GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:25.03.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün ülkemiz maalesef otoriter bir zihniyetin esiri altındadır. 2017 Anayasa değişikliğinin ardından 2018 Cumhurbaşkanlığı sisteminin tesis edilmesiyle bu yapı ete kemiğe bürünmüştür. Bu zihniyet, kurduğu sisteme itiraz eden herkesi adım adım, aşama aşama enterne ediyor. RTÜK eliyle, Basın İlan Kurumu eliyle, İletişim Başkanlığı eliyle, güya dezenformasyon yasası yani internet yasasıyla, Devlet Denetleme Kurulu Kanunu'yla, ceza yasalarıyla ve nihayet -tabutun son çivisi dediğim- Siber Güvenlik Yasası'yla ve etki ajanlığı da arkadan geliyor -yakında gelecek zaten- hepsi beraber, tabutun son çivisi de böylece çakılmış olacak. Siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, sosyal medya paylaşımı yapan sıradan insanlar hatta uzatılan mikrofona fikrini söyleyen vatandaşlar da nasibini almaktadır.

Biraz önce de yine bu Sayın Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasını ve ardından da tutuklanmasını müteakiben devam eden Türkiye'deki protestoları gündeme getiren, Türkiye'deki bu olayları millete yani kamuoyuna takdim eden gazetecilerin, fotoğrafçıların, iletişimcilerin de tutuklandıklarını görüyoruz. Bu doğru bir şey değil, gazeteciler tutuksuz yargılanmalıdır. Daha önce bu sıralarda otururken "Milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın." denildiği zaman ve o zaman Cumhuriyet Halk Partisi de "Kaldırılsın." diyordu, HDP de "Kaldırılsın." diyordu, Adalet ve Kalkınma Partisi de "Kaldırılsın." diyerek ona teşne olmuştu; şunu söylemiştim o zaman, burada söylemiştim hem de "Hayır, kaldırılmasın." demiştim. "Milletvekilleri suç işlesin mi? İşleyebilirler ama işlerlerse milletvekilleri dokunulmazlık süreci bittikten sonra yani milletvekilliği süreci bittikten sonra yargılanabilirler çünkü bizde zaman aşımı yoktur." diye söylemiştim. Şimdi de yine söylüyorum: Bakın, bu gazetecileri tutuklamayın, gazetecilik görevlerini yapsınlar, televizyonları kapatmayın ve aynı zamanda gazeteleri kapatmayın ki bunlar faaliyetlerini sürdürsünler. Yarın beraat ettikleri zaman telafisi mümkün olmayan zararlar ortaya çıkıyor ve ardından da Türkiye ciddi şekilde yurt dışında da itibar kaybediyor hem iletişim özgürlüğü noktasında hem basın özgürlüğü noktasında hem de ifade özgürlüğü noktasında, fikir özgürlüğü noktasında ciddi problemlerle karşılaşıyor.

