GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE YER ALAN ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK İBARELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:25.04.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Hatta Parlamentodaki bütün gruplar adına. Öyle bir itiraz geliyorsa çok teşekkür ederim. (Alkışlar)

Şimdi, tabii, şunun üzerinde biraz daha durmak lazım ki: 2005 yılında kabul edilen Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, engelliler için temel kanun ve bu kanun, engellilere hak sahibi özneler olarak bakmayan; aksine, engellileri Türkiye'de devletin temel bakışı olan "korunmaya ve yardıma muhtaç kişiler" olarak algılayan bir temel yapıya, bir arka plana sahip. Bir kere bunu değiştirmemiz gerekiyor. Çünkü, öylesine eleştiriler var ki -zaman zaman biz bunu bu kürsülerden de söyledik- son on yılda sosyal devletten sadaka devletine doğru bir dönüş var diye. Bunun böyle olmadığını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bize icraatlarıyla ispat etmesine ihtiyacımız var.

Sosyal Hizmetler Kanunu ile engelli bireylerimizin ailelerine verilen asgari ücret tutarındaki evde bakım yardımını geçen sene 27 Haziranda burada konuşmuştuk ama şöyle konuştuk: Eğer 500 liranın üstünde yani asgari ücretin 2/3'ünden fazla geliriniz varsa ve eğer bu yardımı alıyorsanız, bu Meclis bütün itirazlarımıza rağmen üç ay bir süre tanıdı, üç ay içinde başvurmayanlara da icra takibi yoluyla bu paraların geri alınması? O gün burada neye itiraz ettiysek bugün iktidar, muhalefet bütün milletvekillerinin başında bu dert. Düşük gelir seviyesinde, 600-700 lira geliri olan aile, 500 lirayı geçmiş, kendini ihbar etmemiş ve bu paranın geri alınmasıyla ilgili hepinize gelen başvurular var, "Bana bu kadar borç çıkardılar." diyorlar. Bu konulara dikkat etmek lazım.

"Evde bakım" dersek, evde bakımda da mantık aynı. "Engelline evde bak; engelline, yaşlına evde bak, çocuğuna evde bak, ben sana para vereyim." Bu yaklaşım doğru değil. Yani, bu yaklaşım şu açıdan doğru değil: Türk filmlerini hatırlatıyor bu yaklaşım. Eski Türk filmlerinde bir ayyaş baba vardır, devamlı içer, çocuklarla ilgilenmez; çocuğu şefkat için yanına gelir, cepten para çıkarır verir. Veya o konken oynayan anne tiplemesi. Çocuk okuldan gelir, kapıda bir öpücük bekler, ilgi bekler, sıcak bir yemek bekler; anne konken oynamaktadır, çocuğun cebine para sokuşturur, "Git bir hamburger ye." der. Orada içiniz sızlar ya. Bakın, o ayyaş baba veya konken oynayan ana meselesi, bizim devlet babanın ve devlet ananın bugünkü meselesidir.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Bak, bizim analarımız böyle.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sosyal politikalar üretmek yerine, "Ben sana parasını vereyim, sen bu işin arkasını arama artık." denir ama herkes şunu bilir ki, o filmlerde herkes onu bilir ki o paranın bir devamlılığı da yoktur, inanın, bir kıymetiharbiyesi de yoktur. Kadını sosyal hayattan tecrit eden, üstüne üstlük, profesyonel bakıma muhtaç engellileri bundan ayrı tutan, onları zaman zaman şiddete, hatta bir karanlık odada yatak yaralarına, ölüme terk eden bu sistemin sosyal devletle ilgisi yoktur.

Bir de şöyle bir anlayış var: Kimse kızmasın ama Sayın Başbakanın bir temel yaklaşımı var ya "Erkekler devlet kurar, kadınlar aile kurar." Bu mesele tam olarak ona doğru gidiyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Nereden çıkarıyorsun?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - "Erkekler devletin çatısı, kadınların ailede görevleri var."

