GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:18.02.2025

CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonumuz KOBİ'lerin ve sanayinin genel sorunlarına değil altı yıla yayılan hatalı mevzuatların düzeltilmesi ve maalesef buna ilişkin çalışmalara büyük bir mesai harcamaktadır. Vatandaşın acil çözülmesi gereken sorunları varken Komisyonda harcadığımız mesainin aynısını şu anda Mecliste de harcıyoruz. Oysa asıl tartışılması ve görüşülmesi gereken, Türkiye sanayisinin ekonomi modeli çerçevesinde bile isteye daralmaya terk edilmesidir; tartışılması gereken, 2025 yılına sanayimizin büyük sorunlarla girdiği gerçeği karşısında Meclisimizin nasıl çözümler üreteceğidir. Vatandaşın, yatırımcının, sanayicinin, KOBİ'lerin sorunlarına eğilmeyen, TÜBİTAK'a tam anlamıyla siyasallaşmayı getiren, KOSGEB'in içini boşaltan, yetkiyi fütursuzca kullanan bir anlayışın hâkim olduğu bu kanun teklifine baştan karşı çıktığımızı burada ifade etmek isterim. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, torba kanun uygulamaları tekliflerin Meclis dışında hazırlanmasına, İç Tüzük madde 38 gereklerinin yerine getirilmemesine, Meclisin müzakereci organ olarak çalışmaması veya çalıştırılmamasına, Anayasa Mahkemesinin Anayasa'ya uygunluk denetiminin etkili biçimde yapılmasını zorlaştırmasına, en başta Anayasa’nın "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." hükmüne ve "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." hükümlerine açıkça aykırılık oluşturmaktadır; bu saptama bu kanun teklifi için de geçerlidir ne yazık ki. Kanun teklifi, AYM'nin iptal ettiği hükümlerin şimdi yasa yoluyla düzenlenmesini içermektedir. Meclis ve komisyonlar bir üretim alanı olmaktan çıkarılmış, tam anlamıyla bir tadilat alanına dönüştürülmüştür. Sanayi Komisyonumuz üretim alanına, birikmiş sorunların çözümüne zaman ayırabilecekken tek adam rejiminin altı yıllık hukuksuz inşasının örneği olan teşkilat düzenlemeleri Anayasa Mahkemesinin iptal kararları sonrasında tek tek Meclise gönderilmektedir. Bu, kabul edilemez bir durumdur arkadaşlar.

Teklifin 1'inci maddesi, kanunda açıkça hangi ihlaller karşısında hangi cezanın verileceğini tarif etmektedir.

Yine, 2'nci madde, yasama yetkisinin hiçe sayıldığı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş döneminde kanun yoluyla yapılması gereken değişikliklerin Cumhurbaşkanı kararları ve kanun hükmünde kararlarla yapılmasının bir örneğidir. Yasama organı yedi yılın ardından AYM iptal kararları doğrultusunda getirilen teklifleri görüşmekte ve uyarılarımızı dinlemeyen iktidarın hukuksuz düzenlemeleri Meclise zaman kaybettirmektedir.

3'üncü madde ise yine 250 bin liraya kadarki ihtilaflarda konunun yargıya taşınması ya da davalardan vazgeçilmesi hususunda yetkili kılınmaktadır. Kurul, maddi, hukuki nedenlerle kovuşturulmasında, yüksek mahkeme ve mercilerden inceleme istenmesinde kamu yararı bulunmayan konularda açılmış ya da açılacak dava, icra ve benzeri takiplerden vazgeçebilecektir. Biz, tabii, bunun ne kadar yarar getirdiği konusunda ve neden 250 bin TL olduğu konusunda Komisyonda da itirazlarımızı dile getirdik, burada da yine dile getiriyoruz.

Teklifin 4'üncü maddesiyle, Kuruma yapılacak her türlü yardımlar, bağışlar ve vasiyetler, Kurum dışına verilecek hizmetler karşılığında alınacak olan paralardan Kurumun gelirlerine eklenen kısım, yayım gelirleri ve diğer faaliyet gelirleri, gelir ve kurumlar vergileri ile bu vergiler yerine kaim olacak diğer vergilerden; Kurumun her türlü tesis, bina ve arazisi, bina ve arazi vergilerinden muaf olmaya devam edecektir.

5'inci maddeyle, TÜBİTAK'ın desteklediği projelerde kamu görevlilerine ödenmekte olan ve yine Yönetim Kurulunun bu konuda karar vermesine devam edilecektir.

6'ncı madde de sorunlu bir maddedir yine. TÜBİTAK'ta toplu sözleşme kapsamı dışındaki personelin ve dışarıdan görevlendirilenlerin ücret ve ödemelerinde miktarlar ve üst sınırlar konmaktadır. 6'ncı maddenin son cümlesi sorunludur. Ve burada iki sorunlu alan vardır: Birincisi, referans ücret veya ödemeyi belirleyecek organ işveren statüsünde olan Yönetim Kuruludur dolayısıyla objektif bir değerlendirme yapılması burada mümkün görünmemektedir ve 2018 öncesindeki hâlinde Bilim Kurulu tarafından bu referans ücret belirlenirken bu değiştirilmiş ve referans ücretin Yönetim Kurulu tarafından belirlenmesi düzenlenmiştir. İkincisi ise Yönetim Kuruluna kanunla ücretin bir kısmının performansa bağlı olarak belirleme yetkisi verilmesidir ve bu hukuken yanlıştır. Ücret, işin karşılığı olarak sözleşmeyle belirlenen bir ödeme türüdür dolayısıyla Yönetim Kurulunun inisiyatifine ve subjektif kurallara bağlı olarak bırakılamaz.

