Konu: | Halk TV'den Suat Toktaş ve 4 arkadaşının dün görülen davasına, Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yurt dışına gönderilen bursiyerlerin mağduriyetine, hayatını kaybeden gece bekçisi Yusuf Çetin'e, emeklilere ve YENİ YOL Partisinin grup toplantısına katılan gençlerin talebine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Gün geçmiyor ki yargının siyasal gündemle araçsallaştırıldığı ve âdeta militan yargı örneklerinin verildiği örneklerle karşılaşmayalım. Şüphesiz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihi boyunca yargının siyaset üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı çok hazin örnekler var, bu örneklerin çok önemli bir kısmını AK PARTİ geleneği hem 28 Şubat döneminde hem de iktidarının ilk on yılında yargı tarafından bazı muamelelere maruz kalmak suretiyle yaşamıştı ancak bugün geldiğimiz noktada bu yaşantılardan bir ders alınmadığı, bugün yargının siyasal gündemle yaptığı işlerin alkışlandığı, belki de talimatlandırıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Dün Halk TV'den Suat Toktaş ve 4 arkadaşının davası görüldü, 5 kişinin de bazı suçlamalardan beraat edip bir suçlamadan da dosyanın uzlaşma bürosuna gönderilmesine karar verildi. Şimdi, geriye dönüp baktığımızda o günkü tartışmayı, o günkü AK PARTİ'deki hukukçu arkadaşların sessizliğini, o günkü bazı AK PARTİ'li arkadaşların bu sürece verdiği desteği görünce şunu hatırlatmadan edemiyoruz: Yargı bir silah olarak kullanıldığında mutlaka bir bumerang gibi gelir, sahibini vurur.
Geçen gün kürsüde şöyle bir ifade kullandım: Sayın Başkanım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının son üç ayda yaptığı işlemleri vicdan sahibi 3 AK PARTİ'li hukukçu incelesin, başka bir şeye gerek yok ve bunlardan kaçının hukuka uygun olduğu hususunda bir kanaat edinilsin.
Efendim, Adalet Bakanlığı yaptınız bu ülkede, uzlaşmaya tabi bir suçtan dolayı Suat Toktaş tam otuz dört gün tutuklu kaldı. Bunun hukuk, adalet, vicdanla telif edilebilir bir yönü yok. Yargıda da bu otuz dört ya da otuz beş rakamının da ilginç bir yönü olabilir. Diyarbakır'dan yakın tanıdığımız Profesör Cenap Ekinci terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla rutine aykırı bir şekilde başsavcı vekilinin özel ilgi ve alakasıyla 4 Aralıkta tutuklandı, 7 Ocakta ilk duruşmada beraat ve tahliye kararı verildi.
Peki, Cenap Ekinci'nin hayatından otuz beş günü, Suat Toktaş'ın hayatından otuz dört günü çalan bu yargı mensupları hakkında bir siyasi irade, bir denetim, Hâkim ve Savcılar Kurulu aracılığıyla da olsa bir faaliyet yürütülmeyecek mi yoksa benim muarızıma yapılan, benim muhalefetime yapılan ya da dozuna göre benim düşmanıma yapılan her türlü işlem meşru mu kabul edilecek?
Bu vesileyle bir kere daha şunu rica ediyoruz: Geçmişte Ali Fuat Yılmazer, Zekeriya Öz vakalarını hep birlikte yaşadık. Yeni örneklerin oluşmasını daha sürecin başlangıcında engelleyelim, yarın utanacağımız, özür dileyeceğimiz, af dileyeceğimiz örneklerin sayısının artmasından kaçınalım.
