Konu: | Muayene katılım paylarına, vatandaşın kredi kartı borçlarına, RTÜK’ün kestiği cezalara ve İstanbul Başsavcısına ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 60 |
Tarih: | 25.02.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anımsanacağı gibi, ocak ayının başında bir yasa geçirmiştik ve bu yasadan alınan yetkiyle muayene katılım payları yüzde 500 oranında artırıldı ve 2 lira olan muayene 20 lira, 7 lira olan ikinci basamak muayenelerindeki katılım payı da 45 liraya çıkarılmıştı. Biz buradan bunun insafsız, haksız ve özellikle de yaşlı ve hastalıklı nüfusumuz açısından taşınamaz bir yük olduğunu ısrarla söylemiştik ama uyarılarımızı dinlememişlerdi. Son bir değişiklikle bu 45 lirayı 20 liraya geri aldılar; biz de sevindik, elbette iyi bir şey bu ama nasıl oldu da bu oldu diye de baktık tabii. Çünkü biz anlatıyoruz, dinlemiyorlar; halkımız feryat ediyor, dinlemiyorlar; emeklilerimiz ayda bir defa bile doktora gidemeyecek hâle geliyorlar, dinlemiyorlar. Meğer bunun altından Merkez Bankasının enflasyon uyarısı varmış, o çıktı. Merkez Bankası diyor ki: "Ocak ayı enflasyonu yüzde 5 çünkü bunun yüzde 0,6'sı muayene katılım paylarından geldi. Bu böyle devam ederse bu fark yüzde 1,7 olacak, yıl sonunda e biz yüzde 24'ü tutturacağız. Ne yapalım? O zaman bunu geri alın." Ve şimdi 20 liraya indirdiler. İyidir ama eksiktir. Burada şu ortaya çıkmıştır: Bu iktidarın bütün yönetimleri gibi sağlık yönetimi de tutarsızdır, iyi çalışılmamıştır, beceriksizdir ve savruktur.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; vatandaşımız ağır bir ekonomik krizin pençesinde inim inim inlerken birçok gösterge var bu yoksulluğu ve çaresizliği ortaya koyan. Bunlardan bir tanesini paylaşacağım sizinle. Vatandaşımız maalesef borç batağında; vatandaşımız kredi kartının borcunu ödeyemiyor, çok takibata giriyor, borcu borçla kapatıyor, günü kurtarıyor ama maalesef borçları da katlanarak artmaya devam ediyor. Bakınız, Sayın Başkan, vatandaşımızın toplam kredi kartı borcu bakiyesi 1 trilyon 981 milyar lira, vatandaşımız kredi kartıyla 1 trilyon 981 milyar lira borçlanmış ve bu kredi kartı ve kredi borcunun 137 milyarı şu anda icra takibinde yani halkımızın büyük bir kısmı borçlanmak zorunda ve bu borçları da büyük oranda icra takibine konu olmuş; bu da son derece çarpıcı bir rakam. Dolayısıyla da bu ülkeyi yönetenlerin özellikle bu rakamlara dikkat etmesinde büyük yarar var.
Sayın Başkan, RTÜK her gün, kendisinden beklenen ve kanununda da yazan "kamu tüzel kişisi olmaktan kaynaklanan tarafsızlığı"nı ihlal edecek örneklerle karşımıza çıkıyor. Kısa bir süre önce muhalif saydığı bütün medya gruplarına ağır cezalar kesti, gerekçesi de şu: Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Sinan Ateş cinayetinin dosyasında şüpheliydi, şimdi dosyası ayrıldı ve takipsizlik verildi ama ilk baştaki dosyada adı var ve Ahmet Yiğit Yıldırım'ın aracının katili taşıdığı da mobese kayıtlarıyla sabit. Bu kişinin ilgili avukatla yani şu anda tutuklu olan Serdar Öktem isimli avukatla hastanede buluştuğu, bulunduğu kamera kayıtlarına yansıdı ve bu haber yapıldı. Değerli arkadaşlar, bundan daha doğal bir haber olur mu? Basın, medya bunu haber yapmayacaksa neyi yapacak? Yani bir şüpheli var, dosyası görülüyor, bir cinayet davası var ve bu cinayet davasındaki bir tutukluyla hastanede buluşuyor ve bunun da kayıtları var. "Sen bunu yayınlayarak yargının yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiliyorsun." diye ceza kesti. Yine, TÜSİAD, bugün hedefe koydukları TÜSİAD, TÜSİAD'a yapılanı savunamayınca, TÜSİAD'ın geçmişini karıştırıyorlar. Bırakın onları... İş dünyasına ait bir kuruluş, dünya çapında da saygınlığı olan ve Türkiye'de ağırlığı olan yani hacimsel olarak istihdam ve ihracatta ağırlığı olan bir kurum diyor ki: "Türkiye'de yargı bağımsızlığı olmazsa, hukuk devleti olmazsa yatırım alamayız; Türkiye'nin iş, aş sorunlarını çözemeyiz." Son derece açık ve son derece net.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen tamamlayın.
