GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:09.04.2025

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; en başından başlamak lazım. Kanunun adı doğru değil, "iklim kanunu" diye bir kavram yok Türkiye'de. Kapitalizmin çöküşünün yarattığı iklim kanunuyla karşı karşıyayız. Bu ülkenin zenginlerinin 2026 yılında uluslararası ticaret yapma ihtimali zayıfladığı için böyle bir kanun gündeme gelmektedir. Aslında bu, karbon ticareti kanunudur ve bu ülkenin var olan doğal kaynaklarının sömürülmesi, sömürünün devam edebilmesi için iş dünyasının iktidara dayattığı, iktidarın da diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da kendi iş birlikçileriyle ortak iş yapma kültürünün adıdır.

Ne diyoruz, talebimiz nedir? Kalkınma diyoruz. Onlar ne diyor? Büyüme diyorlar. Büyüme nedir? Ciro artışı demektir. Değerli arkadaşlar, ciro artışı ne demektir? Kârlılık demektir. Ciro artışı ne demektir? Daha fazla üretmek demektir. Ciro artışı ne demektir? Rekabet demektir. Siz eğer bir kanuna rekabeti, verimliliği, bütün bu ekonomik değerleri koyuyorsanız orada doğayı sömürmekten başka çareniz yoktur. Oysa bunu size dayatan yeni dünya düzeni, 4'üncü evre sanayi değişim biçimi aslında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin doğal yapısını ve doğal kaynaklarını sömürmek üzere hayata geçmektedir, rol almaktadır çünkü vahşi kapitalizm çökmek üzeredir değerli arkadaşlar ama bir şey yapıyorlar: Kendi ülkelerinde "ekokırım" dediğimiz, ekolojik kırımı önleyecek, ekolojik ve doğal suçları önleyecek kanunları çıkarıyorlar. Bizde böyle bir şey var mı? Yok. Bizim önce ekolojik suçları önleyecek bir kanunu bu Parlamentodan geçirmemiz lazım. Yani sanayi, endüstri, ticaret, neyse adı, hangi alansa, hangi üretim biçimiyse öncelikle neleri yapmayacağını bilmek zorundadır. Siz, demokrasi için, özgürlük için, adalet için sokağa çıkan çocuklar Anayasa'daki var olan haklarını kullanırken zorla içeri tıkıyorsunuz -ki bunların hepsini selamlıyorum; düşüncesinden, fikrinden dolayı içeride tutsak olan bütün yoldaşlarımı saygıyla selamlıyorum- ama burada dağımızı, ormanımızı, toprağımızı, suyumuzu kirleten herkesi ödüllendiriyorsunuz aha bu yasayla. Bu yasa karbon üzerinden, "yeşil büyüme" adı altında yine de çevremizi, toplumumuzu, ülkemizi açık ve net bir şekilde kirletme yasasıdır. Samimi değildir, dünyayı kirletenler de samimi değildir başta ABD ve diğerleri olmak üzere. Soru şu: Filistin'i kim bombaladı arkadaşlar? Ukrayna'yı kim bombaladı? Dünyada silaha en büyük yatırımı kim yapmaktadır? Peki, siz sahte savaşlarla yoksul ve az gelişmiş toplumları, ötekileri öldürürken dünyayı kirletmiyor musunuz? Bu kanunda nerede savaşı durduralım, nerede savaşa son, nerede silahlanmaya son? Siz bu dünyada nükleer silaha yatırım yapıyorsanız, silah sanayisine yatırım yapıyorsanız ve silah üzerinden büyük bir emperyal kalkınma modeli geliştirmişseniz; başta Gazze, Ukrayna olmak üzere, yerel ve bütün dünyada barut, silah, top, tüfeğe yatırım yapıyorsanız komikleşmeyin, komikleşmeyin kardeşim; bu ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çekeceksiniz. Yani bütünüyle baktığımızda bu açık ve net yeni bir zenginliğe zenginlik katma, vahşi liberal düzenin kendi çıkışına yol açma modelidir; bunun adını çok net bir şekilde koymak zorundayız.

Değerli arkadaşlarım, şunu çok net söyleyelim: Bir kanunda 21 defa "sermaye" yazıyorsa, bir kanunda 34 defa "rekabet", 78 defa "tahsisat" ve buna benzer kendi çıkarlarını ortaya koyabilecek kelimeler yazıyorsa siz oradan bir şey bekleyemezsiniz. O kanun doğanın kanunu olamaz, doğanın katliam kanunu olur, o kanun suları kirletme kanunu olur. O kanun yoksulların yeniden işsiz kalacağı, yeniden maalesef yoksulluğun artacağı kanun olur. Yani kısaca bu kanun halkın kanunu değildir. Bu kanun krizin kanunudur. Hangi krizin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sarıbal, lütfen tamamlayın.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Vahşi kapitalist sömürge sisteminin kanunudur. Chavez demişti, çok net: "Siz rejiminizi gözden geçirin. Savaşa, savaşın rantına dayalı bir kriz, sömürüye dayalı bir kriz rejiminizdir, düzeninizdir." Bu kapitalist, vahşi, sömürge düzenine hep birlikte itiraz edeceğiz. Elbette bu kanunu reddediyoruz. Bu kanun kapitalizmin, vahşi, emperyalist düzenin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bütün kaynaklarını sömürmeye aittir. Kahrolsun faşizm, kahrolsun emperyalizm, kahrolsun onun yerli iş birlikçileri!

Saygılarımla. (CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)