GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:04.03.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bir selam da cezaevinde direnerek önümüzü açan, bize ışık olan direncan yoldaşlarıma; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, Siber Güvenlik Kanunu üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Biz Komisyonda defaatle aynı durumları tartıştık. Bizim bütün yasalar üzerinde hemen hemen genelgeçer itirazlarımız var ve haklı olduğumuz itirazlarımız var, onu şöyle bir özetlemek isterim.

Sayın Başkan, gelen bu kanun teklifini madde madde önce bir belirtmek istiyorum. Örneğin, madde 3'te yer alan kritik altyapıların neler olduğu konusunda muğlak bir anlatım söz konusu. Bu yönüyle gelecek olan kanun tekliflerinin sarih, anlaşılır bir şekilde ortaya konulması gerekirken "kritik altyapı" şeklinde her yere çekilebilecek bir ifadeye yer verilmiş.

Yine, madde 7'nin de AYM 20'ye kişisel verilerin korunması ve saklanması yönüyle aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum.

Yine, madde 8'in (5)'inci fıkrası hâkim kararı olmadan bütün her yerde arama yapma izin ve yetkisinin bir sivil örgüte yani bu Siber Güvenlik Kuruluna devredilmesi durumu söz konusu.

Yine, madde 12'de Anayasa 48'deki çalışma hürriyetine aykırı düzenlemeler söz konusu.

Yine, madde 15'in (3)'üncü fıkrasında müsadere, Anayasa 35'teki mülkiyet hakkına aykırılık söz konusu.

Yine, madde 16'nın (5)'inci fıkrasındaki ilk yönüyle algı oluşturma, veri sızıntısı olmuş gibi algı oluşturma; daha sonra bizim itirazlarımızla düzenlenen yönüyle TCK 217'yi çağrıştıran halk arasında "endişe, korku, panik yaratma" söylemlerinin geçtiği, tamamen dezenformasyon yasasıyla paralel bir düzenlemenin önümüze getirilmiş olması durumu.

Biz bunlara itirazlarımızı, Komisyonda ilgili kişilere ve Komisyon üyelerine yaptık. Ne hikmetse bunlara ilişkin hiçbir değişiklik yoluna gidilmedi. Biz Anayasa'ya tamamen aykırı olan bu düzenlemenin derhâl geri çekilmesini talep ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler, burada yasa yapma yetkisi tekelinde bulunan, halkın seçilmişleri olarak, halkın bize vermiş olduğu yetkiyi tam anlamıyla kullanmak için hareket ediyoruz, boynumuzun borcu ama ne yazık ki iktidar partisi, hemen hemen teklifi getiren milletvekillerinin dahi okumadığı kanun tekliflerini önümüze getirip oy çokluğuyla Genel Kuruldan geçiriyor ve daha sonra bu kanun maddeleri Anayasa Mahkemesi önüne götürülüyor. Anayasa Mahkemesi bunları kabul etmeyerek tekrar Meclise gönderiyor. Anayasa Mahkemesinin reddettiği gerekçeler dahi göz önünde bulundurulmadan tekrar önümüze getiriliyor. Bunun en çarpıcı örneği şu an önümüzde olan 7'nci madde. 7'nci maddeye ilişkin Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı veriyor ancak gerekçeyi henüz açıklamadığı iddiasıyla... Ki bu, Komisyonda bize söylenen sözdü; gerekçe henüz açıklanmadığı için biz 7'nci maddeyi yine "Anayasa'ya aykırılık barındırır şekilde düzenledik. Eğer Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gerekçesi açıklanırsa ona göre yeniden bir düzenlemeye gideceğiz." denildi. Bunu bizim milletvekili olarak kabul etmemiz gerçekten halkın bize verdiği kanun yapma yetkisi yükümlülüğümüzün, o ifade özgürlüğünü koruma, o demokrasiyi savunma, o hukukun üstünlüğünü koruma yükümlülüğümüzün kesinlikle ihlali anlamındadır.

Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere, şu an Türkiye'de barışı ve demokratik toplumu inşa sürecini tartışıyor bulunmaktayız ama bu önümüze gelen madde tamamen bunların ihlali niteliğinde. Demokratik toplumu inşa edeceksek madde 16'nın kesinlikle bu Meclis çatısı altına getirilmemesi gerekmektedir. Madde 16 tamamen ifade özgürlüğüne, basın hürriyetine; kişilerin söz söyleyebilme, düşünce, kanaat açıklama haklarına vurulmuş bir darbedir. Biz burada Meclis çatısı altında demokratikleşmeyi tartışacaksak demokrasiye aykırı kanun maddelerini buraya getirmeyeceğiz. Yine, bu Meclis çatısı altında hukukun üstünlüğünü savunuyorsak, hukukun üstünlüğü Türkiye'de, her yerde, her alanda savunulsun diyorsak, bunun gereği için burada yer alıyorsak madde 8'i derhâl bu yasa teklifinden çekmemiz gerekmektedir. Madde 8'in düzenlemiş olduğu hak ve yetkilere bakıldığında -kolluk görevlilerine verilmeyen, hâkim teminatı altına alınmış- konutta arama yapma yetkisinin bir kurula devrini -hem de bir kanun maddesiyle- tartışıyoruz. Bu kurulun her zaman bize genelgeçer söyledikleri cevap ise "E ama hâkim onayına sunuluyor." ama hâkim onayına sunuluyor da siz burada kimi, hangi şekilde, nasıl zan altında bırakıyorsunuz biz çok net görüyoruz. Daha bugün Halk TV'ye yapılan operasyonun detaylarını Sayın Ali Mahir Başarır gerekçelendirdi. Otuz dört gündür birini cezaevine koydunuz, otuz dört gün sonra bu şahıs beraat etti. "Bu otuz dört gün kimin hayatından gitti?" denildiğinde de maalesef hiçbirimizin hayatından gitmiyor. Böyle, otuz yılını zindanda geçiren arkadaşlarımız var; böyle, yirmi yılını, otuz yılını hatta ve hatta daha büyük işkenceleri çeken yoldaşlarımızın bu ve benzeri düzenlemelerden çektiği durumlar var. Bizim bunları kabul etmemiz demek, bütün yaptığınız o yanlışlara "evet" dememiz anlamını taşıyor. Biz sizin getirmiş olduğunuz düzenlemeleri hukuka uygunsa, bizler de hukukun üstünlüğü, demokratik toplumun gerekliliği olarak demokrasiye ve hukuka uygunsa bunları kabul etmek zorundayız, böyle bir yükümlülüğe sahibiz ama eğer hukuka uygun değilse, eğer demokratik toplumun gereklerini kapsamıyorsa bizim burada bütün milletvekillerinin başka yerlerden, başka odaklardan gelen kanunları reddetme yükümlülüğümüz var; bu, iktidar partisi için de böyledir, muhalefet partileri için de böyledir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; mevcut düzenlemeye ilişkin öneri ve sonucu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Mevcut düzenlemenin temel eleştirilerinin ışığında bu kanun teklifinin mevcut hâliyle kabul edilmesinin temel hak ve özgürlükler ile hukuki öngörülebilirlik ilkeleriyle bağdaşmadığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda aşağıdaki hususların yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

1) Teklif, temel hak ve özgürlüklerin korunması perspektifiyle ilgili tüm paydaşların görüşleri alınarak yeniden ele alınmalıdır. Uluslararası düzenlemeler, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyinin metinleri, ayrıca anayasal ve mevcut kişisel verilerin korunması mevzuatı esas alınarak şeffaf, hesap verebilir ve denetime açık bir düzenleme oluşturulmalıdır.

2) Siber Güvenlik Başkanlığına tanınan olağanüstü yetkiler yargısal denetime tabi tutulmalı ve aşırı geniş yorum alanı bırakmayacak biçimde sınırlandırılmalıdır. Kritik altyapı tanımları somut kriterlere bağlanmalı ve idari müdahalelerin keyfî uygulanmasının önüne geçilmelidir.

3) Ceza hükümlerinde yer alan suç tanımları açık, öngörülebilir ve ölçülü olmalıdır. Suçun unsurları netleştirilmeli, hangi eylemlerin suç teşkil ettiği, hangi durumlarda hangi cezaların uygulanacağı hususları detaylandırılarak keyfî yargılamaların ve orantısız cezalandırılmalarının önüne geçilmelidir.

4) Kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğü anayasal güvence altına alınan temel haklardır. Bu hakların ihlaline yol açabilecek tüm düzenlemeler derinlemesine tartışılarak yeniden düzenlenmeli ve yargısal denetimin etkinliği sağlanmalıdır.

5) Basın özgürlüğü ve sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen kamu tartışması demokratik denetimin en önemli unsurlarındandır. Bu nedenle, eleştirel haber ve bilgi paylaşımının cezai yaptırıma tabi tutulacağı öngörülmemeli, özgür ve açık bir tartışma ortamının tesis edilmesine özen gösterilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Düşünmez, lütfen tamamlayın.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu kapsamlı değerlendirmeler ışığında sunulan Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin ifade özgürlüğünü, kişisel verilerin korunmasını, adil yargılanma hakkını ve temel denetim mekanizmalarını ciddi şekilde tehlikeye atacağı aşikârdır. Önerilen düzenlemenin siber tehditlerle mücadele amacını gerçekleştirmek yerine özgür düşünceyi, eleştirel basını ve dijital tartışmayı kısıtlayacağı, sonuçta hukukun üstünlüğü ilkeleriyle çelişen uygulamaların ortaya çıkmasına neden olacağı kanaatine varılmıştır.

Sonuç olarak, siber güvenlik alanında gerçekleştirilecek düzenlemelerin, eleştirel medya işlevinin, ifade özgürlüğünün ve kişisel verilerin korunmasının temel ilkelerine uygun olarak belirlenmesi; tartışmaya açık, ölçülü ve öngörülebilir olması gerekmektedir. Bu hususların gözetilmediği bir düzenlemenin hem dijital alanın hem de kamu denetiminin ciddi zararlar görmesine yol açacağı unutulmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Hep birlikte temel haklar ve hukukun üstünlüğü prensiplerini esas alan, denetime açık, şeffaf ve öngörülebilir düzenlemelerle siber güvenlik alanında etkin ve dengeli bir çözüm üretilmesi yönünde adım atmamız gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)