GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:26.03.2025

KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son seçimlerin 2'nci partisi önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimine daha süre varken Türkiye'nin en güçlü Cumhurbaşkanı adayını o seçime sokmamak için değişik yollara başvuruyor, Sayın Ekrem İmamoğlu'nu engellemek için hukuk dışı yollara başvurmaktan kaçınmıyor. İlk önce, Sayın İmamoğlu'nun diploması aradan otuz yıl geçtikten sonra biliyorsunuz iptal edildi. Uzun yıllar üniversitede hem öğretim üyesi hem de yöneticilik yapmış birisi olarak söyleyeyim, bu diplomanın iptali tamamen hukuksuzdur. Eğer bu ülkede hukuk varsa, eğer bölge idare mahkemelerinde yargıçlar varsa ilk başvuruda bu diplomanın iptali mutlaka geri alınacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Ama eğer hukuk yoksa, bu hukuksuzluk devam edecekse o zaman -birazdan değineceğim- sokaklardaki gençlerin haykırışlarına, hatta isyanına çok daha büyük bir zemin hazırlanmaktadır.

Şimdi, diploma iptal edildi; yetinilmedi, bir gün sonra Sayın İmamoğlu gözaltına alındı ve tutuklandı. Pek çok iddia buradan Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri tarafından dile getirildi, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerimiz tarafından bunlara yanıt verildi ancak şöyle bir şeyin altını bir kez daha çok net çizmek lazım: Bakın, bir önceki İçişleri Bakanı İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 700'e yakın teröristin çalıştırıldığını iddia etti ama bütün hukuksal süreçler sonlandıktan sonra hiçbir teröristin orada çalıştırılmadığı ortaya çıktı. E, şimdi, bir İçişleri Bakanının böyle söyleyip sonradan bunun doğru olmadığının anlaşılması gerçekten iktidarın ne kadar zor durumda olduğunu göstermiyor mu? Bununla yetinilmedi, Sayıştay raporlarına bakın, şu anda Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna gerekçe gösterilen hiçbir nokta o Sayıştay raporlarında yok.

Ayrıca, beş yıl içerisinde 1.100'den fazla teftiş geçirdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve o teftişlerin hiçbirinde şu anda Sayın İmamoğlu'nun tutuklanmasına gerekçe gösterilen herhangi bir bulgu yok. E, nasıl oluyor da çok kısa sürede hazırlanmış bir savcılık raporuyla böyle bir tutuklanmaya gidiliyor? Elbette burada ciddi bir hukuk dışılık var.

Sözü fazla uzatmayayım, burada Değerli Grup Başkan Vekillerimiz, milletvekillerimiz söyledi, aynı çağrıyı ben de yineliyorum: Mademki iddianız var, mademki bizim de ona karşı söyleyecek sözümüz var; buyurun, bütün yargılama süreçleri şu anda Hükûmetin kanalı olan ama devletin kanalı olması gereken TRT'den canlı olarak yayınlansın, var mısınız? (CHP sıralarından alkışlar) O zaman yurttaşlar kimin doğruyu, kimin yanlışı söylediğini kanıtlara dayalı olarak birlikte görme olanağına sahip olsun.

Değerli milletvekilleri, iktidar gücünü kasıtlı olarak kullanarak kişiye zarar vermek, zarar verecek olaylara sebebiyet vermek ya da tehdit etmek şiddettir. Arendt'ten alıntıyla "Siyasi iktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar." Eğer bugün ülkede ciddi bir şekilde şiddetle karşı karşıyaysak bu, aslında iktidarın ne kadar zor durumda olduğunu gösteren çok önemli bir kanıttır.

Bugün yüz binlerce yurttaş taleplerini dile getirmek için, Anayasa’nın 34'üncü maddesinden kaynaklanan barışçıl gösteri hakkını kullanabilmek için eğer meydanlardaysa, sokaklardaysa bunun en önemli nedenlerinden biri artık Türkiye'de hukukun ortadan kalkmış olması, hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun gündeme gelmiş olmasıdır. Bunu kesinlikle reddettiğimizi buradan söylemek isterim. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer demokrasilerde şiddete başvurarak iktidarda kalmayı hesaplayanlar varsa; bu, kabul edilemez. Bugün milyonlarca yurttaşın kabul etmediği temel mesele budur. Ne kadar şiddete başvurulursa başvurulsun bu ülkede demokrasi kazanacaktır, bir gün o sandık seçmenin önüne geldiğinde seçmen, tepkisini çok net bir şekilde dile getirecektir.

"Şiddet" denilince, iki gün önce Bursa'da tanık olduğum bir şiddete burada değinmek isterim. Bakın, yurttaşlar Altıparmak'ta biriktiğinde ben de oradaydım, diğer milletvekilimiz Orhan Sarıbal da oradaydı, il başkanımız da oradaydı. Herhangi bir taşkınlık olmadan daha TOMA'dan sıkılan basınçlı suyun sağ gözüne gelmesi nedeniyle ve kesinlikle herhangi bir şiddet de söz konusu olmadan -görüntülere siz de bakabilirsiniz- bizim Cumhuriyet Halk Partimizin il başkanı yaralandı. Bunu gerçekten içinizden herhangi birinin kabul etmesi mümkün mü? Çok açık söyleyeyim: Ben asla kabul etmiyorum. Bununla ilgili suç duyurusunda da bulunduk, bulunmaya da devam edeceğiz ama kesinlikle kabul etmiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KAYIHAN PALA (Devamla) - Aynı gün, aynı akşam herhangi bir şiddete başvurmayan, orada duran tabip odası başkanı gözaltına alındı, aynı gün çok sayıda genç, çok sayıda yurttaş... Maalesef bazı polislerin -kesinlikle hepsinden söz etmiyorum- zor kullanma yetkisinin sınırlarını aştığını görüntüler bize gösterdi. Buradan o polislere söyleyelim: Eğer zor kullanma yetkinizin sınırını aşıyorsanız kesinlikle ve kesinlikle, mutlaka ve mutlaka bu sürecin takipçisi olacağız ve sonuna kadar giderek onların cezalandırılmasını sağlayacağız. Bu ülkede hiç kimsenin barışçıl gösteri hakkını kullanan gençlere şiddet uygulamaya hakkı yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, Gezi'de, Gezi direnişinde insanlar yaşam biçimine müdahale edilmesin diye direniyorlardı; bugün gençler hayatta kalabilme mücadelesi için direniyorlar. Gençlerin isyan, devrim, özgürlük taleplerine her birimizin kulak vermesi gerektiğini söylüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)