| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 09.12.2011 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Aralık tarihinde bütçe görüşmeleri başladı. Bütçe görüşmeleri başladıktan sonra bitimine kadar çünkü Danışma Kurulu, dört parti grubunun birlikte karar altına aldığı, Meclis Başkanlığının da içinde olduğu, Genel Sekreterliğin de içinde olduğu, gündemin belli olduğu, konuşmacıların belli olduğu bir takvim.
Şimdi, bu takvimi, bu çalışma düzenini üç parti bir önergeyle bozmak istiyor. AK PARTİ ve MHP'nin, CHP'nin de imzaladığı bir önerge şu an elimde. Bu önergeye göre, bütçe görüşme düzeninin değiştirilmesi ve bütçe düzeninin değiştirilmesinden başka, bütçe görüşmelerinin arasına kamuoyunda "Şike Yasası" olarak bilinen yasayı kırk sekiz saat geçmeden hemen Genel Kurula indirip, gece birde, ikide de millet uyurken, uymuşken, uyutulmuşken bu bütçe görüşmeleri arasında, kaşla göz arasında bu yasayı geçirmek.
Bu, hangi etik kurallarla bağdaşıyor arkadaşlar, hangi İç Tüzük'le bağdaşıyor? Hangi bütçe görüşmesi döneminde üç tane parti kendi başlarına önerge verip bütçe görüşmelerinin arasına böyle korsan yasa önerileri koymuşlar bugüne kadar? Cumhuriyet tarihine bakınız bütçe görüşmelerinin içine korsan olarak önerge verip korsan bir şekilde yasa görüşmesini sağlayan 24'üncü Dönemden başka bir dönem göremezsiniz.
Şimdi, burada bu Yasa konusunda Cumhurbaşkanının vetosu var, biz de Barış ve Demokrasi Partisi olarak komisyon aşamasında Meclis Genel Kurulunda ve dünkü komisyon aşamasında da buna "Hayır." dediğimizi çok açık ifade ettik. Peki, dün gece görüşülen, imamın yatsı namazını kıldığı saatlerden sonra görüşülen bu önergeyi sabah ezanından sonra, sabah ezanıyla beraber kalkıp üç parti grubunun bu aşk ve şevkle bu Meclise getirmesinin hikmeti sebebi nedir? Önerge sahibi olarak çıkar burada konuşurlar. Bakın bütçe döneminde, bütçe görüşmeleri döneminde, çok açık söylüyorum hiçbir bütçe görüşmesi döneminde bu ayıbı parti grupları işlememiştir. Kardeşim, Cumhurbaşkanı bizim gerekçelerimizin bir kısmına katılarak veto etti. AK PARTİ'nin içinde muhalif olan sesler vardı, o doğaldır, 350 milletvekili, 340 milletvekilinin içinde herkesin mutlaka aynı düşünmesi diye bir şey olur mu? CHP'nin içinde de aykırı sesler var, biliyorum; MHP'nin içinde de var. Bir taraftan grup kararı alıyorsunuz, gruplarınıza tahakküm ediyorsunuz, Meclisin iradesini de tek tek milletvekillerinin iradesine tahakküm ediyorsunuz, sonra -Allah şifalar versin- Başbakan rahatsız, evde talimat veriyor. Sayın Bozdağ burada Meclis'ten sorumlu Başbakan Yardımcısı ve açıklanıyor buradan, Sayın AKP grup başkan vekilleri diyor ki: "Bu yasanın arkasındayız." Cumhurbaşkanına karşı! Olabilirsiniz, bu sizin bileceğiniz bir iş. Cumhurbaşkanına da karşı olabilirsiniz, Yasa'nın yanında da olabilirsiniz, cezaları indirebilirsiniz, mafya ilişkilerini, bilmem ne zorbalıklarını, dönen trilyonları, hepsini konuşabiliriz bu Mecliste ama bu ayıp yapılmayacak. Milletvekilinin iradesine hiçbir lider sultası hükmetmemeli bu Mecliste. Maalesef ana muhalefet de, MHP de, buna katkı sunmuştur. Bunu yapmayacaktınız arkadaşlar.
