| Konu: | Cumhurbaşkanının bugünkü grup toplantısında yaptığı açıklamalara, Ankara Cumhuriyet Savcılığının kişisel verilerin çalınmasına dair iddianamesine, tutuklu gençlere ve Ekrem İmamoğlu'na ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 09.04.2025 |
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında AKP milletvekilleri bu konuya değinmese... Dün uzun uzun darbeyi, cuntayı, bunun tarihini anlatmıştım ama tarihimizle ilgili, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi tarihiyle ilgili konuşurken bilgi sahibi olmak zorundayız. Öncelikle belirtmek isterim ki Genel Başkanımız Sayın İsmet İnönü sadece Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı değil bu ülkenin kurtuluşunda, cephede hayatını, yaşamını vermiş, ülkemizin, topraklarımızın kurtulmasında büyük emekler harcamıştır; Millî Şef, millî kahramandır, Lozan'ın baş mimarıdır. Şimdi, eleştirileri görüyorum ve çok üzülüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bugün grup toplantısında "İsmet Paşa koltuğu sever." dedi, yahu kendisi -her kurultayda rakipsiz- yirmi üç yıldır tek aday, koltuğa yapışmış. Şimdi, söylemlerde tutarlılık olması lazım.
İkinci bir durum: Bu ülke çok partili hayata geçerken çok Kıymetli Genel Başkanımız İsmet İnönü seçimleri kaybedeceğimizi bile bile demokrasi adına ülkeyi çok partili hayata soktu ve gönül rahatlığıyla Demokrat Partiye iktidarı verdi. Şimdi, bir yerde Cumhurbaşkanını görüyorum, her grup toplantısında mutlaka ki İsmet Paşa'yla ilgili bir laf söylüyor. Bunu söyleyen Cumhurbaşkanı her grup toplantısına Terzi Yusuf'tan bir milyonluk bir takımı giyip geliyor, laf ettiği İsmet Paşa, garp cephesinin başarılı komutanı ve o çıkarmadığı üniformasıyla bu ülkeye belki de en büyük hizmetlerden birini vermiş bir devlet adamı. O yüzden, tarihle ilgili konuşurken sırf parti olarak düşünmesin kimse. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü... İsmet Paşa hakkında, bu ülkede iradenin, millî egemenliğin önünü açmış, çok partili hayata geçirmiş, cumhuriyet devrimlerini yapmış, bunları yaparken Osmanlı'nın borcunu ödemiş, bu ülkeyi İkinci Dünya Savaşı'na sokmamış; insanlarımızı, askerlerimizi öldürtmemiş bir kişi hakkında konuşurken, tarih hakkında konuşurken duyarlı olalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Önemli bir şey daha söyleyeceğim. Devleti yönetmek apayrı bir olgunluk istiyor. İki yıldır 86 milyonun kişisel verilerinin çalındığını söyledik, bununla ilgili İçişleri Bakanı "Önemli değil." "kısmi" "Önlemleri aldık." gibi laflar söyledi. Şimdi, burada insanların aşı bilgilerinden, tapu bilgilerinden, T.C. kimlik numaralarından adreslerine kadar hemen hemen nüfusun tamamının devlet kurumlarından kişisel verileri çalınmış. Çok ilginçtir ki yargılanan çocuklar 21, 22, 23 yaşında. "Neye göre söylüyorsunuz?" diyeceksiniz çünkü İçişleri Bakanı, herkes bunu inkâr etti. Ankara Cumhuriyet Savcılığının bir iddianamesi, bu iddianame çok vahim. Eğer gizlilik olsaydı söylemeyecektim; bu iddianameye hepimiz ulaşabiliyoruz, bayağı da kalın bir iddianame. Müşteki kim? Millî İstihbarat Teşkilatı, belediyeler, Sağlık Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, üniversiteler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, rektörlük, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü; var da var, devletin tüm kurumları var. İstihbarat dairesinde görev yapan memurlarımızın T.C. kimlik numaralarına, adreslerine, lojman adreslerine kadar çalınmış ve bunlar parayla satılmış, bunlar adına kimlik yapılıp parayla satılmış ve dönemin MİT Başkanı, bugün Dışişleri Bakanı, partimize ayar veriyor. Yahu, bu devleti ne hâle getirdik? 