GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE YER ALAN ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK İBARELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:25.04.2013

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 436 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tüm engelli kardeşlerimi ve ailelerini de sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Her şey insan olmakla başlar, hepimiz aynı şekilde doğduk, aynı şekilde doyduk, çocuk olduk sonra büyüdük, yaşlı ve genç, özgür ve tutuklu, siyah ve beyaz farklı sıfatlar verildi her birimize; uzun, kısa, şişman, güzel, çirkin, engelli ama bir tek eşit olamadık. Sizler sokağa çıktığınızda kaç engelli yurttaş ile karşılaşıyorsunuz? Karşılaştığınızda ne düşünüyorsunuz? Türkiye nüfusunun yüzde kaçı engelli? Sokakta bir engelli görmek için kaç engeliniz var farkında mısınız? Peki onların nasıl yaşayamadıklarını biliyor musunuz? Hükûmet sözcülerine ve bakanların söylediklerine bakıldığında, Türkiye'de engelli olmanın yaşamak için bir dezavantaj olmadığı, karşılaşılması muhtemel sorunların Hükûmet ve bürokrasi tarafından öngörülerek çözümün derhâl hayata geçirildiği, sorunların tespiti ve çözümler konusunda gelişmiş ülkelerdekine eş ve hatta üstün yasal düzenlemelerin bu Hükûmet döneminde yürürlüğe konulduğu, kısacası her şeyin Hükûmetin kontrolü altında olduğu, engelliliği olan yurttaşların ve ailelerinin herkes gibi yaşayabildiği, sağlık, eğitim, ulaşım, istihdam hizmetlerine yeterince ulaşılabildiği hissine kapılıyorsunuz. Peki, gerçekten öyle mi?

Değerli milletvekilleri, son dönemde katıldığım birçok toplantıda, bölgemde yaptığım çalışmalarda engelli yurttaşlarımızın sorunlarını dinleme fırsatı buldum ve belirtmeliyim ki durum hiç de böyle tozpembe değil. Elbette bugün yapılmakta olan düzenleme olumludur ve destekliyoruz. Mevzuatta ve kanunlarda "özürlü", "çürük" ve benzeri tanımlamaların yerine "engelli" kavramının kullanılması önemlidir. Ancak, bununla birlikte çok daha önemli ihtiyaçlar, talepler bulunmaktadır. Bu arada belirtmek isterim ki ben de konuya dair Meclis Başkanlığına  bir kanun teklifi sunmuştum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname'de bir değişiklik talebinde bulunarak Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, engelli hizmetleri genel müdürlüğü ve yaşlı hizmetleri genel müdürlüğü olarak yeniden düzenlenmesini ve bununla birlikte de kanun hükmündeki kararnamede geçen "özürlü" ifadesinin "engelli" ifadesiyle değiştirilmesini hedefleyen bir teklif. Ancak, Komisyonda birleştirilmediği için bugün onu görüşemiyoruz. Görüşmekte olduğumuz yasanın Komisyon görüşmeleri sırasında benim teklifim de gündeme gelmiş, fakat genel müdürlüklerin düzenlemesini içermesi nedeniyle kapsam dışı bırakılmıştır. Umarım, en kısa zamanda yasa teklifim gündeme gelecek ve kabul edilecektir. Çünkü, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, engelliler aleyhinde ayrımcılık teşkil eden yürürlükteki hukuk kurallarını düzenlemeleri, gelenekleri ve uygulamaları değiştirmek veya ortadan kaldırmak için gerekli olan yasama faaliyetleri dâhil, uygun tüm tedbirleri alma, tüm politika ve programlarında engellilerin insan haklarının korunmasını ve güçlendirilmesini dikkate alma konusunda verilen sözün gereği yapılmalıdır. Eşitliği sağlamak ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak üzere engellilere yönelik makul uyumlaştırmanın yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede de engelli bireylerin taleplerini daha iyi karşılayacak ayrı bir birimin kurulması önemlidir hem yaşlılarımız hem de engellilerimiz ayrı birer genel müdürlük kurulmasını hak edecek kadar geniş, önemli bir tabana sahiptir.

