GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:12.03.2025

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'nin demokratikleşmesi, demokratik toplum önündeki engellerin kaldırılması için mesai yapması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisini inkâr ve itlaf eden bir yasayı, Siber Güvenlik Yasası'nı geçirerek büyük gaflete sebep olmaktadır. Bu yasanın adı "Siber Güvenlik Yasası" değil, açıkça "Anayasa'yı ihlal yasası"dır. Bunu neden söylüyoruz? Anayasa’nın 26'ncı ve 28'inci maddelerinde düzenlenen basın ve ifade özgürlüğü ihlal edilmektedir. Anayasa’nın 20'nci maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliği ihlal edilmektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırılıklar içermektedir. Basın emekçilerinin hapis tehdidi altında çalışmasına sebep olmaktadır. Bağımsız denetim mekanizmalarına sahip değildir. "Siber Güvenlik Kurulu" adı altında sınırsız yetkilerin verildiği bir kurulun kararlarıyla toplumun gözetim altına alınmasına sebep olmaktadır. En önemlisi ise bu yasa teklifi demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Şimdi, böyle bir tabloya sebep olan yasa teklifini bu Meclise hangi yüzle getiriyorsunuz? Hangi yüzle burada Anayasa'ya aykırı hareket etme cüretinde bulunuyorsunuz? Elbette, bu yasa teklifini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, Anayasa'yı fiilî olarak askıya alma girişiminizi de reddediyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu çatı altında yasa yapımı işi tutarsızlıklarla doludur, çelişkilerle doludur.

Anayasa Madde 1: "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir." Hani, nerede halkın egemenliği? On yıldır atanan yüzlerce kayyum, halkın egemenliğine kastediyor.

Anayasa Madde 2: "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik, sosyal bir hukuk Devletidir." Nerede demokrasi, nerede hukuk devleti? Farklılıklara tahammülün olmadığı, muhaliflerin sesinin kısıldığı bir ortamda neye demokrasi diyeceğiz? Tetikçi savcıların kumpas davalarına, gizli tanıkların iktidar lehine mesai harcamasına mı hukuk devleti diyeceğiz?

Anayasa Madde 5: "Devletin temel amaç ve görevleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." Kişinin en temel hak ve hürriyetleri bu yasa teklifiyle çiğneniyor. Anayasa'yı madde madde saymaya kalkarsanız bir bütün olarak bu teklifin Anayasa'yı ihlal teklifi anlamına geldiğini göreceksiniz.

Değerli milletvekilleri, iktidar buraya ne zaman Anayasa'ya aykırı bir yasa teklifiyle gelse bahanesi içerisinde sihirli bir kavramla karşılaşıyoruz, bu sihirli kavramın adı "güvenlik". İşte, "güvenlik" kavramı bu topraklarda yüz yıldır Anayasa'yı ihlalin anahtarı görevini görmektedir. Yüz yıldır her ekonomik krizin öncesinde güvenlik politikalarını deneyimliyoruz; her toplumsal krizin özünde güvenlik yasalarını görüyoruz; her darbenin evvelinde, her insan hakları ihlalinin, inkârların arkasında güvenlik güçlerini görüyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde hem güvenliğin en çok bahane olarak gösterilip hem de güvensizliğin en yüksek seviyelerde olduğu başka da bir ülke yoktur. Bu topraklarda güvenliği tesis etmek yerine, yurttaşların güvenliğini tesis etmek yerine kutuplaşma, fişleme, ayrımcılık yapma pratikleri politik olarak üretilip burada yasalaştırılırsa toplumsal refaha, barışa, huzura kavuşmamız elbette mümkün olmayacaktır. Bu sebeple, bu kanun teklifinin geri çekilmesi ve topluma kulak verilmesi gerekmektedir; barolara, basın örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına kulak verilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde ne demokratikleşmeden ne de hukukun bağımsızlığından bahsetmemiz mümkün olmayacaktır.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)