GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:26.03.2025

SERHAT EREN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öcalan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi için 27 Şubat 2025 tarihinde barış ve demokratik toplum çağrısı yaptı. Bu çağrı bütün farklılıkların birlikte, bir arada, özgür koşullarda yeni yaşamı inşa çağrısıydı; çoğulculuğu, katılımcılığı, şeffaflığı ifade eden demokratik toplumu bizatihi bu Meclis bünyesinde inşa etme çağrısıydı. Gelin, bu tarihî çağrıya karşılık asgari düzeyde öncelikle yapılması gerekenleri konuşalım.

Değerli milletvekilleri, bizler sürecin siyaset zemininde yürütülmesi ve barışın toplumsallaştırılması için Meclis bünyesinde bir komisyon kurulması gerektiğine ilişkin ısrarımızı dile getirmemize rağmen iktidar bunu duymazdan geliyor. Biz AİHM kararlarının bağlayıcı olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçerli olduğunu, bu mahkemeler tarafından verilen kararların derhâl yerine getirilmesi gerektiğini ifade etmemize rağmen iktidar bu kararların uygulanmaması için direniyor. Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi on bir yıl önce umut hakkına ilişkin bir karar verdi ama iktidar, bu kararı uygulamamakta direniyor, barışın kapısını aralayan sürecin akışını sağlayacak olanakları yaratmaktan imtina ediyor. Biz halkın yönetime katılma, seçme, seçilme ve siyaset yapma hakkını savunurken iktidar kayyımlarla iradeyi gasbediyor, siyasetçileri zindanlara atıyor, halkın oyunu hiçe sayarak seçimsiz bir rejimin taşlarını döşemeye çalışıyor. Biz toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü için sesimizi yükseltirken iktidar bu sesleri bastırmakta, hak arayanları cezalandırmakta ısrar ediyor. Anayasal haklarını kullanmak isteyenler, barışçıl toplanma ve gösteri yapma hakkını kullananlar işkenceden geçiriliyorlar, gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar. Biz ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün önündeki yasal engellerin, uygulamaların kaldırılması talebinde bulunurken iktidar neredeyse kendi aleyhine beyanda bulunan, yorum yapan herkesi gözaltına alıyor, siyasetçileri, yazarları, aydınları, hukukçuları, sendikacıları cezaevine kapatıyor. Biz demokratikleşmenin, özgürlüklerin önündeki yasal engellerin kaldırılması için, tam da bu dönemde hukukun üstünlüğünün sağlanması, özgürlüklerin sağlanması, korunması, insan haklarının korunması için hukuk örgütlerine çağrı yapıyoruz; iktidar, temel bir hak olan yaşam hakkını savunduğu için, uluslararası hukuka atıfta bulunduğu için İstanbul Barosuna darbe yapıyor, baroları, sivil toplum örgütlerini susturmaya çalışıyor. Bizler eşit olmayan İnfaz Kanunu'nun değiştirilmesi gerektiğini, yine hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını, cezaevindeki bütün tutsakların serbest bırakılmasını, toplumsal siyasal yaşama katılmasını talep ederken infaz yakmalar daha da artıyor, cezaevindeki hak ihlalleri daha da artıyor. Biz çözüm ve adalet çağrısı yaparken Adalet Bakanı bize yeni cezaevlerinin müjdesini veriyor. Biz demokrasi için, barış için, özgürlükler için Siyasi Partiler Yasası başta olmak üzere Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu'nun değiştirilmesi gerektiğini ifade ederken iktidar bu antidemokratik yasalara daha fazla sarılıyor.

Bakın, toplumu daha fazla ayrıştırarak, bu ayrıştırmayı derinleştirerek, bastırarak, kutuplaştırarak, daha fazla yoksullaştırarak barışı tesis edemeyiz. Günlerdir milyonlarca insan demokratik tepkisini ortaya koyarken bu haklı duruş ırkçı, şoven çevrelerce Kürt düşmanlığına dönüştürülmek isteniyor, barış çabaları sabote edilmek isteniyor. Türk ve Kürt halkı karşı karşıya getirilerek nefret tohumları ekilmek istenen bu yaklaşımlara karşı durmak barışa inanan tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SERHAT EREN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, gelin, barışın kapısını aralayan bu tarihî çağrıya ses verelim; gelin, bu antidemokratik uygulamaları, antidemokratik yasaları değiştirelim, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü tesis edelim. Türkiye'de "Nevroz" alanlarını dolduran milyonlarca insan barış çağrısının arkasında durduğunu ortaya koydu, barışa olan özlemini ifade etti. Bu umutları, bu beklentiyi yok etmeyelim; birlikte, bir arada, eşit koşullarda yaşamı inşa edelim. Tarihin akışına direnmeyelim, bakın, tarihin akışında direnmeyelim; tarihin akışına birlikte yön verelim, tarihin doğru tarafında saf tutalım. Tarih olmak yerine barışın tarihini, kardeşliğin tarihini hep birlikte yazalım.

Teşekkür ederim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)