GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:12.03.2025

ORHAN SÜMER (Adana) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin 19'uncu maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maddeyle, değiştirilen ve kaldırılan hükümler düzenlenmektedir. Siber Güvenlik Başkanı, bakanlık müsteşarına denk kabul edilmekte, Siber Güvenlik Başkanlığı özel bütçeli diğer idareler arasına alınmaktadır. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun siber güvenlik alanındaki yetkilerine son verilmekte, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının siber güvenlik alanındaki yetkilerine son verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, siber saldırıların etkisini azaltmak için sadece teknoloji odaklı çözümler yetmez; bankalar, e-ticaret platformları, kolluk kuvvetleri ve hukuk sistemi arasındaki iş birliği yetersiz olduğu sürece ne yaparsanız yapın siber başarıyı sağlayamazsınız. Örneğin, bankalardan müşterilerin hesaplarından izinsiz para çekilmesi gibi olaylar yaşandığında vatandaş bankaya gidiyor, banka sorumluluğu kabul etmiyor, polis de "Teknik bir mesele olduğu için süreci yavaş ve ayrıntılı inceliyoruz." diyor. E-ticaret siteleri dolandırıcılık olaylarında sorumluluk almıyor, sonunda yine olan vatandaşa oluyor.

Siber suçların mağdurları, şirketlerin kolluk kuvvetlerinin ve hukukun birbirine top atması sonucu bir türlü çözüme ulaşamıyor. Türkiye'nin mevcut siber güvenlik altyapısının sağlam olması gerekiyor ki diğer tüm sistemler kesintisiz olarak çalışsın. Peki, bizde durum öyle mi? Ne yazık ki hayır. Gazeteci çıkıyor "85 milyon vatandaşın kişisel bilgileri, hesap numaraları, özel bilgileri internet ortamında satılıyor, buna engel olun." diye haber yapıyor, kimse inanmıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Aynı gazeteci, söylediğinin doğru olduğunu kanıtlamak için Sayın Cumhurbaşkanının, MİT Müsteşarının kimlik fotoğrafını paylaşıyor, sonra ne oluyor? Bu durumu ortaya çıkaran gazeteci tutuklanıyor. AKP'nin getireceği Siber Güvenlik Kanunu işte tam da budur.

Teklif, siber güvenlik kurallarına uymayan işletmelere yönelik idari para cezalarını da önemli ölçüde artırıyor. Mevcut düzenlemelerde 1 milyon TL ile 100 milyon TL arasında değişen idari para cezaları öngörülüyor. Bu cezaların hangi kriterlere göre belirleneceği ise belli değil. Sekiz ile on iki yıl arası hapis cezaları ve 100 milyon TL'ye varan para cezaları, AKP'nin aslında yaratmak istediği korku imparatorluğunun yasal zemine oturtturulmuş hâlidir. Yani AKP artık sosyal medyada yazıp çizen gençler dâhil kendilerine muhalif gördüğü her oluşumu hem cezaeviyle hem de maddi olarak tehdit etmeye başlayacaktır.

Dijitalleşen dünyada tabii ki denetimlerin olması, yasal düzenlemelerin getirilmesi, kamu kurumlarının ve toplumun bu durumlara uyarlanması gerekmektedir. Ancak siber güvenlik, sadece devletin kontrolü altında şekillendirilmesi gereken bir alan değildir. Etkili bir siber güvenlik politikası; devlet, özel sektör, akademi ve sivil toplum ortaklık çabasıyla mümkün olabilir. Eğer yeni kanun birçok paydaşı, yapıyı göz ardı ederse uzun vadede siber tehditlere karşı daha kırılgan bir yapı ortaya çıkabilir.

Peki, Türkiye, siber güvenliği sağlarken bireysel hak ve özgürlükleri koruyabilecek mi? Bu sorunun cevabı, yasanın nasıl uygulandığına ve ne tür denetim mekanizmalarının oluşturulduğuna bağlı olacaktır. Bugün AKP Türkiyesinde bireysel hak ve özgürlüklerden bahsedebiliyor muyuz? Genel Başkanlar, seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri, akademisyenler, öğrenciler, gazeteciler, askerî personel, sıradan vatandaşlar, emekliler sırf muhalif diye tutuklanmıyor mu? Orada kimse hak ve özgürlüklerden bahsedebilir mi? AKP iktidarı döneminde vatandaşın can güvenliği, memleketin sınır güvenliği, emekçinin iş güvenliği, tüketicinin gıda güvenliği tehlike altındadır. Daha ülkesinin sınır güvenliğini sağlayamayan anlayıştan siber güvenlik alanında devrim yaratmasını beklemek hayalcilik olur.

Değerli milletvekilleri, teknolojinin her gün kendini yenilediği, dünyanın telefonlar vasıtasıyla kişilerin cebine girdiği yeni düzende en önemli olan güvenilir olmaktır. Sizlere sormak isterim, bugün Türkiye'de ayakkabı boyacısı bile "Telefonum dinleniyor." korkusu yaşıyorsa, vatandaş biraz özel görüşme yapacağı zaman normal aranma değil de WhatsApp araması yapıyorsa burada siber güvenlikten bahsetmek mümkün mü? (CHP sıralarından alkışlar) İşte, asıl sorun bu güvensizlik durumunun ortadan kaldırılmasıdır. Onu da ilk seçimden sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında biz sağlayacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)