GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:26.03.2025

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yorucu bir gecenin sabahı. Tekrar tekrar konuşuldu ama tekrarlanan yalanlara karşı gerçekleri de tekrar tekrar not etmekte fayda var.

Aslında, biz burada sadece kanun maddelerini konuşmuyoruz, aynı zamanda bir tarih yazıyoruz, yüzyıl sonrasına resmî arşiv belgeleri bırakıyoruz ve ben kendi adıma, Türk milletini temsilen bulunduğum Mecliste Türk devletine isyan bayrağı açılmasına -buradaki bayrak mecazdır, yoksa bir paçavrayı bayrak saydığım sanılmasın- seyirci kalmış bir gafil olarak geçmek istemiyorum tarihe.

Bakın, bizler, biz Türkler tarih boyunca kurduğumuz, asli sahibi olduğumuz birçok devlette nadan da sayıldık, Etrakıbiidrak da sayıldık, "eşkıya sürüsü" denildi bize, "sırmalı haydut" da "sergerde" de. Lakin, biz, işgalden kurtarmak için uğruna canından geçtiği vatanında "kudurmuş haydut" diye katline ferman çıkarılan Mustafa Kemal'in torunlarıyız yani şerbetliyiz öz yurdunda garip, öz vatanında paryalaştırılmaya. Bize yapılan densizlikler, hadsizlikler, edepsizlikler bize vız gelir tırıs gider ama neye üzüldüm ben bu gece boyunca biliyor musunuz burada? Bizim değil, ülkülerimizin değil, Türk'ün Meclisinde Türk'ün bayrağının yalnız bırakılmasına.

Arkadaşlarımız burada defaatle söylediler "Türkiye Büyük Millet Meclisinde ay yıldızlı al bayrağımızdan başka bayrak dalgalandırılamaz." dediler. Neden bunu söyleme gereği hissettiler? Çünkü tek devletle, çünkü tek milletle, tek dille, tek bayrakla sorunu olanlar, bu ülkenin meydanlarında bir gün bizim ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesindeki vatan coğrafyamızın bir bölümüne de dikmeyi hayal ettikleri paçavraları açtılar; aynı paçavra bu kürsüde de açıldı birkaç saat önce ve İYİ Parti sıraları dışında kimseden çıt çıkmadı burada.

Soruyorum: Hangi hatır, hangi ittifak, hangi sıfat, hangi ünvan böylesi bir kepazeliği hazmedilebilir kılabilir arkadaşlar ya? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Burası bizim ülkemiz, savunmak için biz talimat mı bekleyeceğiz birilerinden, korumak için izin mi isteyeceğiz? Evlatlarımızın katillerine düzülen methiyelerden, teröristlerin "sayın"laştırılmasından bizden başka gerçekten rahatsızlık duyan yok mu şu koca salonda ya? Hiç mi kimsenin kanına dokunmuyor şurada yaşananlar, şurada konuşulanlar? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Bu, bir parti meselesi değildir arkadaşlar. Bu, iktidar veya muhalefet meselesi değildir. Düşünün ki bir kendini bilmez çıktı ve burada diyelim ki İsrail bayrağı açtı, yine böyle susacak mıydı bu Meclis, ben çok merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum. Ki İsrail 160 ülke tarafından resmen tanınan bir devlet, devlet olmasına rağmen biz terör devleti saydığımız için haklı olarak da tepki gösterme ihtiyacı duyuyoruz, değil mi? Bu paçavralarla temsil edilen devlet de değil, bölücülüğün ta kendisi.

Bakın, kendini demokrat olarak, özgürlükçü olarak adlandıran birçok arkadaşımız İBB merkezli operasyonlara tepkilerini gösterirken, hukukun bir iktidar sopası olarak kullanılmasına tepki gösterirken sık sık tarihî bir isme atıf yaptılar: Nemrut Mustafa. Kimdir biliyor musunuz bu Nemrut Mustafa? Millî şehidimiz Kaymakam Kemal Bey'in de katilidir, millî şehidimiz Nusret Bey'in de katilidir, Mustafa Kemal'den söz ederken "paşa" ünvanını kullanan devrin gazetelerini kapatan, patronlarını hapseden bir Türk düşmanıdır da, şehitlerimiz için "Köpek ölüsündan farkları yok." diyen bir alçaktır da, Şam'a kaçan bir korkaktır da, İngilizlerin kurduğu sözde -tırnak içinde söylüyorum- güney kürdistanın maarif bakanlığını üstlenmiş bir haindir aynı zamanda.

Bu kürsüde, peki, birkaç saat önce açılan paçavranın nereyi temsil ettiğini söylediler size? Tahammül ettiğiniz miras işte bu arkadaşlar, bir tarihî kin. Sustuğunuz, görmezden geldiğiniz, normalleştirdiğiniz, cüretlendirdiğiniz miras bu, Nemrut Mustafa'nın mirası.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Bitiriyorum, son cümlem.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Eve beş dakika geç gidebiliriz, ülkemizden kıymetli değil.

O gün İngiliz emperyalizminin Orta Doğu'daki sınırları ve rejimleri dizayn planının maşasıydılar, bugün Amerikan emperyalizminin Orta Doğu'daki sınırları ve rejimleri dizayn planının maşası oldular. Gelecek hayalleriniz eğer bu ülkeye dairse, ülkenizden vazgeçmediyseniz, mücadeleden de vazgeçmeyin, ne olur, yalvarıyorum, Allah rızası için. Mücadelenin gereğini yerine getirin ki 1925'te bulamadıkları fırsatı 2025'te de bulamasınlar.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)