GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vefat eden Edip Akbayram’a, ramazan ayına ve ramazan çadırlarındaki kuyruklara, bugünkü Halk TV davasına, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamına, TÜİK’in ve Cumhurbaşkanı başdanışmanının açıklamalarına, Erzurum Valisine, diploma davasına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:04.03.2025

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkenin çok büyük bir değerini, Edip Akbayram'ı sonsuzluğa uğurladık. Edip ağabey çok başarılı bir sanatçıydı ama aynı zamanda çok iyi bir insandı, ülkesinin sorunlarına her zaman duyarlı olmuştu; baskılara, zulümlere eğilmemişti; türkülerini, eserlerini bu yönde yapmıştı. Bu elli yıllık yaşantıma 20 tane Edip Akbayram konseri sıkıştırabildim. Tanıştım, konuştum. Gerçekten çok çok çok üzgünüz çünkü Edip Akbayram gibi sanatçılar kolay kolay yetişmiyor. Ülke için, bizler için, sanat için çok büyük bir kayıp. Edip ağabeyi unutmayacağız, iyi ki bu topraklardan bir Edip Akbayram geçti.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ramazan ayının barış, bereket, huzur getirmesini diliyorum ama ne yazık ki milyonlarca yurttaşımız ramazan ayına buruk bir şekilde girdi. Ramazan ayında insanlarımız sahura kalkamıyor, sahura kalksa iftar yapamıyor, sofraları kuramıyor. Birçok yurttaşımız iftarını ramazan çadırlarında ya da belediyelerimizin yardımlarıyla açmak zorunda kalıyor, bu ülke bu durumu hak etmiyor.

Şimdi, bu ülkede inanç özgürlüğü var, oruç tutan da tutmayan da bizim. Oruç tutan yurttaşlarımızın da tutmayan yurttaşlarımızın da haklarını bizler koruyacağız ama üzülerek söylüyorum ki gelinen nokta öyle bir nokta ki bir şirketin CEO'su bir açıklama yapıyor, bu açıklamalardan dolayı Twitter'da yoğun bir gündem, adli kontrolle bırakılıyor. Ben ona katılmıyorum, sen ona katılmıyorsun ama şirket içi bir yazışmadan dolayı günlerce bunu konuşuyoruz. Bu iktidarın yapması gereken şey, buradan bir algıyla gözaltına aldırmak mı yoksa iftarını açamayan, ramazan çadırlarında kuyrukta olan milyonlarca vatandaşımızın daha huzurlu bir ramazan ayını geçirmesini sağlamak mı? İşte, daha dün tutukladığınız Beykoz Belediye Başkanının hafta sonu ramazan çadırında ilk gün orucumuzu açtık, binlerce yurttaş vardı. Üzülerek söylüyorum, iftar bitti, insanlar dağılıyor, 75 yaşında bir çift; teyzemiz, amcamız cebinden bir poşet çıkardı, yemeği dağıtan arkadaşa uzattı, "Kalan yemek var mı oğlum, poşete koy." dedi. İşte, bizim çözmemiz gereken sorun budur ramazan ayında. Değerli milletvekilleri, avokado tarifi veriyor, "Yiyin." diyor, herkes yemek istiyor ama kimse yiyemiyor, alamıyor; tanesi belki 50 lira. İnsanlar balık pazarından balık kafası alıyor, 130 lira kilosu. Tavuğun kemiğini alıyor -eti sıyrılmış- çocuklarına çorba yapmak için anneler. Biz bunları konuşmalıyız, biz yoksulluğu konuşmalıyız. Gerçekten, ben soruyorum: Bu ramazanda çok kıymetli milletvekilleri huzurlu mu? Birileri saraylarda iftar açarken insanlar ramazan çadırlarında saatlerce beklemek zorunda kalıyor, evlerde tencere kaynamıyor, sahura kalkamıyor, sahur için poşette yemek istiyor çadırdan; algı değil biz bunları konuşmalıyız. Yoksa bu ülkede inanç özgürlüğü var, oruç tutanın da tutmayanın da hakları bizimdir. Daha çok oruç tutan insanlara da yaşayabileceği, beslenebileceği, akşam huzurla orucunu açabileceği, sofra kurabileceği; torunlarını, çocuklarını çağırabileceği bir ortamı yaratmalıyız ama görüyorum ki yine algı, yine bu ülkeyi nasıl ayrıştırırız? Hayır, bu ülkedeki tüm yurttaşların teminatı bu Parlamento olmalı, bizler olmalıyız.

