GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yerel demokrasiye, RTÜK Başkanına, cezasızlık politikasına, Silivri Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Soydan Akay'a, bazı cezaevlerindeki uygulamalara ve bugün görüşülecek olan Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:05.03.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sabah İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu resmî belgede sahtecilik nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadeye çağırıldı. İhaleye fesat karıştırmadan dolayı Beykoz Belediye Başkanı ve 13 kişi tutuklandı. Şu ana kadar 12 belediyeye kayyum atanmış durumda. Dolayısıyla, biz dönüp baktığımızda, kaldı ki bu kayyum atama hâlleri, özellikle Van'daki o saldırı sahnesi hâlâ hafızalarımızda canlılığını koruyor ve bu konuda da herhangi bir soruşturmanın başlatılmadığını görüyoruz. Tüm bunları alt alta okuduğumuzda şu karşımıza çıkıyor ki yerel yönetimler üzerinde bir vesayet var. Dolayısıyla, yerel demokrasiyi görmeyen bir demokrasi anlayışı -varsa tabii- söz konusu. Burada, bu Mecliste demokrasiyi değil 600 vekille, 1.600 vekille var etmeye çalışsanız da eğer yerel demokrasi ayağınız yoksa, yerel demokrasiyi görmezden geliyorsanız, onun genişlemesini engelliyorsanız o ülkenin demokratikleşmesi mümkün değil. Dolayısıyla, bu ülke gerçekten demokratikleşmek istiyorsa, bu ülke demokratikleşerek sorunlarını çözmek istiyorsa yerelden başlamalı, yerel demokrasiyi korumalı, yerel demokrasiyi genişletmelidir. Belediye başkanlarının üzerindeki bu yargı eliyle sallandırdığınız sopaya, kılıca son vermelisiniz. Belediye başkanlarının eğer bir suçu varsa bağımsız yargı eliyle mahkemeler bu konuda nihai kararı verene kadar belediye başkanları görevinde kalmalıdır. Kaldı ki eğer sizin niyetiniz gerçekten soruşturmaysa önce kayyumlarınızı soruşturun. 2016'dan 2024'e kadar kayyumlar âdeta bir suç makinesi olarak çalışmış, haklarında bir tane soruşturma yok. Şu Van kayyumu bile başlı başına bir efsane, suç efsanesi, hiç utanmadan sıkılmadan adamı bir daha kayyum olarak atadınız. Dolayısıyla, yerel demokrasinin önündeki en büyük engel bu kayyumcu zihniyettir, bu kayyumcu zihniyet aynı zamanda demokrasinin önünde de büyük engeldir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayyum deyince bir başka kayyum merkezi RTÜK. Bildiğiniz gibi, Halk TV'de 5 gazeteci için soruşturma başlatıldı ve Sayın Suat Toktaş tutuklandı; mahkeme karar verdi ve beraat ettiler fakat RTÜK Başkanı yani RTÜK'ün başındaki, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun başındaki kayyum, daha önce, mahkeme karar vermeden Halk TV'ye ceza kesti, çıktı televizyonlarda da bunu anlattı, bir hâkim gibi, bir yargıç gibi yargıdan önce karar verdi. Şimdi soruyoruz: Mahkeme beraat kararı verdi, RTÜK Başkanı ne yapacak? Bir kamu görevlisi olarak bir etik anlayışı olsa istifa eder ama istifa etmeyecek çünkü orada görevli, derdi iktidarın yayın politikasını hâkim kılmak. Dolayısıyla, aslında RTÜK Başkanı bir kayyumdur, kendisini istifaya davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Madımak insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, bunda zaman aşımı olmaz tıpkı JİTEM davalarındaki gibi ama zaman aşımı zırhıyla, zaman aşımı korumasıyla aslında bu insanlığa karşı işlenen suçlar bir şekilde affedilmiş oluyor, bir şekilde bu suçların yeniden işlenebilirliğinin yolu açılmış oluyor. Madımak vakasında da böyle oldu. Anayasa Mahkemesine bu konuda on bir yıldır başvuru var, Anayasa Mahkemesi bunları karara bağlamadı ama tahliyeler söz konusu olduğunda o kadar hızlı hareket etti ki vallahi bravo, yargıda aslında iyi bir tempo fakat esas meseleye değinmediği için yani bu insanlığa karşı işlenen suçlarda yapması gereken adımları bugün yargı mekanizması yapmadığı için aslında Türkiye'de bir cezasızlık politikası kendiliğinden var olmuş oluyor. Bu cezasızlık politikası bugün her ne kadar "barış, barış" diye konuşsak da hakikatlerle yüzleşmemizin önünde büyük engeldir. Samimi olarak barışı istiyorsak bu cezasızlık politikalarına da son vermeliyiz.