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Nereden çıkardın bunu Özgür, nereden?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Meseleyi sadece aile olarak merkeze alan yani bekâr kadını, evlenmeme tercihinde bulunan kadını sanki bu devletin ulvi menfaatlerinin dışında davranan ve bir nevi de pek böyle işe yaramayan bir vatandaş gözüyle gören bu yaklaşımı da buradan tartışıyor olmamız gerekir diye düşünüyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim görüyor onu ya, kim? Kim görüyor onu?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Engelli maaşı meselesi çok konuşuluyor. Engelli maaşına gelmeden önce şu Balthazard cetvelinden bir bahsetmek lazım.

Değerli iktidar partisi milletvekilleri, size herkes geliyor ve diyor ya: "Eskiden yüzde 70'ti, 80'di benim engelim, benden tekrar rapor istediler, 43'e düştü, maaşım kesildi; benden tekrar rapor istediler, düştü." Bakın, 1880, Fransız bir bilim insanı "Balthazard cetveli" diye bir şey icat etmiş. Bu insan aslında bunu adli tıp için icat etmiş yani birisi dayak yiyor, bazı yerleri işlev göremiyor veya ölmüş, bakıyor, sağ kolu çalışmıyorsa 12 puan, sol bacağı tutmuyorsa şu kadar puan, gözünün biri kapanmış, görmezse bu kadar... Balthazard cetveli bu. Bunu daha sonra engel durumunun tespitinde kullanmaya başladılar. Bütün dünya bu yanlışı yaptı. Sonra, bu 1880'deki Balthazard cetvelinden 1970'lerden itibaren herkes geri dönmeye başladı. Herkes döndü, bir tek biz 2006'dan itibaren Balthazard cetvelini uygulamaya başladık. Balthazard cetveli, ayrı ayrı durumdaki çoklu engel durumları toplanınca 2'yle 2'nin 4 değil, 3 etmesine yarayan ve engellileri mağdur eden  bir şey; bunu bilgilerinize sunuyorum, bunu bir tartışmaya açalım. Eski sistem, doktor veriyordu bu raporu ve o raporu veren heyette psikiyatrist de vardı. Bakın, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi şöyle diyor, 2009'da revizyon yaptılar: "Engellilik statüsü,  vücudunda engel oranıyla değil, toplum içindeki ayrımcılığı nasıl hissettiği, nasıl eksiklendiği, nasıl yeteneklerini kullandığıyla ölçülen  bir durumdur." Çağdaş olanı bu. Bırakın öyle 1880 model Balthazard cetvellerini falan da bizim bir an önce bu meseleyi tekrar doğru bir şekilde ele almamız lazım.

Düşünün ki, bir kolu olmayan biri, buna sen "20" dersin, "30" dersin, o kolunu kaybettikten sonra akıl sağlığı, artık, psikiyatristi onu çalışmaktan menediyorsa bu malulen emekli edilmesi gereken  bir durumdur. Bir psikiyatristin olmadığı bir yerde Balthazard cetveli bu işlere karar vermemelidir. Bu bir bakış açışı. Bu 1880 model Fransız işi değerlendirmeden derhâl dönmeliyiz.

Bir de şöyle bir şeyi daha vurgulayayım: 119 liralık kazanç meselesi var ya. Engelli parası alınacaksa kişi başına 119 liradan daha az gelirinin olması gerekiyor. Eskiden şöyleydi: Ailenin giderinden geliri çıkıyordu 119 liralık fark varsa verilmiyordu. Şimdi, inanır mısınız ailenin geliri 500, gideri 600, aradaki 100 lirayı da bir yerden bulmuş, belgelendirilmemiş kazanç, gelir 600 hesaplanıyor, aile 3 kişiyse aylığı 200'e geliyor, bakım parası kesiliyor. Yani eskiden farkın 119 lira olması gerekiyordu en az, şimdi bölünüyor 119 lira.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Eskiden bakım parası da yoktu.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bunlara çözüm bekliyoruz. 

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)