GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE YER ALAN ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK İBARELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI İLE IĞDIR MİLLETVEKİLİ SİNAN OĞAN VE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL'IN; T.C AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI ÖZÜRLÜ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN VE ÖZÜRLÜ MEMUR SEÇME SINAVININ İSMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ; TOKAT MİLLETVEKİLİ REŞAT DOĞRU VE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR'IN; ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE KOCAELİ MİLLETVEKİLİ HURŞİT GÜNEŞ'İN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ SS 436
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:25.04.2013

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli bireylerimizin bütün kanunlardaki farklı "sakat, çürük, elverişsiz" şeklindeki tanımlarını değiştirmek üzere hazırladığımız kanunumuzu Genel Kurula getirmek için huzurlarınızdayız ve hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.

Tabii, engellilerimizle ilgili meseleyi biz bir insan hakkı meselesi olarak görüyoruz, bir demokratikleşme meselesi olarak görüyoruz, aynı zamanda bir kalkınma meselesi olarak görüyoruz ve "önce insan" diye merkeze aldığımız sosyal politikaları engelli-engelsiz, yaşlı-genç, kadın-erkek demeden herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu; dili, dini, mezhebi, ırkı, bölgesi nerede olursa olsun, annesi babası kim olursa olsun herkesin onurluca yaşam mücadelesinde yanında olacağımız bir sosyal devlet anlayışıyla bu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bizim engellilerle ilgili yaptığımız çalışmalarda önce bu yasaları, bu terminolojiyi neden değiştirme ihtiyacı hissettik? Çünkü, farklı tanımlamaların terminolojide bir bütüncüllük oluşturmadığını ve farklı sorunlara uygulamalarda neden olduğunu gördük. Ayrıca terminoloji, tanım, terim aslında düşüncenin de başlangıcı. Düşünce davranışlarımızı oluşturuyor, davranışlar değer yargılarımızı oluşturuyor ve zihinsel dönüşüm dediğimiz şeyin aslında en önemli basamağını oluşturuyor. Bu bakımdan, bu 85 kanunda, 9 kanun hükmünde kararnamede, bugün diğer partilerimizin de desteğiyle vereceğimiz bir önergeyle beraber bu kanunların hepsinden "özürlü, engelli, sakat, elverişsiz, çürük" ifadelerinin çıkmış olmasındaki amacımız, engellilerimizin üzerindeki negatif algıyı kaldırmak ve bir bütüncül bakış açısı içerisinde, onların yaşamlarının her noktasında, yapmak istedikleri her noktada, sosyal hayatta, kültürel hayatta, ekonomik hayatta önlerindeki engeli kaldıracak bir çalışmanın merkezinde bu işi yapıyoruz. Bu tanımları değiştirmek aslında işin en önemli kısmı ama beraberinde yapmamız gereken önemli altyapı çalışmaları da var. Ben diğer partilerimizin sözcülerini dikkatlice dinledim. Arkadan, şu anda çalıştığımız ve "ayrımcılıkla mücadele" dediğimiz engellilikle ilgili ikinci bir kanun tasarısını tamamlamak üzereyiz ve Bakanlar Kuruluna sevk etmek üzereyiz. Bugün değerli sözcülerimizin söylediği birçok alanda bunları da içine koyacak şekilde daha güçlü bir çalışmayı inşallah en kısa sürede Parlamentoya getireceğiz.

Sayın Güneş'in Anayasa değişimiyle ilgili bize söylenen talebini de Sayın Başbakanımızın başkanlığında hem Bakanlar Kurulunda hem Merkez Karar Yönetim Kurulunda değerlendirdik ve biz çalışmamızı yaparak Bakanlar Kuruluna sevk ettik. Parlamentoda bu uzlaşma olduğu sürece hızlı bir şekilde Anayasa değişimini de yapacak hukuki altyapıyı oluşturmaya hazırız. Peki, bundan önce biz ne yaptık, bundan sonra ne yapmak istiyoruz?