MURAT EMİR (Ankara) - TÜSİAD bunu söylemeyecek de ne söyleyecek? Efendim, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan diyor ki: "Türkiye'de fırsat eşitliği bitti, azaldı. Bakın, ben Elâzığ'ın bir köyünden çıktım, geldim buralara ama bugün artık bunu söylemek imkânsız." Bu bir görüş. Bunu söyledi diye Sözcü TV'ye ceza kesti ve bunu kesen kurumun başkanı bunları niye yaptığını bir kez daha ortaya koydu. Bakın, Ebubekir Şahin'in AKP kongresi için attığı "tweet." Bu kişi siyasi bir kişilik değil. Bakın, burada biraz önce AKP kongresini tebrik eden mevkidaşlarım oldu, gayet haklarıdır, kimse buna karışamaz hatta ben de diyebilirim hayırlı uğurlu olsun diye ama RTÜK'ün başındaki, kamu tüzel kişiliğinin başındaki kişi, yemin etmiş kişi eğer AKP kongresine böylesine iltifatlarda bulunuyorsa işte bu takdiri almak için de bu uygulamaları yapıyor. Bu değil değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen tamamlayın.
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Yani medyayı sustur, sivil toplumu sustur, üniversiteleri sustur, baroları sustur, muhalefet partisine davalar aç, potansiyel adaylara davalar aç; nereye kadar sürecek bu? Ve bunun da en büyük apareyinin Ebubekir Şahin olduğu ve RTÜK olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Bir İstanbul Başsavcımız var yani Başsavcı mı yoksa kendini Türkiye'nin her işine bakmakla yetkili sayan bir kişi mi anlamak mümkün değil. Yani olağanüstü yetkileri haiz, belli; Sayın Ümit Özdağ'ı İstanbul'da yargılamak için Antalya'dan başka bir iddiayla getirtip Kayseri'deki bir iddiayla tutuklayacak kadar alanını genişletiyor; Ankara'yla ilgili, Ankara'nın yetkisine giren konularda soruşturma yürüttüğünü de gayet iyi biliyoruz, şimdi de SPK'ye el attı. Ya, Sermaye Piyasası Kurulunun koşulları belli, şartları belli, kanunu belli; eğer borsada bir manipülasyon varsa bunun araştırılacağı yer SPK'nin kendisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
MURAT EMİR (Ankara) - "Borsa yüzde 2 düştü." İlk defa düşmüyor ki, yüzde 10 düştüğü de oldu, SPK görevini yapar. "Yok, ben soruşturacağım." Niye? Hangi yetkiyle? Borsaya da siz mi bakacaksınız? Bakın, Türkiye'deki bu yoksullaşmanın, bu işsizliğin, bu enflasyonun, bu fukaralaşmanın 1'inci kaynağı hukuk devletinin olmayışıdır ve başsavcının operasyon yaptığı, başsavcının yönettiği bir borsaya yatırım gelmeyince de "Türkiye niye büyümüyor?" diye feryat ediyoruz. İşte, açık örneği. Başsavcılar borsaya böyle işlem yaparlarsa elbette ki ekonomi düzelmez, yatırımcı gelmez ve bu yoksulluk kaderimiz olmaya devam eder.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)