| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 05.03.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SERHAT EREN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı hukuk ve demokrasi toplumlarının çelik kolonlarıdır. Nasıl ki bir binanın kolonları zarar gördüğünde, zayıfladığında o bina çöküyorsa ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin hakların zedelendiği ülkelerde hukuk ve demokrasi de çöker. Hukukun olmadığı toplumlar da denizde rotasını kaybetmiş, dalgalarla baş edemeyen, sürekli sürüklenen bir gemiye benzer. Bu gemi günün sonunda sürüklenir, kayalara çarpar ve parçalanır. Hukukun olmadığı bir toplumda, hukukun çöktüğü bir toplumda güven de çöker. Güvenin çöktüğü, hukuka güvenin kalmadığı toplumlarda insanlar adaleti mahkemelerde değil güçlülerin kapısında aramaya başlar; çeteler, mafyalar, paramiliter güçler devletin yerini alır; hukuk, demokrasi askıya alınır; keyfî tutuklamalar, işkenceler sıradanlaşır. Hukukun olmadığı toplumlarda aynı zamanda ekonomi de çöker; yolsuzluklar kurumsallaşır, işsizlik artar, yoksulluk derinleşir. O nedenle diyoruz ki ifade özgürlüğü, hukuk, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı sadece bir kurallar bütünü değil aynı zamanda bir toplumun vicdanıdır, güvenliğidir, geleceğidir.
Bakın, Anayasa’nın 34'üncü maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11'inci maddesi ifade özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, gösteri özgürlüğünü güvence altına alır. Güvence altına alınan bu haklarla ilgili yüzlerce, binlerce hak ihlali olmasına rağmen özellikle Kürtlerin yaşadığı, yoğun yaşadığı bölgelerde ve özellikle kayyumların atandığı bölgelerde bu haklar valiliklerce sürekli bir şekilde ihlal edilir. Bakın, sadece 2024 yılında 294 yerde eylem ve etkinlik yasağı kararı alınmış, 358 yerde güvenlik görevlileri barışçıl gösterilere müdahale etmiş, Van'da yedi yıl kesintisiz bir şekilde eylem ve etkinlik yasağı kararı alınmış.
Değerli milletvekilleri, her gün ifade özgürlüğü kapsamında yapılan açıklamalarla, yine toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullananlarla ilgili çok sayıda gözaltı kararı alınır, tutuklamalar olur, cezalar olur, adli kontrol kararları, imzalar, yurt dışı yasakları; bütün bunlara alışkınız. Bütün bu uygulamalar aynı zamanda yurttaşın demokratik sürece katılımını da engelleyen uygulamalardır; bunları da biliyoruz ama iktidar bununla yetinmiyor. Bakın, çok çarpıcı bir şey söyleyeceğim: İktidar yeni bir uygulama geliştiriyor. Ne yapıyor? Valilikler, 5442 sayılı Yasa kapsamında eylem etkinlik yasağı kararı alıyor. Hukuk tanımıyor, adalet tanımıyor, Anayasa tanımıyor, hiçbir şekilde hiçbir kurala uymuyor. Bu yasakların hukuka aykırı olduğunu düşünen yöneticilerimiz, sivil toplum örgütleri, yurttaşlar basın açıklaması yapıyor. Basın açıklaması yaptıktan sonra kolluk ne yapıyor, biliyor musunuz? Kolluk, hiçbir suç tespit edemiyor, hiçbir suç ihdas edemiyor, "Ne yapalım?" diyor, Kabahatler Kanunu'nu devreye koyuyor. Kabahatler Kanunu kapsamında yüzlerce kişiye, siyasi parti üyelerine, sivil toplum örgütü üyelerine idari para cezası kesiyor. İktidar, idari para cezasıyla toplumu terbiye etmeye çalışıyor. İktidar, düşünemeyen konuşamayan, eleştiremeyen, itiraz edemeyen, taleplerini dile getiremeyen bir toplum yaratmak istiyor.
Bakın, muhalefete sözüm: Kürt mahallesinde denenen bu yöntemler Türkiye'nin her tarafında uygulanıyor. En yakın örneği kayyum politikasıdır. Bir diğer yakın örneğini vereyim: Gaziantep'te işçiler yürümek istediler, haklarını aramak istediler. Gaziantep Valiliği ne yaptı? Hemen üç günlük eylem etkinlik yasağı koydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eren, lütfen tamamlayın.
SERHAT EREN (Devamla) - Sayın Başkan, sözüm iktidara: Şimdi, geçmişte Kürtçe konuşanlardan konuşma cezası alarak tarih ve insanlık önünde mahkûm olanlardan olmayın diyoruz. Hukuk devleti olmak istiyorsak yargının ve idarenin anayasal sınırlar içerisinde hareket etmesini sağlamak durumundayız. Demokrasi, yasakların değil bilakis, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı düzenlerde filizlenir. O nedenle diyoruz ki: Demokratik toplum düzenini sağlamak açısından, demokrasi için, yasaklar, baskılar son bulmalı. Bu kapsamda, demokratik hakların göz göre göre yok edilmesinin Meclis çatısı altında incelenmesi ve uygulamaya son verilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERHAT EREN (Devamla) - Gelin, bu önergeyi kabul edelim; adalet, hukuk ve demokrasinin önündeki bütün engelleri araştıralım, tespit edelim.
Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)