Biz engellilerle ilgili, engelli kardeşlerimizin yaşamlarıyla ilgili, yaşam kalitelerini yükseltmeyle ilgili sorunları dört ana başlıkta inceledik; birincisi ve en önemli kısım eğitimdi. Eğitimde, özellikle eğitimde ve sağlıkta fırsat eşitliği onlar için en temel ihtiyaçtı ve hukuk devletinde yapılması gereken en önemli ihtiyaçlardan bir tanesiydi. Bu rehabilitasyon sisteminin -Millî Eğitim Bakanlığında yapılan özel eğitim sistemi- bizim Bakanlığımızdaki kurumsal kapasitenin genişletilmesiyle beraber, taşımalı eğitimde verilen desteklerle beraber, eğitimde fırsat eşitliğinin önünü açmaya ve engelli kardeşlerimize pozitif ayrımcılık yaparak hem mali desteği güçlendirmeye  hem de beraberinde kurumsal kapasiteyi artırmaya çalıştık.

Aynı şekilde, sağlıkta dönüşümde, bugün, herkesin hızlı bir şekilde, sosyal güvenlik sisteminin içinde var olması, engelli çocuğu olan kişilerin erken emeklilik hakkının verilmesi, Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan çalışmalarla engellilerin bireysel engelliliğe bağlı olarak erken emeklilik hakkının kullanılması gibi birçok -hem sağlık hem sosyal güvenlik ayağını güçlendiren- çalışmaları yaptık.

Üçüncü çalışmamız da istihdamla alakalıdır ve istihdamla alakalı çalışma güçlü bir şekilde devam etmektedir. Burada, özel sektör üzerinde, 2008 yılında çıkardığımız yasada, istihdam paketinde "Engelli çalıştıran kişilerin işveren payını devletin ödeyeceği" şeklinde yapılan pozitif ayrımcılıkla, özel sektörün cezalandırmayı değil de -kazan kazan- engelli çalıştırdığı zaman kendisinin de kazanacağı, engellinin ve toplumun da kazanacağı bir çalışmayı başlattık.

Kamuda geldiğimiz noktada da biliyorsunuz, iki yıl önce çok önemli bir sınav sistemini hayata geçirdik ve bugün, engelli kardeşlerimizin engellilik grubuna göre, görme engelli, işitme engelli, zihinsel engelli, bedensel engellinin her birinin kendi içinde sınav edildiği, daha adaletli ve burada başarı oranının daha kendi içinde spesifik olarak güçlendirildiği bir sistemi hayata geçirdik ve son yaptığımız sınav sistemiyle de 13 bin kardeşimizin iki yılda, bir sınavda kamuya yerleştirilmesini sağladık.

Özellikle, şu anda üzerinde çalıştığımız çok önemli iki paket var, onu da huzurlarınızda sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir tanesi, engellilerimizin girişimci olmasını çok önemsiyoruz ve onlara verdiğimiz hibe destekleriyle -KOSGEB'le, Sanayi Bakanlığımızla beraber- engelli girişimciliğini teşvik ediyoruz çünkü onların her birinin yeteneğine ve kapasitesine göre farklı alanlarda kapasitesini kullanacağı alternatifler üretmeyi çok önemsiyoruz.

İkincisi de zihinsel engelli çocukları olan ailelerin, biraz önce değerli milletvekilimin de söylediği "Tamam, biz varken bunlar var, sosyal devlet olarak, siz gerekli her türlü çalışmayı yapıyorsunuz ama bizden sonra bu grup ne olacak?" dediği endişelerini haklı bir şekilde karşılıyoruz ve o yüzden, korumalı iş yerinin? Yine Çalışma Bakanlığımızla, İŞKUR'la yaptığımız çalışmayla bu, yıl, şu anda 15 tane korumalı iş yerinin açılmasıyla ilgili bütün çalışmayı tamamladık. 150 bin TL hibeyle beraber, iş yerlerinde özellikle? Otistik olan, Down Sendromu olan çocuklarımızı bizim insanlarımızla kıyasladığımız zaman aslında çok güçlü tarafları var, özellikle tekrara dayalı işlerde çok başarılı oldukları ve verimliliği? Kendilerine ait bazı alanlarda, gıda sektöründe olabiliyor, konfeksiyonda olabiliyor çok verimli bir şekilde. Korumalı iş yeri ortamı sağladığınız zaman, iş yerindeki diğer vatandaşlarımıza, diğer çalışan işçilere göre çok daha başarılı olan ve kapasitesini çok daha güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu gördüğümüz örnekler var.

