| Konu: | (10/2608, 2609, 2610, 2611, 2612, 2613) Esas No.lu 2025 Yılının Nisan Ayında Ülkemizde Gerçekleşen Zirai Don Olayının Sonuçlarının Araştırılması, Üreticilerin ve Tarımsal Ürünlerin Uğradığı Zararların Tespiti ve Gelecekte Yaşanabilecek Benzer Olayların Etkilerinin En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 15.04.2025 |
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zirai donla alakalı bütün grupların ortak olarak vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bayramdan hemen önceki hafta burada yine zirai donla alakalı konuşma yapmıştım. O zaman, daha çok Çukurova bölgesini kapsayan; Mersin, Adana, Hatay illerini kapsayan, daha çok narenciye bitkisini ve buğdayı etkileyen bir zirai donla karşılaşmıştık. Burada, o zaman, sizlerle orada yaşanan sıkıntıları paylaşmıştım ama hem bu yeni yaşanan zirai don hadisesi vesilesiyle hem de bizim bölgede yaşanan sıkıntıları tekrar sizlerle paylaşarak oradaki üreticilerimizin, çiftçilerimizin dertlerini, problemlerini de aynı zamanda gündeme getirmiş olacağız.
Şimdi, 22 Şubat ile 25 Şubat tarihleri arasında özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde Toroslardaki kar yağışından sonra bizim Çukurova bölgesinde ciddi bir zirai don hadisesi yaşandı ve bu zirai don hadisesi sonrasında özellikle narenciyenin limon ağaçları yani limon kısmı çok ciddi zarar gördü. Bu yıl sadece Yumurtalık sahil şeridi, Karataş sahil şeridi ve dağ ile Ceyhan Nehri, dağ ile Seyhan Nehri arasında kalan kısımlar hariç limon ağaçlarının çoğu büyük oranda kurudu, yapraklarını döktü, çiçek açmadı. Şu anda limon ağaçları gövermeye başladı ama çiçek olmadığı için bu yıl limon üretimi çok kısıtlı ve çok az olacak. Önümüzdeki yıl da limonla ilgili ne olacağı şu anda tam kestirilemiyor yani bazı ilim adamları önümüzdeki yıl da limonla ilgili sıkıntı yaşanabileceği ve bu meyve gözenekleri dondan etkilendiği için önümüzdeki yıl da verim kaybının çok ciddi manada görülebileceğini söylüyorlar.
Yine, çok fazla gündeme gelmeyen ama bizzat tespitte bulunduğumuz ve ilçe tarım, il tarım müdürlüklerine de bildirdiğimiz, özellikle hububatla ilgili bizim bölgede, kıraçta sulayamayanların buğdayı hem kuraklık hem zirai dondan dolayı kurudu, yüzde 80'i söküldü, yerine ayçiçeği ekildi. Ayçiçeğinin ne olacağı da şu anda bilinmiyor. Niye? Çünkü kuraklık hâlâ devam ediyor, hâlâ don tehlikesi var. Dolayısıyla buğday üreticileri de çok ciddi bir zayiat yaşadı. Mısır ekildi, mısır çıktı, çıkanlar kurudu, çıkmayanlar da toprağın altında kurudu. Dolayısıyla çiftçi mısırını söküp yeniden ekmek zorunda kaldı; hem gübre hem tohum hem de ilaçla ilgili, kimyasal ilaçla ilgili çok ciddi bir maliyet binmiş oldu çiftçimizin sırtına.
Şimdi, buğday Çukurova'da eğer iyi bakılırsa... Geçmiş yıllarda, mesela çok iyi bakılan buğdaylar 600, 700, 800 kiloya kadar verim yaptı ama bu yıl Çukurova'da en iyi buğdayın 300-400 kiloyu bulmayacağı tahminleri var. Bu, bizzat çiftçi olarak benim de içerisinde yaşadığım ve gördüğüm, gözlemlediğim bir hadise. Yani buğday çok ciddi zarar gördü. Şu ana kadar çok fazla gündeme gelmedi, özellikle altını çizerek söylüyorum, mısır üreticileri ve buğday üreticileri de bu işten çok ciddi hasar gördü, zarar gördü. Onun için, eğer böyle bir araştırma yapılacaksa bu ilçe tarım müdürlüklerinin, TARSİM'in yapacağı araştırmaya mutlaka buğday ve mısır da dâhil edilmeli.
