GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:26.03.2025

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi muhalefeti hukuk sopasıyla, toplumsal muhalefeti kolluk sopasıyla, başta basın olmak üzere... Burada hemen hemen her siyasi partide gazeteci milletvekilleri var, Emniyet kökenli milletvekilleri var, hukukçu kökenli milletvekilleri var. Allah aşkına, hepinize soruyorum: Yani bir gazeteci sahada haber takibinde olduğu sırada Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten gözaltına alınabilir mi, polisin "Dağılın." emrine uymadı diye gözaltına alınıp sonrasında da tutuklanabilir mi? Yani o gazetecinin orada olma sebebi zaten o "Dağılın." emrini de o emre uyanı da uymayanı da o gösterinin tamamını da takip etmek, haberleştirmek, görüntülemek. Şimdi, dolayısıyla bu çok akıl almaz ve gerçekten kınanması, hep beraber kınamamız gereken bir tavır, bir tutum çünkü basın hürriyetinin olmadığı yerde hiçbirimizin hak ve hürriyetinden söz edemeyiz. Bir gün herkesin de tıpkı adalete olduğu gibi basın hürriyetine de ihtiyacı olur, olacaktır, hep de olmuştur. Dolayısıyla başta basın olmak üzere bütün hak ve hürriyetleri de darbe metotlarıyla baskılamaya dönük hamleler ne kadar acımasızsa maaşları iki ayda eriyen çalışanların refah payını vermemek de seyyanen zam sözünü tutmamak da 3600 ek gösterge sözünü tutmamak da kademeli emekliliğe yanaşmamak, Kur'an kursu öğreticilerinin kadro talebini karşılamamak, vergi dilimi haksızlığını gidermemek, taşeronun feryadını duymamak da o denli acımasızdır ve zulme mukavemet partizan değil, ilkesel bir tutumdur. Şimdi, öyle görünüyor ki bunları boşverip büyüklere masallar anlatalım istiyorlar bizden burada. Milletvekillerini de fezlekelerle susturmak istiyorlar.

E, tamam, olur, bir de öyle deneyelim, bir de masal anlatmayı deneyelim o zaman. Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir tiran varmış mesela, Phalaris. Öyle gaddar, öyle gaddarmış ki bu tiran, muhaliflerini cezalandırmak için boğa şeklinde bir işkence kafesi yaptırmış. Kimi cezalandırmak isterse bu bronzdan boğanın içine attırıyor, boğanın altına bir ateş yakılıyor ve boğa ısındıkça kişi de acılar içinde çığlık çığlığa can veriyormuş. Tam yirmi sene, yirmi sene sürmüş Phalaris'in kurduğu bu zulüm düzeni ve yirmi yılın sonunda iktidardan düştüğünde zulmünden yılmış olan halkı aynı boğanın içinde diri diri yanmaya terk etmiş eski hükümdarlarını.

Yine yıllar, yüzyıllar önce Çin denen uzak bir diyarda kudretini ancak yasaklarla koruyabileceğine inanan bir imparator yaşarmış, Shi Huang. İktidarının geçmişle karşılaştırılıp eleştirilmesine hiç tahammül edemezmiş. Bu yüzden ülkesinde tıp ve kehanet kitapları dışında kalan bütün kitapları yaktırmış, kitapları yakmayanları idam ettirmiş. Tam 460 aydını sırf onu eleştirdiler diye sözde bir mahkemeyle yargılayıp diri diri gömdürmüş. Yaşlanıp eski gücünü kaybetmeye başlayınca bu defa da ölümsüzlüğün sırrını bulamayan bilgeleri cezalandırmış ve bir gün kendisini ölümsüzleştireceğine inandığı cıvayı içerken zehirlenmiş ve hayatını kaybetmiş.

Kazandıkça diktatörleşen Sezar'ın trajik sonu hepimizin malumu. Bir de Sezar'ın soyundan gelen Neron var biliyorsunuz, annesi dâhil kendisine karşı çıkma ihtimali bulunan kim varsa öldürmüş. Bu Neron da öyle kalpsizmiş ki yedi gün süren büyük Roma yangınında canını, malını kurtarmaya çalışan halkı birbirini ezerek can verirken o Truva'nın yağmalanması şiirini okuyormuş, bu can pazarına karşı zevkle izliyormuş yaşananları. Altın kaplı sarayını inşa ettirebilmek için koyduğu ağır vergiler üzerine başlayan isyanlardan sonra Roma'yı terk etmek zorunda kalmış.

Etrafındaki herkesten şüphelenmeye başlayınca bir gün kendilerinden de şüphelenir de onlara da zulmeder korkusuna kapılan askerleri tarafından katledilen Nadir Şah, Mussolini, Hitler, Çavuşesku... Velhasıl, evvel zaman içinde insanoğlu, güç sarhoşluğuna kapılarak izan, akıl, mantık, vicdan, hukuk, adalet, hak sınırlarını zorlayan sayısız tekleşmek sevdalısı adam ve kadın görmüş ama onlardan birisi bile zulümle abat olamamış biliyor musunuz, biri bile çektiklerini çekmeden göçmemiş bu dünyadan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Masalın sonunda gökten üç elma düşmüş; biri boyun eğdirilmek istenen milletlere umut olarak, diğer ikisi de sınırsız, hesapsız ama asla sonsuz olmayan güç sahipleri ile onların kanunsuzluklarına, zalimliklerine, haksızlıklarına ortak olanların kafasına ibret olarak. İbret alınmayan tarihin tekerrürü bütün masallarda kaçınılmazmış zira.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)