Bunun üzerine, önümüzdeki hafta Bursa'da olmak üzere, hızlı bir şekilde, bu 15 tane korumalı iş yerinin hayata geçmesini sağlayacağız ve özellikle istihdamla ilgili bu alternatifleri çoğaltarak engellilerimizin yardımdan çıkıp tamamen sosyal hayatın içerisinde, ekonomik hayatın içerisinde ve kapasitesiyle toplumun kalkınmasında, ülkenin kalkınmasında güçlü bir özne olarak çalışmasına devam etmesini çok önemsiyoruz.

Dördüncü çalıştığımız alan da ulaşılabilirlik. Tabii, engellilerimiz 1990'lı yıllarda evinden çıkamıyordu, zincire bağlı bir şekilde evlerinde kalmak zorundaydı ama şimdi, bu fırsat eşitliği verilince -eğitimde, sağlıkta yapılan çalışmalarla beraber- engellimiz güvenli ve bağımsız bir şekilde hayatını devam ettirmek istiyor. Ama, onun için kaldırımlarımızın, toplu taşıma sistemlerimizin, açık alanların, kapalı alanların engellilere göre yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Bu konuda Türkiye'nin bütün haritasını çıkardık. Kim daha iyi, kim daha zayıf, eğitici eğitimlerini tamamladık. Türk Standartları Enstitüsüyle erişilebilirlikte, ulaşılabilirlikte asansörün boyutlarından tutun, kaldırımın boyutlarına kadar bütün standartlarımızı oluşturduk ve bunu Belediyeler Birliğiyle beraber çok yaygınlaştırarak 81 ilimizde, bu işin muhataplarıyla "Bunu nasıl yapacaklar?" bunun takibini yaptık.

Şimdi, 6'ncı ayda, illerde, içinde sivil toplum kuruluşlarımızın da olduğu ilgili bakanlıkların da temsilcisinin olduğu yeni bir denetim sistemine geçiyoruz. Yapanla yapmayanın birbirinden ayırt edildiği, yapmayana ciddi manada cezalar verildiği yeni bir sistemin de takipçisi olacağız çünkü engellimizin hayatın her alanında olmasını ve engelsizlerle beraber yaşamı paylaşmasını çok önemsiyoruz. Bu süreçte, Parlamento olarak da, biz Bakanlık olarak da bu işin takipçisi olacağız.

Tabii, bu söylediğim şeylerin, müsaade ederseniz, rakamsal değerlerini de heyetinizle paylaşmak istiyorum. Özellikle "Son on yılda hiçbir şey yapılmadı. Engelliler üzerinden siyaset ve hamaset yapmayalım." deyip bir annenin mektubunu okuduktan sonra "Engellilerle ilgili hiçbir şey yapılmadı." anlayışıyla burada konuşan milletvekili arkadaşlarımıza da ben rakamlarla cevap vermek istiyorum müsaade ederseniz.

Şu ana kadar, son on yılda sosyal politikalara ayrılan bütçe 1,2 milyar TL'den 20 milyar TL'ye ulaştı ve "16 kat artışta bu toplam sosyal politikalarda engellilere ayrılan bütçe nedir?" diye bakacak olursanız ve "Kaç kişiye biz bu şekilde destek verdik?" diye soracak olursanız: "2022" dediğimiz yaşlı ve engelli aylığını şu anda 1 milyon 248 bin kişi almaktadır ve sayın milletvekilimin söylediği gibi, biz hiç kimsenin maaşını kesmedik, tam tersi -Mart 2012'yle Nisan 2013 arasında- Mart 2012'de 1 milyon 228 bin engelli mali destek alırken, şu anda 1 milyon 248 bin kişiye bu çıkarıldı. Bunların hepsi SOYBİS sistemimizde de tescillidir ve hangi ilde kaç kişiye bu mali desteği verdiğimizin kayıtlarını da isteyen milletvekillerimizle paylaşırız.

