GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 5 Mart 1999 yılında Çankırı Valisi Ayhan Çevik'e düzenlenen bombalı saldırıda şehit olanlara, Suat Toktaş'a, Bakan Murat Kurum'un Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının internet sitesindeki paylaşımına, ramazan ayındaki gıda enflasyonuna, Cumhurbaşkanının her yıla ilişkin bir ilanda bulunmasına ve 1-7 Mart Deprem Haftası'na ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:05.03.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün 5 Mart, 5 Mart 1999 tarihinde zamanın Çankırı Valisi merhum Vali Ayhan Çevik'e karşı TİKKO terör örgütünce gerçekleştirilen bombalı saldırıda şehit olan Polis Memuru Nurettin Cinsoy, öğrenciler Emrah Ersoy ve Fatma Dönmez, esnaf Alpay Evirgen... Bütün şehitlerimizi, gazilerimizi ve ekranları başında Genel Kurulu takip eden bütün şehit ailelerini ve yakınlarını saygılarımla selamlıyorum. Sizleri unutmadık, unutturmayacağız. Her gün maalesef bu hain terör örgütlerinin -kendilerini şiddet ve isyan hareketi olarak nitelendiriyorlar ama bize göre hain terör örgütleridir- yaptığı katliamlarda hayatını kaybeden şehitlerimizi de anmaya devam edeceğiz.

Suat Toktaş, kendisine buradan geçmiş olsun diyorum; bir garabet yaşadık, otuz dört gün gözaltında tutuldu bir kararla, kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle, sonra bir hâkim çıktı ve dedi ki: "Tutuklamayı gerektirecek ortada hiçbir durum yok." Kendisine ve diğer basın mensubu arkadaşlara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yargının nasıl siyasi irade tarafından bir baskı unsuru olarak kullanıldığının açık ve net göstergesidir. Sindirilmek için mi yapılıyor, susturulmak için mi yapılıyor? Ama bakın, bu sefer bir fırsat, Adalet Bakanı çıksın, bu kararı veren, kimse bu yetkili -HSK- bununla alakalı bir soruşturma başlatsın, biz de mahcup olalım. Biz de diyelim ki: "Yok arkadaş, Türkiye'de gerçekten hukuku, adaleti objektif bir şekilde oluşturmaya, sağlamaya çalışan bir iktidar var." Ama bunu yapmak yerine propagandadan sorumlu Sayın İletişim Başkanı, dünya başkentlerinde "Daha adil bir dünya mümkün." diye tır dolaştırıyorlar, caka satıyorlar. Siz bu tırı dışarıda dolaştıracağınıza kendi ülkenizde bu adaletin, bu hukukun tam olarak teşekkül etmesine çaba gösterin.

Bakın, bu devlet belli bir partinin devleti değil. Size bir fotoğraf göstereceğim, bunu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının internet sitesinden aldık. Sayın Murat Kurum... "Bakan Kurum'dan sosyal konut paylaşımı: 'Onlar konuşur, AK PARTİ yapar.'"

Bakın, kamu kaynaklarının bir parti için nasıl kullanıldığının resmî belgesidir bu; böyle bir şey olabilir mi ya? Siz, bugün varsınız, yarın yoksunuz, bu devlet sizin değil arkadaşlar, bu devlet sizin değil. Siz seçimle işbaşına gelmiş bir Hükûmetsiniz, bu devleti de bu dönem yöneteceksiniz, sonra gideceksiniz. Bu, sizin Bakanlığınız değil; AK PARTİ'nin paralarıyla da yapmıyorsunuz siz bu evleri, bu konutları. Bu konutlar bizim vergilerimizle yapılıyor; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı halkın verdiği vergilerle yapıyor bu konutları. Ne demek "AK PARTİ yapar." ya? Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının internet sitesinde sosyal konutlarla ilgili bunu nasıl, hangi cesaretle yapabiliyorsunuz? Bu nasıl bir yüzsüzlüktür, bu nasıl bir cürettir ya? Burası kabile devleti mi yahu? Burası hukuk devleti arkadaşlar. Biz her hafta bunun gibi örnek göstermek mecburiyetinde miyiz? Bu nasıl bir zihniyettir, nasıl bir anlayıştır, nasıl bir kafadır; biz, bunu algılamakta, inanın, güçlük çekiyoruz.

