GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Halepçe katliamına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:18.03.2025

MEHMET SAİT YAZ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halepçe katliamının 37'nci seneidevriyesi münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınmış Halepçe katliamını anmak ve bu büyük acının bizlere yüklediği sorumluluğu bir kez daha hatırlamak için burada bulunmaktayım. Hafızalarımızı tazelemek, unutmamak ve unutturmamak hepimizin insanlık görevidir. Halepçe sessiz çığlıkların şehridir. "..."(*) "Anne, dışarıdan elma kokusu geliyor." Evet, tarih 16 Mart 1988, Halepçe'de gökyüzü bir daha asla unutulmayacak bir zehir bulutuyla kaplandı. Zulmün en korkuncuna maruz kalan binlerce masum Kürt kardeşimiz; kadınlar, erkekler, çocuklar, yaşlılar evlerinde otururken, bahçesinde çalışırken, ana kucağında uyurken, ibadethanede secde ederken, nefes almaya çalışırken hep beraber can verdiler. Sarin gazı, hardal gazı ve diğer kimyasal maddelerle asrın firavunu Saddam Hüseyin tarafından gerçekleştirilen bu katliam yalnızca Kürt halkına değil bütün insanlığa karşı vahşice işlenmiş bir suçtur çünkü katledilenler sivil, masum ve mazlum idiler.

Değerli milletvekilleri, Halepçe'de yaşananlar sadece o gün orada bulunanları değil nesiller boyu sürecek bir acıyı da miras bırakmıştır. Katliamın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, doğan çocuklarda genetik hastalıklar, akciğer hastalıkları ve psikolojik travmalar hâlâ devam etmektedir. Hayatta kalanlar ise o kara günün izlerini ruhlarında taşımaktadır. Allah'ın verdiği canı almak onun en büyük yasaklarından bir tanesidir. Ayette ferman buyuruluyor ki "Kim bir cana kıymamış ve yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir."

Değerli milletvekilleri, zulme karşı sessiz kalmak da zulümdür. Halepçe katliamı dünyanın gözleri önünde yaşanmıştı ancak ne yazık ki uluslararası toplum Müslüman'ıyla, Hristiyan'ıyla uzun süre suskun kalmıştı. Oysaki dinimize göre zulme sessiz kalanlar da zalimler kadar mesuldür. İslam, zulme karşı durmayı emreder. Peygamber'imiz "Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle izale edin, buna gücünüz yetmezse dilinizle karşı koyun, buna da gücünüz yetmezse kalben buğzedin, bu ise imanın en zayıf halkasıdır." diye buyurmuştur. Dolayısıyla, Halepçe trajedisi karşısında sessiz kalanlar, o gün mazlum Kürt halkının yanında yer almayanlar bu büyük günaha da ortak olmuşlardır.

Değerli milletvekilleri, unutmak da ihanettir, Halepçe'yi unutmak zulmü kabul etmek demektir; bugün Halepçe'yi anmak, geçmişte yaşanan acıları hatırlamak sadece bir anma değil aynı zamanda bir bilinçlenme ve uyanış vesilesidir. Unutursak tarih tekerrür eder. Bir daha böyle acılar yaşanmasın diye bizler geçmişten ders çıkarmalı, zalimin karşısında durmalı ve mazlum kim olursa olsun yanında saf tutmalıyız.

O gün Halepçe'ye sahip çıkılsaydı arkasından Enfal dehşeti yaşanmazdı, Enfal'e sahip çıkılsaydı Gazze'de soykırım yapılamazdı, şu an Yemen'in üstünü beyaz dumanlar saramazdı. Kim bilir yarın sıra kimdedir? Allah'ın huzuruna çıktığımızda "Elimizden geleni yaptık." diyebilmemiz için her yerde zulmün sona ermesine katkı yapmalıyız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu da unutmamak gerekir: Halepçe sadece bir şehir ismi değildir, Halepçe direnişin, hafızanın ve adalet arayışının da simgesidir. Bugün burada Halepçe'yi anarken aynı zamanda bütün tiranları, çağdaş firavunları da hep beraber lanetlemeliyiz "Bir daha asla." diyerek, insanlığın vicdanına seslenerek, yeni Halepçelerin ve Gazzelerin yaşanmaması için hep beraber mücadele etmeliyiz.

Ayrıca, bugün 18 Mart Çanakkale şehitlerini anma günüdür. Bu vesileyle, başta Çanakkale şehitleri olmak üzere tüm şehitleri saygıyla, rahmetle, minnetle anıyorum. Allah zalimlerin karşısında dik durmayı ve mazlumun yanında yer almayı hepimize nasip eylesin.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)