"Evde bakım" 2007 yılında başladı. Şu anda 404 bin engelli kardeşimiz evde bakım hizmetinden istifade ediyor. Özel eğitimde, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde 250 bin çocuğumuz bu hizmetten istifade ediyor. Engellilerin ücretsiz taşınmasından 43 bin çocuğumuz şu anda istifade ediyor. Özel kuruluşta bakımda 9 bin, kurumda bakımda da 5 bin şu anda engelli kardeşlerimizin toplam olarak istifade ettiği sayıdır ve bu söylediğim 20 milyar TL'nin 7 milyar 571 milyonu engellilerimiz için ayrılmıştır. Bu bakımdan da ayrılan bütçenin ne kadar önemli olduğunu ve bu güçlü desteğin de hızlı bir şekilde devam edeceğini de yüce heyetinize belirtmek istiyorum.

Ayrıca, yine, bu, kurum bakımıyla ilgili, özellikle maaşların kesilmesiyle ilgili Hülya Hanım'ın söylediği, Sayın Güven'in söylediği, "Siz, engellilerin mali desteğini kesiyorsunuz." Dediği? Özel kuruluşlarda bakımda ve kurumda bakımda şu anda 11 bin kişi var, 11 bin yaşlı ve engelli kardeşimiz var. Burada, hem bizim kurumlarımızda kalan yani hem bizim kurumlarımızda bakımı sağlanan hem de bundan, 2022'den istifade eden kardeşlerimizin bize gelen talebi şuydu: "Sayın Bakanım?" Değerli arkadaşlar, bu çok önemli bir şey, oradan gelen talep üzerine? Dediler ki bize: "Kurumlarda siz bize bakıyormuşsunuz ama bizim çocuklarımız, bizimle ilgilenmemelerine rağmen, 2022 aylığını gelip bizden alıyorlar, elimizden alıyorlar. Bu konuda bize yardımcı olun." Biz o mali desteği onlara verecek şekilde düzenledik. Aslında, keşke, burada "Maaşlar kesiliyor." şeklinde bir eleştiriden önce "Bu niye yapılıyor? Onların talebi nedir?" şeklinde bir araya gelip konuşabilsek belki bu farklı bilgilendirmelerin, farklı algıların da düzeltilmesine sebep olur. O yüzden, biz hiç kimsenin maaşını kesmiyoruz, tam tersi, engellilerimiz için, engellilerimizle birlikte onların yaşam kalitelerini yükseltmeye çalışıyoruz.

Rehabilitasyon sisteminde de yeni bir yapılanmaya gidiyoruz. Özel rehabilitasyon merkezlerinin standartlarını değiştiriyoruz, yönetmeliğimizi değiştiriyoruz. Yeni yönetmeliğimizi bu hafta içerisinde yayımlayacağız. Uzman kadro, fiziksel altyapı, engellilerimize? Çünkü bir engellinin özel bakım rehabilitasyonundan istifade etmesi için iki asgari ücret ödüyoruz ama asgari ücret ödediğimiz yerde eğer engellimize yeterince bakım yapılamıyorsa, bizim denetim sistemimizde de bu eksiklikler görüldüyse? Biz 16 rehabilitasyon merkezinin tahliye kararını da verdik. Kesinlikle, hiç kimsenin o konuda da? Verilen mali desteğin engellinin yaşamında kullanılması ve yaşam kalitesinin düşürülmemesi noktasında da takibimizi Bakanlık olarak bire bir yapıyoruz.

Ayrıca, 2002 yılında 47 resmî merkezimiz hizmet vermekteyken bugün, 2012 yılı itibarıyla 117 yatılı, 7 gündüzlü kuruluşta ve 19 umutevinde hizmet vermekteyiz. Bu yatılı kapasitemize baktığınız zaman da on yılda yüzde 300'ü geçen bir rakamla bu hizmetlere devam ediyoruz.