Önemli bir konu da: Biliyoruz ki 2005 yılında yine sizin Hükûmetinizin çıkarmış olduğu 5378 sayılı Özürlüler Kanunu'nun geçici 2'nci ve 3'üncü maddeleriyle tüm kamusal alanların ve toplu taşıma araçlarının engellilerin erişimine uygun hâle getirilmesi için tanınan yedi yıllık süre, 7 Temmuz 2012 tarihinde bitiyordu Sayın Bakan. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla, sizin oylarınızla 28 Haziran 2012 tarihinde kabul edilen düzenlemeyle, yedi yıllık bu süreyi uzattınız. Alelacele çıkartılan bu yasanın onaylanmaması için, çok kısa bir sürede 147 sivil toplum örgütü ve 3 binden fazla engelli kişiden bireysel olarak imza toplanmasına rağmen maddeyi kabul ettiniz ve Sayın Cumhurbaşkanı da yasayı 12 Temmuz 2012'de onayladı ve yasa kanunlaşıp yürürlüğe girdi.

6353 sayılı bu Kanun'un 34'üncü maddesiyle, bir yıllık kanun marifetiyle, iki yıl da ilgili bakanlık eliyle olmak üzere en az üç yıl daha erişebilirlik standartlarının uygulanması ertelenmiş, engelliler evlerinde mahkûm edilmişlerdir. Bu kanunla gerçekten engelliler sonsuza kadar engellenmiş, evlerine hapsedilmiş oldu çünkü yasayla getirilen ceza sistemiyle "Cezayı öde, sorumluluktan kurtul dönemi" artık başlamıştır. Üstelik bu ceza tutarları, engellilerin de vermiş olduğu vergilerle ödenecektir. Bu düzenleme, onurlu bir yaşam sürdürme hakkını en az üç yıl ertelediği için, Anayasa'mızın 2'nci maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesine aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, yeni düzenleme, devletin, engellilerin, insan hak ve özgürlüklerinin tümünden diğerleriyle eşit biçimde yararlanmalarını sağlama yükümlülüğünden kaçındığı için, açık biçimde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Bununla birlikte,  Türkiye'nin bu sözleşmelere taraf olması dolayısıyla Anayasa'mızın 90'ıncı maddesine de aykırıdır.

Kamu ve belediyeler, engellilere karşı yükümlülüklerinden yedi yıl boyunca kaçmışlar, iktidar da haziran ayında çıkardığı bu yasayla, görevlerini yedi yıldır yapmayan kamu görevlileri ve belediye başkanlarını bir bakıma ödüllendirmiş, sorumluluktan kurtarmıştır.

Engellilere evde hapis yasasını oylayan, oylarıyla Meclisten geçiren iktidar partisi milletvekillerine ve engellilere evde hapis yasasını onaylayan Sayın Cumhurbaşkanına da buradan teessüflerimi ve üzüntülerimi gönderiyorum.

Değerli milletvekilleri, on yıllık iktidarınızda, engelli yurttaşlarımızın hangi taleplerine yanıt verdiniz, hangi çalışmaları yaptınız? Oysaki tek talepleri eşitlik ve adalet. Sözü edilen bu talepleri somutlaştırmak için kısaca dile getirmek gerekirse, engelli örgütleri, 2022 sayılı Yasa'daki muhtaçlık sınırının asgari ücretle belirlenmesini, bu aylığın,            hiçbir kriter gözetilmeksizin işsiz tüm engellilere ödenmesini istemektedirler. 2022 sayılı Yasa ile ödenen muhtaçlık aylığı, engelliler için bir işsizlik tazminatına dönüştürülmelidir.

Ayrıca, Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği ivedilikle değiştirilmeli, sakatlık oranı sağlık kurulu raporlarıyla belirlenirken vücut fonksiyon kaybı oranı, yapılacak yasal düzenlemeler sonucunda uzman bir kurul tarafından belirlenmelidir.

Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine daha çok kaynak ayrılarak devlet tarafından sürdürülmesi sağlanmalı, mevcut özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim süresi haftanın beş günü yarım güne çıkarılmalı ve sıkı denetim altına alınmalıdır.