Sayın Başkanım, Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yurt dışına gönderilen bursiyerler dövizle borçlandırılmış ve son beş yılda dövizin 3 liradan 36 liraya gelişine hep beraber tanıklık ettik. Bunun sebebi olan ekonomi değerlerinden bugün bahsetmeye niyetim yok ama bugün 1.200 genç, Türkiye'ye beyniyle hizmet etmeye niyet etmiş ancak bu ekonomik çalkantı sonrası devlete borçlanmış 1.200 genç aileleriyle, kefilleriyle birlikte yaklaşık 12.000 kişi devletle davalı bir hâlde. Bu konuda dernek kurmuşlar, örgütlenmişler, bize de düzenli olarak ulaşıyorlar. Bakanlık bu kişilere milyonlarca liralık tazminat davaları açıyor. Aslında geçmişte 2006 yılında 5535 sayılı Kanun’un 1'inci maddesinde bir düzenleme yapılarak bu durumda olan arkadaşların borçlarının kurun sabitlenmesi modeliyle yeniden yapılandırıldığını görüyoruz. Efendim, Türkiye'nin en başarılı, en numune gençlerine bir yeniden yapılandırma fırsatını çok görmeyelim. Holdinglerin borçlarının, imkânlarının nasıl yapılandırıldığını biliyoruz. Doğrudan ihalelerle devletin kendi varsayımı yani kendi hesabının 3 katı, 5 katı sayılarla nasıl ihaleler yapıldığını biliyoruz. Bu gencecik akademisyenleri bu tartışmadan uzak tutalım ve Meclise biz de kanun teklifi verdik. Sayın Grup Başkan Vekilimizin de dikkatini çekiyorum, Mecliste yapılacak düzenlemelerle bu gençlere bir imkân, bir fırsat tanıyalım diyoruz.
Sayın Başkanım, devam edeceğim ama son iki saniyeye geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, dün medyaya düşen bir haber... Eğer okuduysanız eminim sizin de Leyla Hanım'ın da ciddi şekilde üzüntüsüne sebebiyet vermiştir. Haber şu: Bursa'da bir mobilya fabrikasında gece bekçisi olarak çalışan 70 yaşındaki Yusuf Çetin gece nöbetinde hayatını kaybetti.
Hayatını kaybetme sebebini bilmiyoruz, bir iş kazasına benzemiyor ancak benzer örneklere hepimiz her gün çevremizde rastlayabiliyoruz. SSK'den ya da kamudan emekli olan bir vatandaş maalesef eline geçen ücret yeterli olmadığı için inşaatlarda çalışıyor, pazarlarda çalışıyor, gece nöbetlerinde çalışıyor oysa bu insanlar hayatları boyunca prim ödeyerek bu ülkeye hizmet ettiler ve emekli olduktan sonra da rahat bir nefes almak istediler. Bugün emeklinin durumu ortada. Yusuf Çetin'e Allah'tan rahmet diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Ancak emekli maaşlarındaki satın alma gücünün yaşadığı kayıp ortada. Bütçenin yüzde 15'ini faize ayırıyoruz, garanti ödemeli sözleşmelerin ödemelerini devam ettiriyoruz, deprem bölgesinde 3-5 kat maliyetle, doğrudan teminle, 21/b'yle ihalelere devam ediyoruz. Bütün bunlara para bulan bütçemiz bu emeklilere parayı neden bulamıyor? Dün de söyledik, hiç olmazsa bayram ikramiyesinde bir düzenleme yapılsın ve en az emekli maaşı başta olmak üzere emeklilerimizin satın alma gücünü artıracak tedbirler alınsın.
Son olarak, efendim, bugün YENİ YOL Partisinin grup toplantısına katılan genç arkadaşlarımızın bir talebini sizinle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Son kez efendim.
BAŞKAN - Sayın Ekmen, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Son yaşanan deprem faciası aslında AFAD'a yani Türkiye'de afetlere müdahale noktasında bir derin muhasebeye sebebiyet verdi. Her ne kadar ne kurumda ne Meclis zemininde bu manada sahici bir yüzleşmeyle karşılaşmamış olsak da bunu yakından takip eden insanlar AFAD'ın yeniden yapılandırılması, operasyonel görevlerini yerel yönetimlere ve yerinden yönetilen kurumlara devretmesi ve koordinasyon görevine, tıpkı kuruluş yasasında olduğu gibi koordinasyon göreviyle sınırlı bir alana çekilmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye'de üniversiteler acil yardım ve afet yönetimi lisans mezunlarını mezun ediyor ama bu gençlerimiz kamuda istihdam edilmiyor oysa AFAD'ın personel yapısı ve yereldeki olaylara hızlı müdahale yetersizliği dikkate alındığında acil yardım ve afet yönetimi lisans mezunlarının kamuda istihdamıyla ilgili olarak kamunun dikkatini çekmek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.