GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TRAFİK KAZASI SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN YARALANMALARIN TEDAVİ GİDERLERİNİN KARŞILANMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:08.02.2012

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bugün sizlerle 200 bin kişiyi ilgilendiren ve çözüme kavuşturulduğunda bir o kadar kişinin hayır duasını almamıza vesile olacak bir problemi paylaşacağım. Gerçi birazcık da Meclisin boyun borcu hâline gelmiş bir konu. Bazen iyilik yapmak için ortaya çıkarsınız ancak hiç hesapta olmayan kötü bir neticeyle karşılaşırsınız, işte bu da bunlardan biri. 2011'de çıkarılan 6111 sayılı Kanun ile Meclis bu mağduriyete sebep olmuş. Bu Kanun'un 98'inci maddesinde trafik kazası sonrası tedavi giderlerinin karşılanması hususunda yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemede "Trafik kazaları sebebiyle üniversite hastaneleri ve diğer  bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanır." denilmiş. Aynı kanunun geçici 1'inci maddesinde ise "Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanır." şeklinde düzenleme yapılmış. Trafik kazası, kanunun yayım tarihi olan 25 Şubat 2011 sonrası meydana geldiyse oluşan tedavi gideri sağlık uygulama tebliği kısaltması olan SUT çerçevesinde SGK tarafından ödeniyor. Peki kaza bu tarihten önce meydana geldiyse, işte problem burada başlıyor. İnsanımızı canından usandıran, âdeta onun kurumlar arasında bir pinpon topu gibi gidip gelmesine sebep olan ama yine de bir neticeye ulaştırmayan bürokratik işkence devreye giriyor. Kanunun lafzındaki bu ifadeye dayanarak hem sigorta şirketleri hem de SGK ipe un seriyor, vatandaşın işini  yokuşa sürüyor. Sigorta şirketlerinin gerekçesi "Kanuna göre bu giderleri SGK ödeyecek." SGK'nın gerekçesi ise -dikkatinizi çekiyorum arkadaşlar- "Bu konuda mevzuat çalışması devam ediyor." Bu mazeretlerin arkasına sığınan taraflar bir yıldır herhangi bir ödeme yapmıyor. Teşbihte hata olmaz, birilerinin tepişip arada yine birilerinin kalması gibi kurumların inatçı tutumları ve sürtüşmeleri vatandaşlarımızın arada kalmasına sebep oluyor. İnsanlar burnundan soluyor değerli arkadaşlar. Kurumların kaprisleri nedeniyle vatandaşın eza cefa çekmesinin bir izahı olabilir mi? Şu kurum kanunu böyle yorumladı yahut bu kurum kanunu şu şekilde anladı... Herkes hesaplaşmasını başka türlü yapsın, vatandaşın üzerinden değil. SGK neden uygulama yönetmeliğini bugüne kadar yapmadı, bir kere bunun hesabının sorulması gerekiyor. Ayrıca, bu kadar süre mevzuatı çıkarmamış olmasının günahını niye vatandaş çeksin?

Diğer yandan, sigorta şirketleri poliçe sahibine ödemesini yapar, SGK'dan alacağını talep eder. Sigortacılıkta nasıl bir koruma ya da himaye, nasıl bir insan odaklı hizmet anlayışı, anlaşılır gibi değil. Peki, vatandaşın pinpon topuna çevrildiği bu duruma Bakanlık hiçbir çözüm üretmeden seyirci kalmayı nasıl içine sindirebilir?

Değerli milletvekilleri, maalesef bunların hepsi 3 maymunu oynuyor. Sağlıkta çağ atladığımızı iddia eden değerli AKP milletvekilleri, artık vatandaşa çektirilen bu eziyete bir dur deyin, daha fazla ilgisiz kalmayın ve meydanlarda verdiğiniz "Kimsesizlerin kimsesi olacağız." sözünüzün arkasında durun.

6111 sayılı Kanun'un yarattığı sıkıntılar bununla da sınırlı değil, bu yasa yayımlanmadan önce, bakıma muhtaç kişilerin bakım giderleri sigorta şirketlerince sorun çıkarılmadan ödeniyor idi, bugün ise kanunda açıkça sayılmadığı için SGK tarafından bakım giderlerinin artık ödenmediği görülmekte. Yatalak hastalara gerekli olan akülü sandalye, havalı yatak gibi acil tıbbi gereçlerin -SUT içerisinde belirlenen- ancak cüzi bir miktarı ödenebiliyor, örneğin 40 bin liralık akülü sandalyenin sadece 2 bin lirası. Bu yasa çıkmadan önce bu giderlerin tamamı bekletilmeksizin sigorta şirketlerince ödeniyordu arkadaşlar. Bu kanunu çıkarmakla ne yaptınız şimdi; vatandaşa mı yoksa sigorta şirketlerine mi iyilik yaptınız? Bu beceriksizliğe ancak "Sizden ihsan isteyen yok, keşke gölge etmeseydiniz." demekten başka ne denebilir?

Dün 150 sıra sayılı Kanun Teklifi görüşülürken Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz önerge işleme alınmadı İç Tüzük gereği AKP'li Komisyon üyelerinin çoğunluğu Komisyona oturmadığı için. Şayet teklifim işleme alınmış olsaydı bugün bu şikâyetçi konuşma yerine teşekkür konuşması yapıyor olacaktım, ben de bir gündem dışı ile bunu sizlere arz etmek istedim.

Sorunun acil çözüm bekleyen binlerce vatandaşı olduğunu hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.