| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 19.02.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, aziz vatanımız için 19 Şubat 2016 yılında Diyarbakır Sur'da bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Özel Harekât Polisimiz Mücahid Soydemir'i rahmet, saygı ve hürmetle anıyor, bütün şehitlerimizi, gazilerimizi ve ekranları başında Genel Kurulu takip eden bütün şehit ailelerini ve yakınlarını saygılarımla selamlıyorum. Sizleri unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Biliyorsunuz sahte kaçak içki konusu geçtiğimiz hafta da aslında Meclis gündemine geldi ama ben o gün bu önergenin neden reddedildiğini inanın anlamadım. Anlamadım çünkü o gün AK PARTİ adına konuşan hatip de çıktı ve konuşmasında aslında aynen bizim söylediğimiz gibi metil alkolün insan sağlığına zararlarından bahsetti, sahte içkinin aynı zamanda güvenliği ve ekonomik düzeni de etkileyen bir toplum sağlığı sorunu olduğunu söyledi tıpkı bizim gibi. Hatta bizim değerlendirmelerimizi de yetersiz buldu ve konuyu yüksek vergilerle sınırlandırmanın basitleştirmek olacağını, temel sebebin yasa dışı üretimi organize eden suç odakları olduğunu söyledi ama oylamada reddedildi. Yani şimdi "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!" demek gerekiyor gerçekten yani "Bütün bunları bile bile bunu nasıl yapıyorsunuz?" diye sormak gerekiyor. Şimdi, "Toplum sağlığı tehlikede ama araştırmayalım." nasıl denilebilir? Bu "Ölürseniz ölün." demektir çünkü. Bu nasıl söylenebilir? Vatandaşların yaşama hakkını korumak bir devletin temel görevi değil midir? Şimdi, denilecek ki: "Kapsamlı operasyonlar yapıyoruz." Evet, yapıyorsunuz, itiraz etmiyoruz zaten ama demek ki yetmiyor, demek ki çok boyutlu olduğunu bizatihi kabul ettiğiniz bu sorunla mücadelenin de çok boyutlu olması gerekiyor. Demek ki "Alan da satan da sahte olduğunu biliyor." diyen İstanbul Valisi gibi mülki amirlerinkinden daha kapsamlı, daha idrakli ve daha vicdanlı bir bakış açısı gerekiyor.
Basına yansıyan veriler geçtiğimiz yıl İstanbul'da 110 zehirlenme olduğu, Şubat 2025 itibarıyla yine İstanbul'da 70, Ankara'da da kimine göre 58, kimine göre 59 ölüm, 40 da yoğun bakım vakası olduğu şeklindeydi. Biz bu veriler karşısında şok yaşar ve "Ne oluyor?" derken, biz "Bir terör saldırısına mı uğradık, sel mi var, yangın mı var, patlama mı var? Çünkü bir toplum böylesi bir kayıp bilançosuyla ancak bir afet hâlinde karşı karşıya kalır." diye isyan ederken kimsenin dikkatini çekmedi belki ama geçen haftaki o konuşmada AK PARTİ'li hatip ne dedi biliyor musunuz? 2024 yılında 237 vaka için, 2025 yılında ise 167 vaka için panzehir tedariki sağlanmış yani 2024'te basına yansıyanın çok üstünde ve yine 2025'te -daha 2'nci ayı bitmedi- basına yansıyanın çok üzerindeymiş durum; katliam gibi gerçekten de. Bakın, Türkiye'de 1993-2001 yılları arasında sahte alkol zehirlenmesine bağlı ölüm sayısı 271, toplam sekiz yıldaki sayı bu. Biz şimdi sekiz yıldaki sayıyı bir yılda zorlar hâle gelmişiz. Yani kaygılanacak hiçbir şey yok mu gerçekten bu tablo karşısında ya da "Mevzuat yeterli." deyip üzerini kapatabileceğimiz bir tablo mu bu gerçekten, sormak gerekiyor. Yeri gelmişken ben şunu da sormak istiyorum: Bir tek Ankara ve İstanbul'da mı mesela can alıyor bu sahte içki musibeti? Birer ikişer ölünce haber değeri mi olmuyor yoksa üstü mü örtülüyor diğer illerdeki vakaların? Çünkü biliyoruz, hepimiz başka başka illeri temsil ediyoruz ve başka illerde de ölenler var bu durumda.
Değerli milletvekilleri, özellikle iktidar partisinin değerli milletvekilleri, keşke siz yok sayınca yok olabiliyor olsaydı sorunlarımız ama olmuyor. Bakın, günlerdir Die Welt, Le Monde, The Daily Mail bu rezaleti yazıyorlar ve hiç bizi yansıtmayan bir imajla üstelik de ülkemizi aksettiriyorlar. Başkonsolosluklar uyarılar yayınlıyor vatandaşlarına. Bir sonraki adımı tahmin etmek hiç zor değil aslında "Türkiye'ye gitmeyin." diyecekler ki rezervasyon iptalleri de başladı. "Dikkat ölüm var!" Uluslararası toplum algısında en büyük puntolarla böyle yazıyor Türkiye tabelasının üzerinde. "Türkiye'de yemeyin, içmeyin, gezmeyin, gitmeyin; ölürsünüz."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELCAN TAŞCI (Devamla) - Umarım bunun maliyetini kavrar ve bu defa ezbere reddetmezsiniz bu önergeyi çünkü bu fahiş, orantısız, akıl dışı vergilendirme politikasında maksat eğer alkol tüketimini düşürmek ve halk sağlığını korumaksa anlamak için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor bilmiyorum ama işe yaramıyor. Yasal tüketimde istikrarlı bir düşüş gözlenmediği gibi bir de üzerine illegal üretim ve tüketim artıyor. Dünyanın her yerinde alkol vergisi var -daha önce de söyledim- ama vatandaşlarını alkolün zararlı etkilerinden korumak bahanesiyle bindirdiği fahiş vergilerle sahte alkolün pençesine itmek yok, ölüme terk etmek yok. Sahte içkinin bu kadar kolay üretilebilir, satılabilir olması bir halk sağlığı sorunudur. Yüksek vergiler, sefalet, sosyal psikolojimiz ve terörün finansmanı da dâhil bütün boyutlarıyla, bütün sebepleriyle araştırılması elzemdir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)