Değerli milletvekilleri, tüm kurumlarda olduğu gibi TÜBİTAK'ın ve KOSGEB'in de içi boşaltılmıştır. Dünya ölçeğinde tek bir teknoloji projemiz yokken, olanlar da kabul görmemişken en önemli kurumlarımızdan biri olan TÜBİTAK bünyesinde, okunmuş fasulyeye, ne yazık ki papaz eriğinin adının değiştirilmesine, tüm dünyada Darwin yılı kutlanırken TÜBİTAK'ın dergisinden Darwin'in çıkarılmasına varan bir sürü absürt uygulamalar oluşmuştur. Bilimsel verilerle sunulan projeler desteklenmezken maalesef bu hurafeler ve absürt projeler desteklenmiştir. TÜBİTAK böyle bir kurum olmamalıdır arkadaşlar. Liyakatin olmadığı, sadakatin olduğu bir kuruma dönüştürülmüştür TÜBİTAK. Böyle olmamalıdır arkadaşlar. TÜBİTAK bizim göz bebeğimiz bir kuruluştur.

Yine, Meclis bu kanun teklifi örneğinde olduğu gibi kısır bir döngü içerisine sokulurken, bakın, işçinin, emekçinin KOBİ'lerde sanayicinin, iş insanlarının, iş kadınlarının, kooperatiflerin, ticaret erbaplarının maalesef derin bir çaresizliğe itildiği görülmektedir. Devleti yöneten organlar halkın gerçek sorunlarından uzak, vatandaşın derdiyle dertlenmeyen bir yapıda ısrar ederek günü kurtarmaya dönük, kişisel menfaatlere dayalı ya da siyasi gelecek hesaplarıyla hareket etmektedir. 2024 yılında dış borçlara 226 milyar dolar ödenirken maalesef işçi, çiftçi, emekçi, esnaf bu faiz sarmalından en önemli etkilenen kesim olmuştur.

Türkiye kamu ve özel sektöre ait toplam dış borç stoku Eylül 2024 itibarıyla 525,8 milyar dolardır. Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde dışarıya toplam 256,2 milyar dolar faiz ödendi. Vatandaşın bankalar ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi kartı borçları toplamı 4 trilyon 99 milyar lira olarak belirlendi. Varlık yönetim şirketleri ve TOKİ'ye olan taksitli konut kredisi borçlarıyla birlikte toplam borç 4 trilyon 231 milyar lira oldu.

Değerli milletvekilleri, bunları listelersek sayacak çok şey var elbette; faiz oranlarında yaşanan yüksek seyir ve yüksek enflasyon, geliri yeterince artmayan vatandaşın borçlarını geri ödemelerini zorlaştırıyor, vatandaşlar giderek yeni borç sarmalı içerisine giriyorlar. Cumhurbaşkanının "Nas böyle emrediyor." diyerek Merkez Bankasına faiz indirtmeye başladığı 2021 yılından sonra vatandaşların bankaya ödediği faiz tam 7 kat arttı.

Değerli milletvekilleri, 2025 yılının Ocak ayında mahkemeler 231 dosya için konkordato geçici mühlet kararı verdiler. Konkordato geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı geçtiğimiz yıl için 1.724 oldu. Bunlar düşünmemiz gereken şeyler değil mi? Sanayi Komisyonunun bunun üzerine fikirler üretmesi ve kanunlar çıkarması gerekmiyor mu arkadaşlar?

Yine, baktığımız zaman, TOBB verilerine göre, 2024 yılında toplam 32.166 şirket tasfiye edilirken 31.416 şirket de kapanmış görünüyor. Millet aç gezerken, kadınlar pazarlarda artık toplarken, çocuklar okula aç giderken, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, kamu mühendisleri, taşeronlar, işçiler, emekliler, asgari ücretliler açlık sınırının altında maaşlara talim ettirilirken, milyonlarca üniversite mezunu genç işsiz gezerken, maalesef atamalar yapılmazken, kadınlar ekonominin hiçbir alanında yer bulamazken hangi büyümeden bahsediyorsunuz arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Hemen tamamlıyorum.

Görünen köy kılavuz istemez. Bize ne anlatıyorsunuz? Bütün bu konular Meclisimizi çok yakından ilgilendiriyor. Ha, AK PARTİ, iyi şeyler yapmadı mı? Başardığı şeyler var. Refahı artıracağına insanları yoksullaştırmayı başardı, cumhuriyet tarihinin en yüksek faizini kur korumalı mevduata aktarmayı başardı; ekonomist Başkanın ve bakanların bütün beceriksizliklerinin faturasını, memura, emekliye, çiftçiye, işçiye, esnafa çıkarmayı başardı; eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, turizmde, afetler konusunda, ülkeyi dünya liginin gerisinde bırakmayı başardı; Türkiye'nin dünyada ilk 100 içinde bulunan üniversitelerini ilk 500'e dahi giremez hâle getirmeyi başardı; çocukları okula aç göndermeyi başardı ama en önemlisi gençlerin umudunu ve yaşama sevincini kaybettirmeyi başardı(!) (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Hemen selamlıyorum.

BAŞKAN - Vermiyoruz ki hiç vermedik şimdiye kadar.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Peki.

Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın arkadaşlar; var bir çaresi, bunun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. (CHP sıralarından alkışlar)