| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 08.02.2012 |
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Cumhuriyet Halk Partisinin, tutuklu üniversite öğrencileriyle ilgili araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili grup önerisi aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle konuya girmeden evvel, bir karineyi, bir kuralı çok net ortaya koymakta fayda var; o da şudur: Hiçbir parti bizim özgürlük anlayışımızla, bizim üniversite öğrencilerinin haklarını yerine getirme taleplerini karşılama anlayışımızla, hiçbir parti bizim gençlere yapılan yatırımlarımızla bizimle yarışamaz. Net olarak baktığımızda, şimdiye kadar yapılanlarla son sekiz on yılda yapılanları karşılaştırdığımızda bunu konuşmanın abes olduğunu düşünüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Vallahi bu kadar olur!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız "Vallahi bu kadar olur!" diyen arkadaşa söylüyorum, isterseniz beraber bakalım: Örneğin, biz iktidara gelirken 2002 yılında Türkiye'deki üniversite sayısı 76 iken, bugün bu sayı 165'lere çıkmakta.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz iktidara gelirken kaç öğrenci hapisteydi?
BÜLENT TURAN (Devamla) - 2002 yılında yurt sayısı 193 iken, bugün 305'leri geçmekte.
Değerli arkadaşlar, burs ve kredi artışlarının komik rakamlardan daha makul rakamlara geldiğini bütün öğrencilerimiz bilmekte. 45 lira olan üniversite bursunun bugün 260 liraya kadar çıktığını hepimiz bilmekteyiz.
Zaten samimiyet gözle görülen bir şeydir. Yapılan işleri halkımız çok net gördüğü için, elinden geldiği kadar, üç dönem olmasına rağmen AK PARTİ'ye oylarını artırarak destek olmaktadır. Eğer dediğiniz gibi bir tablo olsaydı, kötüleyen, geri giden, üniversitedeki hakları yasaklayan bir anlayış olmuş olsaydı asla halkımız bize bu konuda açık çek vermezdi.
Ama söylediğim şudur değerli arkadaşlar: Bizler elimizden geldiği kadar üniversitelerimizin daha çoğalması için, hem nicelik hem nitelik olarak artması için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Örneğin, sadece elinde "Ordu darbe yapsın." anlayışıyla pankart açıp "Ordu göreve." diye anılan bir YÖK'ün, bu yıllarda, hepinizin bildiği gibi, üniversite öğrencilerine temsilci seçme hakkı verip oda ayırma hakkını verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Yurt dışına binlerce öğrencimizin akademik ihtiyaçlarımızı karşılamak için gönderildiğini biliyorsunuz. Artık, görevini yapan bir YÖK olduğunu, büyük oranda başarılı işler yaptığını hepiniz biliyorsunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hani YÖK kötüydü?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yahu kötü değil miydi YÖK?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sorunlar yok mu? Bakınız, tabii ki sorun var ama söylemek istediğim şu değerli arkadaşlar, bu sorunların çözümünün yolu Meclise gelecek İç Tüzük'ü engellemek için öğrencilerimizi kullanarak önerge vermek değildir.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İzin mi alacağız?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu sorunların çözümünün tek adresi, milletin taraf olduğu, milletin tüm dertlerinin milletin ruhuyla beraber yansıtıldığı yeni bir Anayasa'yı beraber yapmaktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Eski Anayasa'da "Eğitim paralıdır." mı yazıyor?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz yeni Anayasa diye ısrar ederken, YÖK'ün yapılanmasının da, diğer temel meseleleri de görüşmek isterken Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın sadece bize kızdıklarını görüyoruz. Oysa masaya oturup beraber iş yapmak, çözmek, tüm sorunları masaya yatırmak hepimizin görevi olması lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biz farklı masada mı oturuyoruz, aynı masadayız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir hususu daha ifade etmek istiyorum. Bizler, az önceki hatip arkadaşımızın da ifade ettiği, öğrencilerimizin tutukluluğu gündeme geldiğinde, sadece akla gelen sanki iktidara karşı yumurta atan öğrenciler ceza alıyor, başka kimse yokmuş gibi değerlendiriliyor. Bakınız, yine Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın sorduğu sorulara Adalet Bakanımızın verdiği cevaptan bir bölüm okuyacağım. Nurettin Demir arkadaşımız sormuş, diyor ki: "Üniversitede tutuklanan öğrencilerin tutuklanma kategorileri nelerdir?" Dediğiniz gibi poşu takmak falan yok. Bakın okuyorum: Adam öldürme var, uyuşturucu var, gasp var, hırsızlık var, yaralama var, cinsel suçlar var, sahtecilik var, dolandırıcılık var, devam ediyor. Dolayısıyla, dediğiniz, devede kulak olan bir şey.