86 milyonun bilgilerini 20'li yaşlardaki çocuklar alabiliyorsa -ve bunlar 7-8 kişi- güvende değiliz demektir ama üzüldüğüm nokta şu: Üç yıl önce, iki yıl önce, bir yıl önce periyodik olarak ben bunu Bakana sorduğumda "Önemli değil." dedi, "Yalan söylüyorlar." dedi, "Vahim değil." dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama MİT teşkilatının görevlilerinin bilgilerini -ki daha vahim şeyler var, bunlar da gelecek, başka bürokratlar da var- 20'li yaşlardaki çocuklar, gençler alıyorsa, parayla satıyorsa ki bilebildiğimiz, bu kimlikleri falan ülkemizde çıkarıp satmışlar; Allah korusun, yurt dışına çıkmışsa tapu bilgilerimiz, aşı bilgilerimiz, kan grubumuz, her şeyimiz... Bunları konuşmuyoruz ama yüz iki yıllık Cumhuriyet Halk Partisi tarihini konuşuyoruz grupta, eleştiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef ki güvende değiliz bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bir devleti yönetmek, partiyle eşleştirip YÖK'ünden, polisinden, Emniyetinden, yargıcından valisine kadar parti devleti hâline getirmek değildir. Devleti yönetmek ciddiyet ister. Eğer o koltuklara, gerçekten o görevlere liyakat sahibi, bu devlette yetişmiş insanları koysaydınız ve o insanları harcamasaydınız, devletin kurumlarını partinin arkabahçesi hâline getirmeseydiniz bu rezaleti yaşamayacaktık. Sayın Başkan, bakın, ben Meclis Başkan Vekili olarak size bunu vereceğim, çok kıymetli Grup Başkan Vekillerine vereceğim, bu iddianameyi herkes okusun. Güvende değiliz ve sorumluluk sahibi insanlar bununla ilgili izahat ve açıklama yapmalı; Hakan Fidan açıklama yapmalı, onun döneminde oldu bu. Öyle partime ayar vermeyecek atanmış Bakan, öyle Genel Başkanımı tehdit etmeyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Senin yönettiğin kurumun, en hassas kurumun devletin kalbindeki bilgilerini bir şekilde birileri alacak ve sonra Dışişleri Bakanı olacaksın; eyvah ki eyvah! Orada yaşananlar Dışişlerinde yaşanıyorsa eyvah ki eyvah! O yüzden, Hakan Fidan, İçişleri Bakanı, çıksın, bu rezaleti açıklasın ve gereğini yapsınlar. Bakın, bu, istifayı gerektiren bir şeydir. Benim kızlarımın, yeğenlerimin, annemin, babamın aşı bilgileri, T.C bilgileri, tapu bilgileri, kimlik bilgileri 20'li yaşlardaki çocukların elinde, sahte kimlikler yapılmış, insanlara 5 dolar ila 100 dolar arası satılmış ve bu iddianamede var. Normal bir ülkede ülke sallanır. Lütfen bunu açıklasınlar.
Son olarak Sayın Başkanım, gençlerimiz hâlâ tutuklu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Buradan bir kez daha sesleniyorum, yargıçlara sesleniyorum: Sınavları var, bu gençler düşmanlarımız değil, evlatlarımız. Hepimizin tanıdığı, bildiği... Aileler arıyor, ricada bulunuyor, isyan ediyor. Derhâl, lütfen bu üniversitedeki çocuklarımızı serbest bırakın, bu iş başka noktaya gidiyor.
Son olarak bir konu daha önemli. Bir yargılama yapıyorsunuz, Sayın Ekrem İmamoğlu'nu tutukluyorsunuz; ya, lütfen ailesiyle uğraşmayın. Annesinin, babasının yazlığıyla; eşiyle, çocuğuyla uğraşmayın çünkü hiçbir şey yok ve bulamıyorsunuz; bu çok kötü gözüküyor. Anayla, babayla, eşle, çocukla uğraşmayın. Şimdi, hâlâ cezaevinde, bunun yolsuzlukla hiçbir alakası yok çünkü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen son cümlenizi alalım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlem.
AKP'nin yolsuzlukla ilgilenmek gibi bir derdi de yok. Olsaydı inanın, birçok eski bakan -sizi tenzih ediyorum- birçok belediye başkanı bugün yargılanırdı. Ben gerçek sebebi göstermek istiyorum: Bakın, burası Kanal İstanbul, bu da 28 Şubatta Cumhurbaşkanının üzerinde yaptığı gezi ve buna karşı çıkan bir belediye başkanı, Cumhurbaşkanı adayı, bugün cezaevinde; gerçek sebep bu. İstanbul'un rantı ve Kanal İstanbul.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)