Değerli milletvekilleri, peki, biraz önce burada diyorsunuz ki yargıyla ilgili "Yargı gereğini yapacak." Nasıl bir yargı? Söyleyeyim size nasıl bir yargı olduğunu Allah aşkına. Bu yargının yani Themis tanrıçasının gözleri kapalı, değil mi? Kapalı mı Allah aşkına? Bu, etnisiteye göre değişiyor; bu, mezhebe göre değişiyor; bu, partiye göre değişiyor; bu, zenginliğe göre değişiyor veyahut da bu, itibara göre, oy potansiyeline göre de değişiyor. Değişmiyor mu Allah aşkına? Değişiyor. Gelin, bu Themis'in, Themis tanrıçasının gözlerini kapatalım. Bakın, size örnekler verirsem kızmayın bana. Gelin, bir imar yasasını hep beraber çıkaralım burada. Gelin, bir siyasi ahlak yasasını hep beraber çıkaralım burada. Gelin, yolsuzluğu ve hırsızlığı önleme yasasını çıkaralım burada. Ve hepinize sesleniyorum, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine sesleniyorum, diyorum ki: Nereden buldun kanununu niye kaldırdınız? Gelin, yeniden o kanunu koyalım; yurt dışına gitmiş olan paralar rüşvet paraları mı, kara paralar mı veyahut da birilerinin iltimas paraları mı, irtikâp paraları mı, mafyanın parası mı? Neyin parası bu? Birilerinin başkalarına nüfuz ticareti parası mı? Gelin, bu nereden buldun kanununu yeniden getirelim ve bu kanunu yeniden yürürlüğe koyalım ki herkes mal varlığını başına bir iş geldiği zaman rahatlıkla söyleyebilsin. Nereden buldun kanunundan önce, bütün milletvekilleri mal varlığımızı buraya, Meclise veriyoruz değil mi? Meclis Başkanlığında kapalı duruyor. Niye duruyor? Durmasın ya! Ben buradan Hazine ve Maliye Bakanına sesleniyorum: Gelin, bizim vermiş olduğumuz bütün vergilerle ilgili açın bu sayfaları görelim ya, kimin neyi varsa, hangi vergiyi vermişse görelim. Gelin, vallahi billahi şöyle yapmayalım: "Tencere dibin kara, seninki benden kara" demeyelim. Gelin, vallahi böyle yürümez. Ve geldiğiniz nokta aynı, dönüp dolaşıp gittiğiniz nokta 2002 yılının başlangıcı olur. Bunu sadece sizin için söylemiyorum, yarın Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelse veya Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet, İYİ Parti, MHP, DEM PARTİ iktidara gelse, aynısını yapacaksak niye siyaset yapıyoruz? Bu Avrupa Birliği çok rahat bir şekilde bunların üstesinden gelmedi mi? Geldi.

Ekrem İmamoğlu'yla ilgili diyorsunuz ki... Bakın, bununla ilgili de tutuklanmadan çok rahat bu işler yürütülebilirdi ama yürütmediniz. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporları üzerinden yürütebilirdiniz ve ardından da cumhuriyet savcıları çok rahat bir şekilde soruşturmanın selameti açısından gelip bunu görevden alabilirdi ve maaşını alırdı, oraya çok rahat bir şekilde kayyum da atayabilirdiniz veya bir başkan yardımcısı vekâleten bu işi yürütebilirdi. Gelin, bunları demokratik olarak yapalım. Aynı işlemi niye bir bakan için yapmadınız? 17-25 Aralık olduğunda ben o zaman onların Yüce Divana gitmesi için oy kullandım burada, oy kullandım. Niye? Beni arkadaşlarım ayakkabı kutularıyla karşıladılar, beni hesap makineleriyle karşıladılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Ve dedim ki ben burada: Gelin, bunları Yüce Divana gönderelim. Eğer aklanırlarsa, gelirlerse mesele kalmaz, aklanmazlarsa siz bunları defedersiniz ve temiz bir parti olarak, AK PARTİ olarak kalırsınız. Bana dedi ki arkadaşlar: "O Anayasa Mahkemesi üyeleri kimlerden müteşekkil?" Ya, kimlerden müteşekkildi Allah aşkına ya? Bütün dünyaya açtığınız zaman kim yanlış yapabilir ki? Yapamaz arkadaşlar, yapmaları mümkün değil ama görüyorum ki iktidar partisi, bakanlarına bir şey yapmıyor, belediye başkanlarına bir şey yapmıyor. Vallahi elimde belgeler var, bir tanesini söyleyeyim: Ayhan Sefer Üstün'le beraber bir bakanın oğlu bir bankadan bir şeyler yapmıştı. Aradık, Başbakana söyledik, daha sonra gelen Binali Yıldırım'a söyledik; o para gitti arkadaşlar, gitti, savcı bir işlem yapamadı. Gelin, böyle bir Türkiye istemiyoruz. Hani "temiz eller" diyorsunuz ya, temiz eller operasyonunu savcı yapar, hükûmet arkasında durur. Ekrem İmamoğlu'na karşı temiz eller operasyonu yapın ama gidin, öbür tarafta Ruhsar Pekcan'a da yapın, Melih Gökçek'e de yapın, 8 belediye başkanına da yapın. Eğer yapmış olsaydınız bugün yapılanları alkışlardık biz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Onun için, çifte standart olmaz, yargıda çifte standart olmaz, idarede çifte standart olmaz. Devletlerin dini adalettir, adaletten ayrılmayın diyorum. Men dakka dukka, çalmayın kapıyı, çalarlar kapınızı.

Teşekkür ederim.

(YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)