Ben bir gencim, üniversite eylemleri yaptım. (CHP sıralarından gürültüler) Üniversite eylemleri yaptım arkadaşlar, bundan gurur duyuyorum. Bir üniversite öğrencisi kendi gençlik yıllarında tavır koymayı bilmiyorsa zaten yaşı ilerleyince koyamayacaktır. Üniversite öğrencisi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bakın, üniversiteye giden çocuk on sene evvel on iki yaşındaydı.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dinlerseniz devam edeceğim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kimi diyorsun, adını bir daha söyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İsmini söyle, bir daha söyle.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Şunu söylemek istiyorum, üniversite öğrencisi kendi yaşında, kendi okuluna tavır koyamazsa bilecekseniz ki o yaşı büyüyünce zaten koyamaz. Şunu demek istiyorum, her üniversite öğrencisi tavır koymak, demokratik hakkını yerine getirmek, adam gibi ifade etmek için her türlü hakka sahiptir fakat?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Adam gibi nasıl oluyor?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Adam nasıl? Adamı tarif et, adamı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Adam tarifini getireceksin.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Fakat? Bir daha söylüyorum, sizin özgürlük anlayışınız, bir diğerinin fiilî sıkıntısına, başka bir probleme sebebiyet veriyorsa e tabii ki insanlar buna dur diyeceklerdir arkadaşlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Vay be, bu kadar olur! Genç adamsın ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bülent Bey, sizin demokrasi anlayışınız bu.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir şey daha söyleyeceğim: Hukukçu olan herkes bilir, cezai sorumluluk, hukuki sorumluluk ve disiplin sorumluluğu farklıdır. Yani bir eylem cezai anlamda suç olmazken disiplin suçu olabilir ya da tam tersi olabilir.
Bakınız...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Elinde silah var mı, şiddet var mı? Ne yapmış? Pankart açmış sadece.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Veli Bey, sadece bağırıyorsun, dinleyin beraber konuşalım ya. Siz konuşurken dinledim ben, en önde dinledim. Bir sakin ol. Bak sizin arkadaşınızın sorusunu soruyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Adalet Bakanı gibisin, bir tane gazeteci çıkıp "Terörist." diyor, hepsini aynı kategoriye koyuyorsunuz. Olmaz öyle.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakın, Sena Kaleli sizin arkadaşınız, bir soru sormuş ve Adalet Bakanı cevap veriyor. Sadece güvenlik açısından isim okumayacağım. Sorduğu soruda diyor ki: "Poşu takmaktan dolayı hapse alınan, tutuklanan falanca kişi hakkında soru soruyorum." Suç: "Poşu takmak." diyorsunuz. Bakınız, diyor ki cevabında: Şu şu mahkeme, şu şu numara; geçiyorum. "?mahkemesinde tutuklandığı silahlı örgüte üye olmak, mala zarar vermek, tehlikeli maddeleri izinsiz kullandırmak, bulundurmak, el değiştirmek, görev yaptırmamak için direnme suçlarından hakkında yapılan soruşturma neticesinde..." diye devam ediyor. "Sanığa yöneltilen suçlamalar arasında dediğiniz gibi `Poşu takmak.' diye bir suç olmadığı görülmüştür." diyor. Dolayısıyla, hayal kurmakla iş yapmak farklı şeyler.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Var, var, var, iddianamede var.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz sorun varsa bu sorunları çözmek için, bir daha diyorum, yeni bir anayasayı bir imkân buluyoruz. YÖK'ün daha demokratik olması, üniversite öğrencilerinin daha anlamlı hâle gelmesi hepimizin görevi ama olmayan suçları ihdas etmek, sanki bir terör örgütü yokmuş da, sadece demokratik eylem hakkını kullanıyormuş da bunlara ceza veriliyormuş gibi yapmak da bir samimiyet sorunudur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, size muhalif herkese "Terör örgütü." dediniz. O zaman Meclisin bu yanı terör örgütü.