GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:22.04.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ HUN (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Öğretmen olmak bu coğrafyada yalnızca bir meslek değil aynı zamanda bir fedakârlık hikâyesidir ancak ne yazık ki bu fedakârlığın karşılığı yıllardır verilmemektedir. Eğitim emekçileri ekonomik sıkıntılardan güvencesiz çalışmaya, siyasi baskılardan mesleki itibarsızlaştırmaya kadar birçok yapısal sorunla boğuşmaktadır. Bu sorunların her biri hem eğitim sistemini zayıflatmakta hem de toplumsal adaletsizliğin derinleşmesine neden olmaktadır. Öğretmenlerin sınıfta otoritesini sarsan uygulamalar, müfredat dışı dayatmalar, siyasi baskılar ve kimi zaman veli şiddeti öğretmenlerin mesleki motivasyonunu kırmaktadır. Öğretmenin sesi kısılırsa öğrencinin sesi duyulmaz, öğretmenin iradesi bastırılırsa toplumun yarını karartılır.

Liyakatin ortadan kaldırıldığı bu dönemde binlerce öğretmen mağdur edilmektedir. Öğretmen atamalarında mülakat bir araç değil, bir engel hâline gelmiştir. "Mülakatları mülakat gibi yapacağız." diyenlerin geçen yıl yapılan öğretmen atamalarındaki adaletsizlikleri herkesin malumudur. Mülakat komisyonlarınca farklı illerde yapılan, farklı puanlamalarla yaşanan adaletsizlik kabul edilebilir değildir. Mülakat, yandaşlıktır. Yandaşlık sistemiyle de hak eden değil torpili olan kazanıyor. Bu anlayış sadece öğretmenleri değil tüm eğitim sistemini zehirliyor.

Öğretmene hak ettiği değeri vermeyen bir toplum kendi geleceğini hiçe sayar. Eğitim sistemini dönüştürmeden, öğretmenleri güçlendirmeden demokratik bir toplum inşa edilemez. Öğretmenlerin özlük hakları iyileştirilmeli, atama bekleyen tüm öğretmenler kadroya alınmalı, güvencesiz çalışma sona erdirilmeli ve öğretmenlerin mesleki bağımsızlıkları güvence altına alınmalıdır. Çok dilli, çok kültürlü bir eğitim anlayışıyla eğitimde toplumsal eşitlik ve adalet mümkün olabilecektir.

Değerli milletvekilleri, bir halkın yarınını inşa etmek bugünün gençlerine verdiği eğitimle mümkündür. Ancak ne yazık ki Türkiye'de eğitim politikaları uzun süredir siyasi kaygılarla, merkeziyetçi uygulamalarla ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren bir anlayışla şekillendirilmektedir. Bu durumun en net örneklerinden biri de proje okullarıdır. Başlangıçta nitelikli eğitimi yaygınlaştırmak iddiasıyla yola çıkılmış olsa da uygulama süresince proje okulları eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler için ciddi mağduriyetlerin yaşandığı alanlara dönüştürülmüştür. Proje okullarının Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel statüyle belirlenmesi, bu okullarda görev yapan öğretmenlerin tayin ve görevlendirme süreçlerinin öğretmenlerin tercihleri dışında yürütülmesine zemin hazırlamıştır. Bu sistemle birlikte birçok deneyimli ve başarılı öğretmen yıllardır emek verdiği okullardan iradeleri dışında alınmış, yerlerine liyakatten uzak atamalar gerçekleştirilmiştir. Bu durum yalnızca öğretmenlerin değil aynı zamanda öğrencilerin eğitim kalitesinin düşmesine ve okul ikliminin bozulmasına yol açmıştır. Demokratik bir eğitim sisteminin en temel unsurlarından biri öğretmenlerin mesleki güvencelerinin korunmasıdır. Ancak proje okulları uygulamasıyla öğretmenlerin meslek onuru hiçe sayılmıştır. Sözlü mülakatlar ve keyfî uygulamalarla öğretmenlerin yer değişiklikleri sıradanlaştırılmıştır. Bir öğretmeni yıllarca görev yaptığı okuldan uzaklaştırmak yalnızca o bireyi değil öğrencileri, velileri ve eğitim ortamını da doğrudan etkileyen bir müdahaledir. Proje okullarında yaşanan mağduriyetler yalnızca öğretmenlerle sınırlı değil, öğrenciler açısından da bu okullar birçok eşitsizliğin ve ayrımcılığın mekânı hâline getirilmiştir. Bazı proje okullarında öğrencilere diğer inanışlar ve mezhepler yok sayılarak dayatılan Sünni İslam ideolojisi, tek tipleştirici disiplin anlayışı ve baskıcı yönetim pratikleri öğrencilerin kendilerini özgürce ifade etme hakkını ellerinden almaktadır. Eğitim bir haksa bu hakkın herkes için eşit ve özgürce erişilebilir olması gerekiyor ancak bugün proje okullarında uygulanan ayrımcı politikalar, özellikle dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin eğitim hakkını doğrudan zedelemektedir.

Eğitimde demokratikleşme olmazsa olmazdır. Proje okulları uygulamasının siyasi kadrolaşmanın ve merkeziyetçiliğin aracı olmaktan çıkarılıp öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin söz sahibi olduğu katılımcı bir modelle yeniden ele alınması gerekmektedir.

Bu okulların hangi kriterlere göre proje statüsü kazandığı, atamaların hangi ölçütlerle yapıldığı kamuoyuna açık ve denetlenebilir olmalıdır. Aksi hâlde bu sistem yalnızca adaletsizlik üretmeye devam edecektir. Bazı eğitim emekçileri proje okullarından alındıkları için yaşadıkları mağduriyeti yargıya taşımaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YILMAZ HUN (Devamla) - Eğitim sistemi, siyasi müdahalelerden arındırılmış, bilimsel, demokratik, kamusal ve ana dilde eğitim hakkını güvence altına alan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Proje okullarında yaşanan atamalardaki kadrolaşma, liyakatsiz atama iddialarının araştırılması, yerleri değiştirilen öğretmenlerin yaşadıkları adaletsizliklerin araştırılarak açığa çıkarılması elzemdir. Bu nedenle bir Meclis araştırması gerekmektedir. Buradaki bütün vekillerin de bu mağduriyetlerin araştırılmasına destek vereceğine inanıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)