Değerli milletvekilleri, cezaevlerinde yaşanan sorunlar bitmiyor; bırakın bitmeyi, her geçen gün artmaya devam ediyor. Buradan defalarca bu konuyu dile getirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Dedik ki: Bu cezaevlerindeki sorunları çözmeden aslında bizim bu ülkede toplumsal bir barışı sağlamamız çok mümkün değil çünkü cezaevleri bir ülkenin demokrasisinin aynası; önce cezaevine bakarsınız ve anlarsınız, oradaki tutukluların, tutsakların neden tutuklu, tutsak olduğu ve nasıl o süreyi geçirdikleri birçok şeyin açıklayanıdır.

Bakın, Soydan Akay, Silivri Kapalı Cezaevinde otuz senedir mahpus. İki yıldır tahliyesi engelleniyor. Neden biliyor musunuz? İyi hâl nedeniyle engelleniyor, gerekçe de örgütle bağını kesmediği. Fakat ilginç bir durum var, bu tür vakaları çok dile getirdik, Soydan Akay tek kişilik hücrede kalıyor. Ne örgütü, hiç kimseyle ilişkisi yok, hiç kimseyle bir bağı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Hiç kimseyle, hiçbir insanla bağı yok fakat iki yıldır tahliye olamaması bağını kesmeme nedeniyle. Bu kadar da acımasızlık, bu kadar da vicdansızlık olmaz. Bu vicdansızlık bir de büyük bir akılsızlıkla kendini teşhir ediyor. Gerçekten kabul etmek mümkün değil. Kaldı ki bazı cezaevlerindeki uygulamalar, paralel mahkeme gibi Bolu, Sincan-Kadın, Karabük, Kırşehir, Afyon Cezaevlerindeki uygulamalar âdeta bir işkencehane uygulamalarıdır. Tutsaklara yönelik, mahpuslara yönelik işkenceci uygulamalar söz konusudur. Cezaevleriyle görüşmek istiyoruz, müdürlerle görüşmek istiyoruz, savcılarla görüşmek istiyoruz; en son İzmir Vekilimiz İbrahim Akın, Şakran 1 No.lu Cezaevi Müdürüyle ve Savcısıyla görüşmek istedi; sürekli şu yanıtı alıyor: "Yerlerinde yok." Yerlerinde yoklarsa çalışmıyorlar demek ki, Adalet Bakanı en azından bu konuda bir soruşturma açsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Cezaevi müdürleri yerinde yok, cezaevi savcıları yerinde yok, valileri arıyoruz, yerlerinde yok. Nerede bunlar? Valiler nerede, cezaevi müdürleri nerede, kaymakamlar nerede? Bunlarla ilgili gerçekten hem İçişleri Bakanlığını hem Adalet Bakanlığını ciddiyete davet ediyoruz.

Evet, bugün siber güvenlik yasasını görüşüyoruz. Hep bu güvenlikçi anlayışın sonucunda toplumsal barıştan uzaklaşa uzaklaşa bu noktaya geldik. Oysa başta yargı olmak üzere kamu kurumları topluma güven vermeli, güven vermeli ki toplumsal barışın zemini hazırlanmalı, toplum da bu güven karşılığında aslında bir barış ortamında yaşamayı sağlayabilmeli. Güven duyulmayan bir toplumda huzursuzluk vardır, çatışma vardır, gerilim vardır. Barışın yolu her şeyden önce toplumun bir arada yaşamasını sağlayacak adımların atılmasından geçer.

Teşekkür ederim.