GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenpark'ta yaptıkları açıklamaya, kayyum atandıktan sonra Van'da yaşananlara, DEM PARTİ Bursa İl Başkanlığının kapısına sarı torba asılmasına, İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Sıddık Gürer'e; AKP Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş'ın asgari ücret zammına, Diyanet İşleri Başkanının fitreye ilişkin açıklamalarına, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'e ve Batman kayyumuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:19.02.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Fark etmişsinizdir, biraz geç kaldım Genel Kurula çünkü tüm seçilmişlerimizle beraber, Eş Başkanlarımızla beraber Güvenpark'ta bir açıklama yaptık. Tüm seçilmişlerimiz, bildiğiniz gibi, Türkiye'de 8 milyon insanımızı temsil ediyor. Güvenpark'tan, Ankara'dan hem Meclise seslendik hem bütün Türkiye'ye seslendik, dedik ki: "Bu kayyumdan bu ülkeyi kurtarmak gerekiyor." Bu konuda Mecliste de ağırlıklı bir görüş oluşmuş durumda, Meclisin bu konuda inisiyatif almasında ısrarcıyız. Umuyorum, bu ses duyulmuştur Meclisten. Umuyorum, bu çatı altındaki seçilmişler, halkın iradesine, toplumun iradesine saygı göstererek bu ülkeyi bu kayyum rezaletinden bir an önce kurtarır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bu ülkenin demokratikleşmesinin önünde, bu ülkenin barışa kavuşmasının önünde engeller var, biliyoruz ama bütün bu engelleri ancak böyle bir iradeyle, demokrasi ve barış konusunda oluşturulacak bir ittifakla, bir anlayışla inşa edebiliriz, var edebiliriz, bu konuda adımlar atabiliriz ama bu olmasın diye çabalayanlar var. Bunun örneklerini Van'da gördük. Kayyum ataması zaten bunun önünde bir engel fakat kayyum atandıktan sonra Van sokaklarındaki işkence sahneleri ortada. Bunun görüntülerini Bakanlığa yolladık ama Bakanlıktan hâlâ bir yanıt yok, İçişleri Bakanlığı sessizliğe gömülmüş durumda. Buna kayıtsız kalamaz, mutlaka elindeki suç belgeleriyle ilgili idari soruşturma başlatmak zorundadır. Savcıları da göreve çağırıyoruz. Bu, sadece idari soruşturmayla halledilecek bir durum değildir; açık bir suç söz konusudur, belgeleri ortadadır. Bundan cesaret alanlar var tabii ülkemizde. Deniz Poyraz'ı hatırlarsınız; Deniz Poyraz, İzmir il örgütümüzdeki bir arkadaşımız, bir yoldaşımızdı; katledildi, içeriye giren bir şahıs onu katletti. Tek bir kişiye suç isnat edildi, dava böyle sonuçlandı, arkasındaki karanlık güçler açığa çıkarılmadı. Bundan cesaret alanlar, bu tür eylemleri tekrarlama hevesinde olanlar var, biliyoruz. Bugün Bursa il örgütümüze gidip kapısına sarı torba asmışlar çünkü bu çeteci akıl, bu ülkenin huzuruna, barışına, demokrasisine kastetmiş bu akıl her türlü provokasyona açık bu davranışların önünü açıyor. Ben buradan İçişleri Bakanlığına, savcılara çağrıda bulunuyorum: Bu suçlu ve arkasındakileri bir an önce adaletin önüne çıkarmakla sorumlusunuz. Görüntüler var, parmak izleri var. Bununla ilgili soruşturmayı bir an önce başlatmaları gerektiğini buradan bir kez daha dile getiriyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, çok önemli bir konumuz da hasta mahpuslar konusu. Bu konuda da Mecliste çoğunlukla bir ortak irade söz konusudur. Hasta mahpuslar konusunda gereğinin yapılması için iktidar daha neyi bekliyor anlamış değiliz. Bakın, bir örnek okuyacağım: İskenderun T Tipi Cezaevinde bulunan 85 yaşındaki -yanlış duymadınız, 85 yaşında- Sıddık Güler Alzheimer hastası, hipertansiyon, kalp, iltihaplı eklem yani yok yok, ölmek üzere. Alzheimer hastası için deniyor ki: "Kendisi tedaviyi kabul etmiyor." Şimdi, insanlara karşı bu işkenceci, bu tedaviyi bile esirgeyen zihniyet, bir de buna bu türden bahaneler uydurarak bu mahpusun tedavisini engelliyor, hastaneye