Yine, patates üreticileri... İlk çıkan patatesler dondu ve yok oldu, söktüler, yerine yenisini ektiler; dolayısıyla patatesle ilgili de çok ciddi bir sıkıntı var. Yani, araştırma yapılırken bunların hepsini kapsaması, geniş manada bir araştırma yapılması açısından bunları söylüyorum; aynı zamanda, çiftçilerimizin bize ilettiği, bizim gidip sahada bizzat gördüğümüz konuları da burada sizlerle, Bakanlık yetkilileriyle paylaşmak adına bunları söylüyorum.
Yine, bizim bölgede, özellikle Çukurova bölgesinde şu anda mısır toprağın üstünde ama örnek veriyorum, mısır 30 santim olması gerekirken hâlâ 15-20 santim bandında gidiyor; neden? Çünkü hem bu dondan etkilendi, zirai dondan etkilendi hem de soğuk havadan mısır yeterince büyüyemedi. Onun için, değerli arkadaşlar, bizim bu araştırmaları yaparken bunların hepsini içerisine koyarak araştırmamız lazım.
Şimdi, en son, 11-12 Nisan tarihlerinde İç Anadolu Bölgesi'nde işte "sert çekirdekli" dediğimiz elma, kayısı, erik gibi meyveler; yine, Karadeniz'de çay, fındık gibi sebze ve meyveler; yine, İç Anadolu Bölgesi'nde ve Karadeniz Bölgesi'nde pancar; yine, Amasya bölgesinde, Manisa bölgesinde kiraz; Manisa bölgesinde, İzmir bölgesinde üzüm; Malatya bölgesinde, Elâzığ bölgesinde kayısı yani Türkiye'nin birçok bölgesini kapsayan, Türkiye'nin birçok ilini kapsayan ne yazık ki çok ciddi bir zirai donla karşılaştık. Bu afet çok ciddi ve büyük bir afet. İnşallah, Bakanlık yetkililerimiz ve ilçe tarım müdürlükleri, il tarım müdürlükleri vasıtasıyla bir an önce bu tespitler yapılıp çiftçinin zararını ziyanını karşılamak adına, üretimi devam ettirebilmek adına harekete geçilmesi gerekir. Bizim de zaten bu araştırma önergesini vermemizin, araştırma önergesini istememizin altında yatan sebep bunları enine boyuna araştırarak, inceleyerek burada sizlerle paylaşmak ve çiftçimize en iyi şekilde katkıyı sağlamak.
Değerli arkadaşlarım, biz eğer çiftçinin üretmesini sağlayabilirsek Türkiye'de birçok şeyin altına imza atmış oluruz çünkü soframıza gelen her şey çiftçinin ürettiği şeyler yani bugün sabah kahvaltısında peynirini, ekmeğini, salatalığını, zeytinini, akşam yemeğini, öğlen yemeğini ve bilumum yediğimiz her türlü meyveyi, sebzeyi üreten çiftçi. Dolayısıyla biz çiftçiyi üretime teşvik ettirecek, onun üretimini sağlayabilecek, onu koruyacak faaliyetleri ortaya koymamız lazım. Bunu yaparsak, çiftçimizi üretime teşvik edersek, çiftçimizin üretim yapmasını sağlarsak buradan hem ülkemiz kazanacak hem çiftçimiz kazanacaktır. Cari açığın önlenmesine en fazla katkı sağlayan kesim çiftçi kesimidir. Bugün, Türkiye'nin ihracatı, bakın, çiftçinin ürettiği ürünler ve ona dayalı sanayi ürünleriyle alakalıdır. Onun için, bizim her hâlükârda çiftçimizi korumamız ve bu meseleye sahip çıkmamız lazım.
Aynı zamanda, bu mesele siyasetüstü bir meseledir. Burada bütün siyasi partilerin ortak önerge vermiş olmasından son derece mutlu oldum çünkü tarım ve çiftçi bu ülkenin çok önemli bir kurumudur. Eğer biz bu meseleyi siyasetüstü olarak görüp hep birlikte sahiplenirsek inanın ki çiftçimize ve ülkemize çok önemli katkı sağlamış oluruz.
Yine, mesele bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Dolayısıyla bağcıyı dövmek kolaydır ama üzümü yemek zordur çünkü üzüm yetiştirmek lazımdır. Onun için, bizim bu meseleyi siyaset meselesi değil bu meseleyi tamamen ülkenin geleceği, çiftçinin geleceği ve üretimin geleceği açısından değerlendirmemiz lazım ve bu gözle bakmamız lazım.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)