GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:05.03.2025

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Dijitalleşmenin hız kazanmasıyla siber güvenlik artık sadece devletlerin meselesi değil bireylerden tutun, büyük kurumsal yapılara, kritik altyapılara kadar uzanan geniş bir güvenlik ağı. Türkiye en fazla siber saldırıya uğrayan ülkelerden biri ve bununla mücadelede yetersizlik, yetki karmaşası ve başıboşluk olduğu bilinmekte. Ancak bunu çözmenin yolu bu Meclisi yok sayarak tek kişinin kararıyla kurduğunuz bu Başkanlığı şimdi tamamen denetimsiz, sınırsız ve keyfî kullanılabilecek yetkilerle donatmak değildir. Sansür yasası toplumu susturmaya yetmemiş, bir de "Siber reis, siber diktatörlük kuralım." diye bu teklifi önümüze getirmişsiniz. Teklif, hak ve özgürlüklerimizi tırpanlayan, mahremiyetimizi delen düzenlemelerle dolu. İşte örneği: Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı hâlde veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası getiriliyor yani "mış" gibi içerik oluşturma suçu getiriyorsunuz. Peki, kim yargılanacak? Tabii ki gazeteciler. Yani "Kimlik bilgilerimiz sızdı." haberi yapan gazeteci "Aslında yok ama sen sızmış gibi haber yaptın." diye hapse atılacak. Böyle bir şey olabilir mi sayın milletvekilleri?

Sayın Komisyon Başkanı "Halkımızın yararına düzenleme yapıyoruz." diyor. Aynı masalı 2022'de "Dezenformasyonu önleyeceğiz." diye Meclisten geçirdiğiniz sansür yasasında dinledik.

"Gazeteciler cezalandırılmayacak, vatandaşın ifade özgürlüğü zarar görmeyecek." demiştiniz. Peki, ne oldu? İşte, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği takip etmiş, sansür maddesinden iki yılda tam 4.590 soruşturma açılmış; 67'si gazeteci ve yazar, 25'i hak savunucusu ve akademisyen, 8 de "YouTuber" var bunlar arasında. Yenidoğan çetesini, iktidarın yolsuzluklarını, aldığı ihaleleri yazanlar hep bu madde kullanılarak susturuluyor. En çok da depremle ilgili haber ve paylaşımları susturmak için kullanılmış. Şimdi de diyorsunuz ki: "Bu yetkiler yetmiyor, daha fazlasını istiyoruz."

Ayrıca, Siber Güvenlik Başkanının eline tamamen denetimsiz, sınırsız, keyfî kullanılabilecek büyük bir güç veriyorsunuz. Bakın, savcının talebi ve hâkim onayı dahi olmadan, Başkanın emriyle konutta, iş yerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama ve her türlü dijital materyale el koyma, kopyalama yetkisi getiriliyor. Özel hayatın gizliliğiymiş, konut dokunulmazlığıymış, ifade özgürlüğünün korunmasıymış; umurunuzda bile değil.

Yine, bu Siber Güvenlik Başkanlığına milyonlarca yurttaşın ve on binlerce kamu, özel kurum ve kuruluşun veri, bilgi, "log" kayıtlarına sınırsız erişim ve aktarım yetkisi veriliyor; olağanüstü bir yetki. Peki, bu sınırsız yetkinin keyfî kullanılmadığının denetimi var mı? Hayır, yok.

Sayın milletvekilleri, siber güvenlikle ilgili başka ülkelerde de düzenlemeler var. Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de Ulusal Ajans, Bilgi Güvenliği Ofisi, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi var ancak yaptırım yetkileri sınırlı, genelde koordinasyon ve destek misyonu var; hepsi de bağımsız denetim mekanizmalarıyla sınırlandırılmış. Bizde ise hem sınırsız, keyfî yetkiler hem ağır idari yaptırımlar, cezalar var; olmayan tek şey ise hesap vermek yani olağanüstü yetkilerin denetimi. Ayrıca, özel sektör üzerine ağır bir sorumluluk yüklenirken buna karşılık özel sektörün bu alanda yönlendirilmesi ve desteklenmesi neredeyse hiç yok.

Değerli milletvekilleri, önümüze gelen bu kanun, ülkeyi Kuzey Kore yapma kanunu, siber diktatörlük kanunudur ve bu diktatörlüğe karşı 86 milyonu koruyacak tek bir güvence dahi yok. Siber Güvenlik Kurulunda bakanlar var, MGK var, MİT var, yeni siber reis var ama yurttaşın özgürlüğünü, hukukunu koruyacak kimse yok. Mesela, Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı niye yok, Barolar Birliği niye yok? Bu kanunun en büyük boşluğu denetimsizlik. Mutlaka ya bağımsız ya da Meclis tarafından bir denetleme mekanizması oluşturularak hesap verebilirlik sağlanmalıdır. Başkanlığın veri erişim yetkileri sınırlandırılmalıdır. Kişisel Verileri Koruma Kurumu sürece mutlaka dâhil edilmelidir. Bunlar yapılmayacaksa yeni bir korku iklimi yaratarak milyonları korkutma, sindirme hedefi taşıyan bu düzenleme derhâl geri çekilmelidir. Devlet, özel sektör, akademi ve sivil toplumun ortak çabalarıyla hem etkin hem de hak ve özgürlüklerimizi koruyan bir siber güvenlik politikası oluşturulmalıdır. Bizi dinlemez, bu hâliyle geçirirseniz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu siber diktatörlük teklifini Anayasa Mahkemesine mutlaka taşıyacağız. 86 milyonun kişisel verilerinin ve özgürlüklerinin korunması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, az sonra iftar olacak; ben, hepinize hayırlı ramazanlar dilerken tuttuğumuz oruçların, ettiğimiz duaların ülkemize kardeşliğin, barışın, huzurun getirilmesine vesile olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)