GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:05.03.2025

HASAN KARAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada sadece bir yasa teklifini tartışmıyoruz, aslında devletin birey üzerindeki yetkisini, özgürlük ile güvenlik arasındaki hassas dengeyi ve hukukun üstünlüğünün ne ölçüde korunacağını da ele alıyoruz.

Bu kanun teklifi dijital tehditlere karşı bir önlem olarak sunulsa da asıl sorgulamamız gereken nokta, bu düzenlemenin bireylerin temel hak ve özgürlükleri üzerindeki etkisidir. Güvenliği sağlama gerekçesiyle geniş yetkilerle donatılan bir yapının hukuk sınırlarını ne ölçüde gözettiği sorgulanmalıdır çünkü devlet, güvenliği sağlamak için yetkilerle donatılabilir ancak bir hukuk devleti bu yetkilerin sınırlarını çizmekle mükelleftir.

Sayın milletvekilleri, hukuk, bireyin haklarını güvence altına alan en güçlü kaledir. Eğer bu kale keyfî yetkilerle zayıflatılırsa geriye hukuk devleti değil, otoritenin tahakkümü kalır. Bugün önümüzde duran teklif "siber güvenlik" adı altında bireyin özel hayatını, haberleşme özgürlüğünü ve düşünceyi açıklama hakkını iktidara sınırsız bir şekilde açan bir düzenlemeyi beraberinde getirmektedir. Eğer bir yasa bu hakları muğlak ifadelerle aşındırıyorsa o yasa güvenli değil, denetimsiz bir gücü tesis eder. Bu noktada bir gerçeğin altını çizmeliyiz: Özgürlük, güvenliğin karşıtı değildir; aksine, özgürlüğü korumayan bir güvenlik anlayışı yalnızca baskının ve keyfiyetin bir aracı olur. Bu yasa teklifinin getirdiği geniş yetkiler, hukukun denetim mekanizmalarından yoksun bırakılmıştır. Yetkiyi elinde bulunduranın keyfî kararlar almasını mümkün kılan bu sistem demokratik dengeyi de tehdit etmektedir. Unutulmamalıdır ki hukuk, sadece yönetilenler için değil yönetenler için de bağlayıcıdır. Eğer hukuk iktidarın denetiminden muaf tutulursa o artık adalet değil bir tahakküm aracına dönüşür.

Şu soruyu sormak zorundayız: Devletin güvenliği mi, bireyin özgürlüğü mü daha önemlidir? Cevap açıktır: Güçlü devlet güçlü bireylerden oluşur. Bir devleti güçlü kılan, vatandaşlarının korkuyla itaat etmesi değil özgürlük içinde yaşamasıdır. Kendi yurttaşını denetim altında tutan, ona şüpheyle yaklaşan bir devlet eninde sonunda kendi gücünü de tüketir. Özgürlüğü önce kısıtlayıp sonra koruduğumuzu sanmak kanatlarını kesip kuşu uçurmaya çalışmak gibidir. Velhasıl bize hukuk devleti olduğumuzu söyleten bir tabelaya kazınmış kelimeler değil hukukun gerçekten üstün olduğu bir düzenin varlığıdır.

Değerli milletvekilleri, özgürlük bir lütuf değildir, bir haktır. Bir milletin geleceğini belirleyen de onun özgür düşüncesi, ifade hürriyeti ve hukukun üstünlüğüdür. Bir yasa sadece bugün için yapılmaz; o, yarınlarda nasıl bir ülkeye uyanacağımızı belirleyen aynı zamanda bir pusuladır. Bugün güvenlik adına yetkiler genişletilirse yarın özgürlük adına itiraz edenler bu yetkilerin hedefi olabilir. Bugün "sakıncalı bilgi" diyerek susturulan bir gazeteci yarın rahatsız edici fikir nedeniyle susturulmuş bir vatandaşın habercisi olabilir. Bugün bir kanun teklifi olarak gördüğümüz şey yarın bir rejim meselesine dönüşebilir. Bizler yasaların hak, adalet ve vicdan terazisinde tartılmadan çıkarılmasına itiraz etmek zorundayız. Siber güvenlik elbette önemlidir ama bir milletin asıl güvenliği onun özgürlüğünde, düşüncesinde, iradesinde saklıdır. Vatandaşı dijital bir kafese hapsetmek onun geleceğini ipotek altına almak demektir. Bize düşen, bu dengeyi sağlamak ve hukukun sarsılmaz ilkesini hatırlatmaktır. Güç ancak denetlenirse meşrudur, güvenlik hukukla sınırlanmadığında otorite kontrolsüz bir güce dönüşür. Bunu tarihten biliriz; güç, denetlenmediğinde kendini mutlak sanır. Mutlak olan ise zamanla özgürlüğü unutur, özgürlüğü sınırlayarak güvenlik sağlanamayacağı gibi bu, devleti de zayıflatır. Bu nedenle bu teklifin hukuk devleti ilkesine uygun, denetlenebilir ve bireylerin haklarını koruyacak şekilde yeniden ele alınması gerekmektedir. Devlet vatandaşına güvenmediği ölçüde güçsüzleşir. Gerçek güvenlik bireylerin özgür olduğu, devletin ise hukuka tabi olduğu düzendir.

Son olarak, adaletin temelini oluşturan kadim bir sözü hatırlatmak isterim: Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)