gitmesini engelliyor ve cezaevinde kalmasına dair bir karar açıklıyor. Bu konuda artık bir adım atma zamanı gelmiştir. Sıddık Güler'den bahsettim ama bu durumda olan 1.500'e yakın hasta mahpus vardır. Artık bu vicdansızlığa, bu görmezden gelmeye son verelim. Adalet Bakanlığına da buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Bu konuda gerekli düzenlemeyi bir an önce yapmak zorundayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Mustafa Elitaş, AKP Genel Başkan Vekili bir açıklama yapmış katıldığı televizyon programında, diyor ki: " Biz zam yapamayız, asgari ücrete 2025 yılda zam yapmayacağız." Asgari ücret daha bir ay geçmeden eridi, buna rağmen bunu söylüyor. Peki, neden yapmayacakmış?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan, buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Çünkü ücret zammı yapılırsa insanlara bu insanlar bundan tasarruf etmezlermiş, harcarlarmış. Ya rakam bilmiyorlar ya tasarruf ne bilmiyorlar ya da gerçekten bu ülkede emekçilerin, emeklilerin nasıl yaşadıklarının farkında değiller. Zaten sermayenin partisi AKP'den bunu beklemek hata olurdu ama iş burada kalmıyor. Bakın, teşbihte hata olmaz, hırsızın bile bir etiği vardır, soyduğu evi bir daha soymaz ama sizin bu emekçilerle alıp veremediğiniz ne, anlamış değiliz. Sürekli emekçilere yüklenerek ekonomiyi kurtaracağınızı sanıyorsunuz. Emekçiler enflasyonun yükünü taşıyor, verginin yükünü taşıyor, kamu hizmetlerini en pahalı şekilde satın alıyorlar -işte doğal gaz fiyatları, elektrik fiyatları- sosyal haklardan yararlanamıyorlar; bir çocuğunu okutabilmek için -ki eğitim bir kamusal hizmettir- katlandıkları maliyet inanılmaz boyutlarda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - "Asgari ücrete zam yapmayacağız." diyorlar hâlâ. Ama başka bir çözüm bulmuşlar, bunu da Diyanet İşleri Başkanı bulmuş, diyor ki: "Emekliye ve emekçiye fitre verebilirsiniz." Ayıptır ya, insan utanır, insan inandığı dinden utanır! O Kur'an'ı açıp okusan, hadisleri okusan en azından bu sözü etmekten utanırsın. Neden biliyor musunuz? Bu ülkede asgari ücretli ve fitreye muhtaç -tırnak içinde söylüyorum- insan sayısı 25 milyon. 25 milyon insanı fitreye muhtaç etmişsiniz, ondan sonra da çıkıp bunu hiç yüzünüz kızarmadan kamuoyuyla paylaşıyorsunuz. Fitre ne kadar bu sene? Kişi başı 180 lira, 4 kişilik ailede -180x4- 720 lira.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım, buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Otuz günle çarptınız, neyi buldunuz? Asgari ücreti. Sizin insanlara önerdiğiniz asgari ücret, işte bir fitre hesabıdır, bir muhtaçlık hesabıdır, bir mağduriyet hesabıdır. Toplumu, çalışanları, emekçileri, emeklileri böyle mağdur ettiniz.

Bitmiyor, bir de işçilere yönelik sendikal hakları gasbederek zaten başka bir zulmü de sürdürüyorsunuz. Antep'te BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'i tutukladınız. Neden? İşçilerin haklarını savunduğu için. Orada sendikalı işçiler kod 49'la işten atılıyorlar; buna da göz yumuyorsunuz, sendikal hakları gasbediyorsunuz.

Son olarak, o emekçiye, işçiye olan düşmanlığınızın bir örneği de kayyumlar eliyle yürüttüğünüz iştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - 9'uncu dakikadayız, buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Batman kayyumu Batman'a gelir gelmez 112 insanı işinden etti; daha önce Mardin kayyumu etmişti, şimdi de herhâlde Van kayyumunuz bunu yapar. Dolayısıyla sadece yerelin kaynaklarına çökmüyorsunuz; yereldeki insanları, çalışanları, emekçileri de işinden ederek oradaki yoksulluğu perçinliyorsunuz, insanları mağdur etmeye devam ediyorsunuz. Bu kayyum düzeni; işçiye, emekçiye düşman olan bu düzen mutlaka son bulmalıdır.

Hoşgörünüz için teşekkür ediyorum.