Özel rehabilitasyon merkezlerinde de yeni bir sistemin çalışmasını tamamlayacağız ve kalite odaklı, denetim hizmetinin güçlü bir şekilde devam ettiği bir sistemi hayata geçireceğiz. Özellikle özel eğitim sınıflarında, kaynaştırma eğitimlerinde çocuklarımızın çok daha güçlü bir şekilde hayata hazırlanmalarını çok önemsiyoruz. Millî Eğitim Bakanlığıyla beraber çalışıyoruz ama Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü üzerinden de onların ihtiyacı olan -taşımalı eğitim gibi- birçok sosyal desteği, mali desteği  o grup için veriyoruz çünkü özel rehabilitasyon sistemini güçlendirip, onların hayatın içerisinde olmasını ve yaşam kalitelerini, mücadelelerini çok önemsediğimizi de belirtmek istiyoruz.

Yani değerli milletvekilleri, Değerli Başkanım; söylemeye çalıştığımız şey şudur ki: Biz engelli kardeşlerimizin yaşamıyla, engelli kardeşlerimizin kaderiyle kendi kaderimizi aynı şekilde görüyoruz. Ve gördüğümüz en büyük şey, eğer ailesinde, akrabasında, yakınında bir engellisi varsa empati gücü çok daha hızlı gelişiyor ve çok daha hızlı bir şekilde, engellinin önündeki engeli kaldırmak için bize yardımcı oluyor. Ama en büyük sorun, engellilerimizle engelsizlerimiz arasında ortak yaşam alanları zayıf olduğu için iki taraf birbirini anlayamıyor ve en büyük sorun, engelsiz kardeşlerimizin engellileri anlamakta yaşadığı sorundur, araştırmalar da bunu bize göstermektedir. O yüzden biz 74 milyonun tümünü, engelli-engelsiz, bir bütüncül bakış açısı içerisinde ve pozitif ayrımcılığı onlara verecek şekilde de çalışmalarımızı tamamlamayı çok önemsiyoruz.

Ulaşılabilirlik ve istihdam, Bakanlığımızın çalıştığı en büyük alandır ve inşallah en kısa sürede, sayın milletvekillerimizin de söylediği, farklı alanlarda çok daha yapısal dönüşümleri başardığımız, her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı yeni bir yasal anlayışı çalışmalarımızı Birleşmiş Milletler Engelliler Sözleşmesi'ne uygun bir şekilde tamamlayacağız.

Bir taraftan da demokrasimizin önündeki engelleri, hukuk devleti önündeki engelleri, kardeşlik hukukumuzun önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyoruz ve inşallah, bunların hepsini, bütün engelleri kaldırarak, yaşam kalitemizi yükselterek, aslolan insan mutluluğuysa engellilerimizin mutluluğunu önemseyip öne alarak ve onların sürekli yanlarında olarak bu çalışmaları tamamlıyoruz.

Bence engellimizin burada ne düşündüğü, engelli ailelerimizin burada nasıl yaklaştığı çok önemli. Biz sürekli onlarla beraberiz ve bu yapılan çalışmaların, hem hukuki düzenlemelerin hem kurumsal kapasitelerin ne kadar önemli olduğunu, onların bakışlarında, onların yaşama dokunmalarında, öz güvenlerinde, umutlarının artmasında görüyoruz. Bu çalışmalar da, onlarla beraber yaptığımız çalışma da bizi moral ve motivasyon olarak güçlendirmektedir.

Parlamentodan bu desteği aldığımız için çok teşekkür ediyoruz bütün partilere. Çok hızlı bir şekilde Komisyondan geçirdik, çok hızlı bir şekilde Parlamentodan geçiriyoruz. İnşallah -bizim alanımız çok insani ve vicdani bir alan- Parlamento da uzlaşmayla bizi bekleyen sorunları hızlı bir şekilde çözecek. Bu Parlamentonun da hizmetkârı olmaya devam edeceğiz diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)