Bakım hizmetlerinin verilmesinin koşulu olarak konulan ailedeki birey başına gelirin asgari ücretin 2/3'ünün altında olması zorunluluğunun kaldırılması, yoksulluk ölçütü kullanılmadan, bakıma muhtaç tüm engelli vatandaşlarımızın bakım hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalarının sağlanması, en iyi bakımın aile ortamında yapılabileceği gerçeğinden hareketle evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve özendirilmesi, bakıma ayrılan kaynakların artırılması için bakım sigortası sistemile sağlam güvencelere kavuşturulması gerekmektedir.

Tüm yerel yönetimleri, yasal yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmeleri için göreve çağırıyoruz.

Bununla birlikte, normal iş gücü piyasasında hiç yer bulamayan zihinsel engelliler ve ağır engelliler, çalışma yaşamına katılmalarının önünü açacak girişimler bekliyorlar. Bu bağlamda, dernekler, vakıflar ve yerel yönetimlerce açılacak kâr amacı gütmeyen, devletin de mali ve teknik destek vereceği sosyal rehabilitasyon merkezlerinin kurulması çok önemlidir. Bu merkezlerin açılmasına olanak sağlayacak korumalı iş yeri yasasının bir an önce çıkarılması gerekmektedir. Korumalı iş yeri açacak olan dernek veya vakıfların ciddi projelerine hazine arsası tahsisi, vergi muafiyetleri ve diğer kolaylıklar sağlanarak bu merkezlerin ve tam korumalı iş yerlerinin ülke genelinde yaygınlaşması ve yaşatılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Engelli işçi ve memur kadrolarının ivedilikle doldurulması, kendi işini kuran engellilere kredi, vergi kolaylıkları sağlanması, kotaların kaldırılması yönündeki çalışmaların derhâl son verilmesi, ülkemizin de onaylayarak yürürlüğe koyduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'ne uyularak, engellileri ilgilendiren düzenlemelerde ve uygulamalarda engelli örgütlerin söz ve karar sahibi olması gerekmektedir. Bu yasanın ardından, hızlıca kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, tüm yollar, kaldırımlar, yaya geçitleri, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanlarıyla, kamuya açık her türlü özel yapılar engellilerin erişebileceği uygun duruma getirilmelidir. Ayrıca, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içi hizmetleriyle toplu taşıma araçlarını engellilerin erişebilmelerine hazır hâle getirmeli ve engellilerimiz evde hapis kalmaktan kurtulmalıdır.

Bu nedenle, bugün görüştüğümüz kanunla düzenlenen sadece "özürlü" kelimesinin "engelli"ye dönüştürülmesi konusu yeterli değildir. Nüfusumuzun kayıtlı yüzde 12'sini teşkil eden ama kayıtsızlarla beraber belki de yüzde 15'i bulan tüm engelli yurttaşlarımızın veya kardeşlerimizin geleceğe umutla bakması için her türlü yasal düzenlemenin yapılmasını talep ediyor, tüm engelli kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, konuşmanızın bir bölümünde dediniz ki: "Yapılan yardımlarla ilgili tüm bilgiler SOYBİS sistemimizde tescillidir, isteyen milletvekillerimizle paylaşırız." Bunu sizden istiyoruz ama 10 Ocak 2013 tarihinde bir soru önergesi verdim Sayın Bakan. 6 soruluk bu önergede, "Türkiye genelinde illere göre evde bakım yardımı alan kaç yurttaşımız bulunmaktadır?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (Devamla) - "Bu yurttaşlarımızın bakım masrafları illere göre ayrı ayrı aylık bazda ne kadardır? Bu yardımların temel kaynağı nedir? Ayrılan bütçe yeterli olmakta mıdır? Evde bakıma muhtaç yurttaşlarımızın belirlenmesindeki temel ölçütler nelerdir? Bu ölçütlerin denetimi hangi sıklıkla yapılmaktadır ve denetimi yapan kişilerde hangi vasıflar aranmaktadır? Denetim görevini yapan kişilerin sayıları ve görev süreleri ne kadardır?" diye 10 Ocakta sormuşum, aradan üç ay geçmiş, maalesef bu sorularıma yanıt alamamışım. Şimdi bir kez daha bunu size elden takdim ediyorum ve sorularımıza cevap bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)