getirdi? Neden yoksul bu aileler ve neden on binlerce gencimiz geleceklerini Türkiye dışında arıyor? Sorumlusu belli. Sorumlusu Türkiye bu hâldeyken kendileri uçan saraylardan inmeyenlerdir. Bakın, Avrupa'ya gidiş yani Schengen vizesi başvurularında ret oranı yüzde 20'lere yükseldi. İnternette en çok şikâyet vize için. Sadece bir yılda 17.592 şikâyet yorumu yapılmış. Peki, sormak hakkımız değil mi? Hani Avrupa'yla anlaşmışsınız? Ne yaptınız vizesiz seyahat başlasın diye? Niye sonuçlandıramadınız? Sizin iş bilmezliğinizin, beceriksizliğinizin bedelini neden öğrencimiz, iş insanımız, akademisyenimiz, sporcumuz, sanatçımız, neden milletimiz ödüyor? Bakın, Dışişleri Bakanı çıkmış hâlâ demeç veriyor, "Vize serbestisi çok rahat hayata geçebilir, teknik bir mesele." diyor. Madem teknik mesele, çözün o zaman. Neden insanımızın ve ay yıldızlı pasaportumuzun değerinin ayaklar altına alınmasına göz yumuyorsunuz? Çıkın, anlatın.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden size en son şu çağrıda bulunmuştuk: Gelin, bir Meclis komisyonu kurup bu meseleyi çözelim. "Hayır." dediniz ama kendiniz de çözemiyorsunuz ve çözemezsiniz de çünkü Türkiye'yi insanların "Nefes alamıyorum." diyerek kaçmak istediği bir karabasan değil, huzur içinde, refah içinde, barış içinde yaşadıkları vatanları yapmadan bu meseleyi çözemezsiniz. İşte, onun yolu da demokrasiden ve hukuk devletinden geçer. İtibarın sembolü saltanat filoları değil, vatandaşınızın cebindeki pasaportun gücündedir, demokrasi ligindeki yerimizdedir.

Sayın milletvekilleri, bu iktidar, sadece Türkiye'de yaşayan yurttaşlarımızın huzurunu kaçırmıyor, yurt dışında yaşayan milyonlarca kardeşimizi ve soydaşımızı da mağdur ediyor, mutsuz ediyor, huzursuz ediyor. Oysa, o insanlar kendileri binlerce kilometre uzakta olsalar da benim, sizin, ülkemizin, hepimizin ayrılmaz parçası onlar. İşte Almanya'sı, Hollanda'sı, Fransa'sı, bulundukları tüm ülkelerin kalkınmasına en büyük katkıyı onlar sağlıyor, hem de ay yıldızlı bayrağımızı o ülkelerde heyecanla, gururla temsil ediyorlar ama bu AK PARTİ iktidarı, yurt dışında yaşayan Türkleri, Avrupalı Türkleri görmezden geliyor, üvey evlat muamelesi yapıyor. Seçim zamanı oylarını almak için bol keseden vaatler ama seçimden sonra ara ki bulasın. Bakın, son seçimde neydi vaatleriniz: Emeklilik meselesini çözecektiniz. Avrupa'da otuz yıl, kırk yıl çalışmış, Türkiye'den SGK'ye prim ödeyip emekli olmuş on binlerce yurttaşımız, kardeşimiz var. İşte, onların emekli maaşını kesiyor bu AKP. Neymiş efendim, yurt dışında tam zamanlı çalışamazmış, sadece on saat, yirmi saat çalışmalıymış yoksa maaşını kesermiş. Size ne? Soruyorum: Size ne? İster part-time çalışır, ister tam zamanlı. Kazandığı parayı zaten ille de vatanım diye buraya getiriyor. Teşekkür edeceğinize, ayağına kırmızı halı sereceğinize on binlerce kardeşimizi mağdur etmenin âlemi var mı? Sözde yurt dışındaki vatandaşlarımızın taleplerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha güçlü şekilde temsil edecektik. Hani nerede? Hepi topu bir alt komisyon kurabildiniz, onu da zaten toplamıyorsunuz. O insanlar varını yoğunu bu memlekete adamış, peki soruyorum: Onlar için kalıcı bir ihtisas komisyonu kurmak çok mu zor? Bakın, ne diyorlar: "Derdimiz var." Almanya çifte vatandaşlık yasası çıkardı ama bizim yüz binlerce insanımız Türk vatandaşlığına geçmiyor, geçemiyor. Niye diye düşündünüz mü? Çünkü askerlik meselesini çözmüyorsunuz, çözemiyorsunuz. "Yurt dışında yaşadıkları ülkelerde askerlik yapanların ikili anlaşmalar çerçevesinde askerliklerinin Türkiye'de tanınmasını sağlayacağız." diye söz verdiniz, hâlâ yapmadınız. Ayrıca, çifte vatandaşlık meselesi biz insanımızı çifte vatandaş yapamadan Almanya'da yeniden tartışmaya açıldı. İktidara gelme olasılığı bulunan Hristiyan Demokratlar "Biz bu kanunu bir kez daha gözden geçireceğiz." diyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Seçimden bu yana koskoca yirmi bir ay geçti, hangi vaadinizi yerine getirdiniz? "Araçlar için müjde verdik." diyorsunuz, onu da eksik yaptınız, kimsenin işine yaramıyor; sadece emekli olana, o da sınırlı koşullarla. Oysa yurt dışında çalışan milyonlar var, oradan emekli olmayanların günahı ne?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çakırözer, tamamlayın lütfen.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

Avrupalı Türkler bir arabasını, bir telefonunu istediği kadar Türkiye'de neden bulunduramıyor, zor mu bunları çözmek? Hayır, asla değil, yeter ki niyet olsun, istek olsun.

Değerli milletvekilleri, son söz olarak, bizim millet olarak o yurt dışında yaşayan 7 milyon insanımıza borcumuz var. En ağır şartlarda çalışıp üç beş kuruş birikimlerini on yıllardır hep Türkiye'de değerlendiren kardeşlerimize minnet borcumuz, gönül borcumuz var. Gelin, bu yükselen ırkçılık, İslamofobi karşısında dil, din, kültür hayatımızın geleceği ve milyonlarca insanımızın kendi öz vatanıyla aidiyet bağlarının korunması hususunda ivedilikle millî politikaları geliştirelim, bu Meclisten geçirelim; bir kez de parmaklarımız, ellerimiz yurt dışında yaşayan Türkler için kalksın diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)