Bakın, ramazan ayını yaşıyoruz. Ramazan ayında yapılan bir çalışma var. Bu çalışmada Türkiye'de gıda enflasyonunun bütün İslam ülkeleri içerisindeki en büyük gıda enflasyonuna ulaştığını gördük. Savaşın yıktığı Filistin'de bile gıda enflasyonu yüzde 21'ken bizde yüzde 41'lerde. Yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarındaki artış bu ramazanı artık vatandaşlarımız için gerçekten o her sene kutladığımız, coşkuyla idrak ettiğimiz bir ramazan olmaktan çıkarttı.

Ramazan asgari ücretliye, emekliye, işçiye uğruyor da ne hikmetse Hükûmete uğramıyor ve bu market zincirlere hiç uğramıyor! Geçtiğimiz günlerde bir zincir marketin CEO'su bir açıklamayla tekrar gündeme geldi ve dedi ki: "Biz zaten kendi markalı ürünlerimizi piyasanın en düşük fiyatına satıyoruz. Bu şekilde yani ramazanda dönemsel bir indirimi gerçekçi bulmuyoruz, o nedenle yapmıyoruz." İktidar partisi "Yapmıyoruz, düşünmüyoruz." diyor, Cumhurbaşkanı "Yapmıyoruz, düşünmüyoruz." diyor, zincir market "Yapmıyoruz, düşünmüyoruz." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Ya, bu vatandaş kime gidecek peki, derdini nasıl anlatacak? Bakın, bu kadar yüklendiğiniz vatandaşın hâli. Büyümeyi oluşturan faaliyetler içerisinde en büyük etki nereden geliyor, biliyor musunuz? İnşaat sektöründen sonra vergilerden geliyor. Peki, bu vergilerin yüzde 70'i ne? Bu vergilerin yüzde 70'i de dolaylı vergi yani ağırlıklı olarak memurdan, işçiden, garibandan alınan vergi. Bu kadar eziyet ettiğimiz, bu kadar sıkıntı içerisine soktuğumuz vatandaştan bir de biz büyüme konusunda en büyük faydayı sağlıyoruz ya! Dünyanın hiçbir milleti bu kadar eziyete rağmen, bu kadar cefayı çekmesine rağmen ülkesine bu kadar fazla katkı yapmaz.

Bakın, ben, Cumhurbaşkanının her yıl bir ilanda bulunmasını ilgiyle takip ediyorum. Dedi ki Cumhurbaşkanı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

"Ben ekonomistim." dedi; ekonomi âdeta kurudu, bitti. 2024 yılını "Emekliler Yılı" ilan ettiniz, Diyanet İşleri Başkanı "Emekliye fitre verebilirsiniz." diye bir açıklamada bulundu. Dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı "3 çocuk yapın." Türkiye'nin nüfus artışı durdu ya. Ya, ne söylerse tepetaklak oluyor, tersi oluyor. Bakın, 2002 yılında Türkiye nüfusu 65 milyon, 922 bin nüfusumuz artmış o zaman. Türkiye'nin nüfusu bugün 85 milyon iken nüfus artışımız sadece 292 bin. Aile Yılı ilan etti Türkiye'de. Bakın, başka bir rakam vereyim: Aile Yılı ilan edildi 2025 yılı, 2002 yılında 95 bin aile boşanırken 2024 yılında bu rakam 187 bine çıkmış durumda. Allah aşkına ya, şu ülkenin üzerinden elinizi çekin!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Muhalefeti muhalefet dinliyor, iktidar yok; ne yapacağız!

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Neye el atarsanız, nereye dokunursanız orası kuruyor.

1-7 Mart Deprem Haftası. Bakın, İstanbul'da büyük bir deprem riski var, 600 bin konut yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya, hâlâ siyaset yapıyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi iki yıldır kamu bankalarından cevap bekliyor, cevap vermiyorsunuz, bugün Belediye Başkanını ifadeye çağırıyorsunuz. Batsın bu siyaset! Böyle bir siyaset olur mu ya? Bir kamu bankası Türkiye'nin en büyük belediyesine depremle ilgili finansman konusunda cevap vermeyebilir mi? Vermiyor arkadaşlar, vermiyor. İşte bu nedir biliyor musunuz? Budur, budur, bu devlet anlayışının kafasıdır, kamu bankasını kendi malı gibi gören, Bakanlığı kendi malı gibi gören iktidarın, Hükûmetin zihniyeti, kafası budur.

Teşekkür ederim.