Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
AK PARTİ GRUBU ADINA CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasimizin temel taşlarından biri olan ifade özgürlüğü sadece bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade etmesi değil, aynı zamanda eleştirel düşüncenin yeşermesi, demokrasinin gelişmesi, hakikatin ortaya çıkması için vazgeçilmez bir ilkedir. Çünkü gerçek anlamda güçlü bir toplumun ancak özgür düşüncelerle inşa edilebileceğinin farkındayız. Onun için, cumhuriyet tarihinin kuruluş dönemi sonrasındaki en önemli demokratik reformları gerçekleştirdik. Demokratik toplumların en temel ve asli değerlerinden biri olan, insan onuru temeline dayanan ve diğer hak ve özgürlüklerin kullanılmasının garantisini oluşturan ifade özgürlüğü hakkı; Anayasa'mızda ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan sözleşmelerde yer almaktadır. Anayasa'mızın 26'ncı maddesinde ve yine Anayasa'mızın 34'üncü maddesinde -ki ifade özgürlüğü vazgeçilmezimizdir ancak bu özgürlüğün suç teşkil edecek unsurlar oluşturacak şekilde kullanılması, kamu düzenini tehdit etmesi kabul edilemezdir- bu kapsamda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 15, 16, 17 ve 19'uncu maddelerinde idareye erteleme ve yasaklama yetkisi verilmiştir. İdare tarafından alınan tedbirler kamu düzeninin sağlanması ve toplumun hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla hukuk çerçevesinde hayata geçirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi demokratik bir toplumda bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruma altına alırken bu hakların tamamen sınırsız ve mutlak olmadığını, bazı durumlarda devletlerin müdahale edebileceğini de belirtmektedir. Sözleşmenin 10'uncu ve 11'inci maddesi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını korurken bu hakkın sınırlanabileceği durumları da belirtmektedir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatlarında görüldüğü gibi toplanma özgürlüğüne ilişkin güvenceler, toplantıyı düzenleyenlerin ve katılımcıların şiddet içeren niyetlerde bulundukları veya demokratik toplumun temellerini inkâr ettikleri durumlar dışındaki tüm toplantılar için geçerlidir. Hukuka uygun gösterilerin barışçıl bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak için makul ve uygun önlemleri almak sözleşmeci devletlerin görevi olmakla birlikte, devletler kullanılacak araçların seçiminde geniş bir takdir yetkisine sahiptirler. Yine, 2007 tarihli AİHM kararında "Yetkililer değerlendirmelerini yaparken şiddetli çatışma tehdidini etkisiz hâle getirmek için gerekli kaynakları değerlendirmek amacıyla potansiyel kargaşanın ölçeğine ilişkin somut tahminler yapmalıdırlar." demektedir. Yine, Ezelin/Fransa kararında "Orantılılık ilkesi, anayasa ve yasalarda sayılan amaçların gereklilikleri ile sokaklarda veya diğer kamuya açık yerlerde toplanan kişilerin düşüncelerini özgürce ifade etmeleri arasında bir denge kurulmasını gerektirir." şeklinde bu hususu ifade etmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yüksel, lütfen tamamlayın.
CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - Bu bağlamda, AİHM içtihatlarında da görüldüğü üzere, ilgili millî otoriteler güvenlik risklerini en iyi değerlendirebilecek durumdadırlar. Sadece bu riskleri değerlendirme değil, bu riskler karşısında alınabilecek en uygun tedbirleri de belirleme noktasında en yetkin otoritelerdir. Hukuka uygun barışçıl toplantının yerine getirilmesinde tabii ki ilgili kamusal makamların pozitif yükümlülüğü ve belirli bir tolerans gösterme sorumlulukları vardır fakat bir hukuk devletinde aynı makamların, kamusal hayatın tüm vatandaşlar için sorunsuz devam edebilmesini, kamusal düzeni ve güvenliği sağlama yükümlülükleri de unutulmamalıdır.
Tüm bu gerekçelerle DEM PARTİ grup önerisinin reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ramazanışerifinizi tebrik ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)