Şimdi, diğer bir konu: Gazeteciler bugün hâkim karşısındaydı, Halk TV... Otuz dört gündür tutuklu Halk TV'nin yayın yönetmeni, bugün tahliye olmadı sadece, beraat etti, günlerce gözaltında tutuldu. Yahu, neden? Şimdi soruyorum: Sayın Başkanım, Adalet Bakanlığı yaptınız, hukukçu milletvekilleri var, bu zulüm bu insanlara niye yapılıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Yargı eliyle zulüm niye yapılıyor? Biz, Suat Toktaş tutuklandığında bu kürsüde "Yanlış yapılıyor." dediğimizde "yargı" dediler, alın size yargı, daha ilk mahkemede beraat etti. Peki, soruyorum bu iktidara, saraya soruyorum, halkıyla kinlerinden dolayı yargıda hesaplaşanlara soruyorum: Otuz dört günün hesabını verebilecek misiniz? "Kul hakkı" diyorsunuz, bundan daha büyük kul hakkı var mı? Beraat etti bu adam bakın, bu ülke bu durumdan utanmalı, Meclis bu durumu çözmeli. Keyfî olarak -alt sınırı bir yıl, yatarı yok adamın- adamı at cezaevine, otuz dört gün tut, sonra "Pardon." Ya, bir özür mü dileyecekler ben merak ediyorum, ne kurtarır bunu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Diğer bir kurum TÜİK, yargı kadar sorunlu bir kurum; 39,09 belirlemiş, bu, saray tarafından sipariş edilen rakamlar, bir de hissedilen var, ENAG 79,51; gerçek bu, gerçeği biz biliyoruz. Gerçeği nereden biliyoruz? Çöpten, pazardan ekmek ve yemek toplayan vatandaşlarımızdan biliyoruz, bayat ekmek kuyruklarından biliyoruz, pazarın sonunda kırık yumurtaları almak zorunda kalan insanlardan biliyoruz, balığın kafası satılıyor, onun için sıraya giren yurttaşlarımızdan biliyoruz. Bugün TÜİK Türkiye'deki en büyük suçludur. 86 milyonun ekmeğine, yemeğine kan doğramıştır, açlığa terk etmiştir. Ayıp! Bakın, bir kez daha söylüyorum: Ayıp! Eğer enflasyon bu ülkede yüzde 39'sa ben hiçbir şey söylemiyorum ama gerçekten utanç verici bir manzara.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, az önceki tartışmada da... Türkiye'de maalesef TÜİK'le ilgili tartışma olurken çıkmış demiş ki TÜİK: "Devlet kurumları gibiyiz biz de." Eyvah ki eyvah!

Sonra, Cumhurbaşkanının Başdanışmanı çıkmış demiş ki: "Allah'ın lütfu, ben hak etmiyorum başdanışmanlığı, ben bu görevi hak etmiyorum. Beni Cumhurbaşkanı getirdi." Çok doğru söylüyor, Türkiye bu hâlde çünkü hep birileri getiriyor. Koskoca ülkeyi, Türkiye Cumhuriyeti'ni bir partinin arkabahçesi yaptınız. Cumhurbaşkanının Başdanışmanı "Ben hak etmiyorum bu koltuğu, Beyefendi getirdi." diyor. Ne işin var orada o zaman hak etmiyorsan? Oturma orada o zaman. Bari insanların gözünün içine bunu sokmayın.

BAŞKAN - Sayın Başarır, teşekkür için açıyorum.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum Başkanım.

Ha, oradan Erzurum Valisine geliyorum. Bakın, bu Erzurum Valisi Çorum Valisiyken bu ülkede Abdülhamit'in tahta çıkışının 148'inci yılını kutlarken Düyun-ı Umumiye'yi öven yani Osmanlı'yı tasfiye eden bir kurumu öven bir Valiydi. Bakın, bir kez daha söylüyorum: Bu vali çıkmış, Atatürk'ün kılık kıyafet devrimi için "şapka kurbanları" diyor. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyen teğmenler bugün sokakta, bu Erzurum Valisiyle ilgili tek soruşturma yok. Yakışıyor mu böyle bir vali bu ülkeye? İşte, ülkedeki durum bu.

Son olarak, yarın diploma davası var Ekrem Bey'in. Bugün her şey açıklandı, nasıl geçiş yaptığını, kaç tane öğrencinin o geçişten yararlandığını, transkriptini, hepsini avukatları yayınladı ama ben AKP Grup Başkan Vekiline burada söylüyorum -halk merak ediyor, biz de merak ediyoruz; burası halkın Meclisi, bizleri halk seçti- Sayın Leyla Şahin Usta yarın Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomasını getirsin, ben Ekrem Bey'in diplomasını getireyim, burada bir sallayalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, sadece cümlenizi tamamlayın lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum, son otuz saniye. Cümlemi tamamlıyorum.

Değerli Başkan Sayın Cumhurbaşkanının diplomasını getirsin, ben Ekrem İmamoğlu'nun, Sayın Başkanın diplomasını getireyim, burada bir sallayalım. Hatta Meclis gerekli görürse bilirkişiye de verelim, görsün halk; kim diplomalı, kim diplomasız. Buna bu Meclis karar versin diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)