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, bir şey daha söyleyeceğim, değerli arkadaşlarım, önerge samimi bir önerge değil. Ben şuna inanıyorum...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Neden? Söyleyeceğim. Samimiyet gözle görülür, samimiyet anlaşılır, sadece evrak ve yazı bir anlam ifade etmez, samimiyet işin esasıdır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir tane yolsuzluk suçundan hüküm verin, samimiyetinizi gösterin. Arkada Ali Babacan var.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Eğer siz üniversite öğrencilerinin talepleriyle ilgili samimi olsaydınız...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bütün hırsızlar dışarıda, öğrenciler içeride. Bu mudur samimiyet?
BÜLENT TURAN (Devamla) - ...üniversite öğrencilerinin sorunlarıyla ilgili samimi olsaydınız bu önergenin adı "tutuklu öğrencilerin araştırılması" değil de, faillerinin aranızda olduğu, "çözülmüş bir katsayı sorununun tekrar sorun olması için mahkemeye dava açanlar araştırma önergesi" olurdu; bu bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Onu da sen getir.
BÜLENT TURAN (Devamla) - İkincisi: Siz samimi olsaydınız, üniversite öğrencilerinin sorunlarını çözmek için samimi olsaydınız?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sınav sorularını çaldırıp sattınız be, ne katsayısından bahsediyorsun? Çocukların emeğini çaldırdınız be!
BÜLENT TURAN (Devamla) - ?"Bu tutuklu öğrencilerin suçları ne?" diye sormak yerine yine faillerinin aranızda olduğu?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Nerede sınav sorularını çalanlar? Failleri sizin aranızda o zaman.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Biraz kendi grubuna bak, sol tarafına bak.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dinlemeyecek misiniz, dinlemeyecek misiniz?
Yine, samimi olsaydınız eğer bu araştırmanın adını yapacağınız başlık şu olmalıydı: İkna odalarını araştırma teklifi olması lazımdı, failleri aramızda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sizin aranızda.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hiç kimse bizim üniversite öğrencileriyle aramızda engel olamaz, duvar öremez. Yanlışlık varsa çözecek olan biziz, CHP değildir. CHP'nin nasıl önerge verdiğini, CHP'nin nasıl çözüm ürettiğini tüm milletimiz zaten bilmekte. O yüzden seçimlere girdik, çıktık, girdik, çıktık; sonuç aynı olmakta.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Adil bir seçim yaparsan durum çok değişir. Bütün medyayı satın al, bütün parayı, devletin parasını?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Samimiyet -hiç gülmeyeceksiniz- gözle görülür. Samimi davransanız bu Tüzük'te de, bu işlemlerde de sonuç alırsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sakın o yüzde 50'ye güvenme!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bugün üniversite öğrencilerimizin önergesinin verilmesinin bir amacı vardır değerli arkadaşlar, o da daha demokratik bir İç Tüzük'ün bu Meclisten geçmesini engellemektir. Eğer siz üniversite öğrencilerinin sorunlarını dert edinseydiniz İç Tüzük'ün bu Meclise gelmesinden önce bunu gündeme getirirdiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Savunduğunuz şey faşizm, başka bir şey değil.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Tamamen samimiyetten yoksun, içerikten yoksun, vizyondan yoksun, yalanlarla, iftiralarla dolu bu önergeye "hayır" oyu vereceğimizi, zaten eğer bu konunun dert edilmesi ihtimali olsaydı daha anlamlı, daha ciddi önergeler verileceğini ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Turan.