Zaten ben dikkat ediyorum, şurada, muhalefet tarafında namaz kılıyorlar AK PARTİ'liler 2 rekât fazladan: 1 rekât AKP, CHP'ye kılıyor, 1 rekât da MHP'ye; diyor ki: Allah bu iki muhalefeti başımızdan eksik etmesin.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Hasip Bey, bütün konuşmalarınız namaz, ezan üzerine kurulu, hayrola, bu değişikliğin sebebi ne ya?
HASİP KAPLAN (Devamla) - Yani arkadaşlar, gerçekten bunu, şimdi...
Bakın, arkadaşlar, bu önerge üzerine biz de Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak bütçe görüşmelerinde bir ilki gerçekleştirdik, HES'lerle ilgili araştırma önergemizi indirdik buraya. Niye? Siz bu yanlışı yaptınız, biz de bu mutabakat bozulduğu için, bütçe görüşmelerine bundan sonra her sabah bir araştırma önergesiyle geleceğim. Burada pösteki saydırtacağım. Mademki bu mutabakat zihniyeti var bu Mecliste her sabah ezanıyla beraber ben de bir araştırma önergesiyle geleceğim. Bunu mu istiyorsunuz? İstediğiniz bu mu arkadaşlar? Hoşunuza gidecek mi bu? Her gün sabah 11.00'den önce saat 10.00'da Danışma Kurulu isteyeceğim, her gün bir tane önergeyle geleceğim. Bunu mu istiyorsunuz? Bu şikenin cezasını ben de size böyle çektireceğim Mecliste. Bu Şike Yasası'nı Mecliste... 21 Aralığın sonuna kadar her gün bir önerge getireceğim, bir de enteresan önergeler. Her gün bütçe görüşmelerinden önce bunu konuşacaksınız, konuşacağız arkadaşlar.
Bakın, HES'ler var ya, sizi ilgilendirmiyor olabilir, hidroelektrik santralleri... Başbakanın memleketi Rize'de, Karadeniz'de dere kalmadı arkadaşlar. Güneysu'dan İkizdere'ye, İkizdere'den tutun Şavşat'a, Artvin'e, Hopa'ya, her tarafa kadar o maden ruhsatları, HES ruhsatları, çantalarla dağıtılan kırk sekiz bin maden ruhsatıyla bu ülke talan ediliyor. Doğasına kıyılıyor, tabiat yıkılıyor, bütün ekolojik dengeleri altüst oluyor ve her yerde vatandaş buna karşı direniyor, demokratik tepkisini koyuyor. O köylerde yaşayanlar, o bölgede yaşayanlar, bütün insanlarımız direniyor.
Hopa'da, Artvin'de, Karadeniz'de mahkemeler karar veriyor, 16 yaşındaki eyleme katılan kızların, kız çocuklarının aileleriyle konuşmamasına karar veriyor.
Bir yandan hukuk böyle çalışıyor, bir yandan ÇED raporları tamamen yasaya aykırı olarak düzenleniyor; diğer yandan devletin malı olarak gördüğü dereler yani Şevval Sam'ın türkülerindeki dereler yani Kazım Koyuncu'nun türkülerinde o pırıl pırıl, şırıl şırıl akan dereler, o güzelim doğa, tabiat tahrip ediliyor ve o bölgede 2 kişinin cebine para olarak aksın diye. Siz de buna diyorsunuz ki: "Enerji ihtiyacımız var, dışarı bağlıyız, bu kaynak enerjisi."
Bu kaynak enerjisi değil arkadaşlar, bu kaynak enerjisi değil, bu çok kötü bir sömürü enerjisi. Sömürge ülkelerin, gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelere uyguladıkları, zorbalıkla sömürdükleri madenlerini, derelerini, ırmaklarını sömürdükleri yöntemin Türkiye'de tekerrürüdür.
Avrupa Birliği müktesebatı için de daha bir buçuk sene var. Bu kurallar imzalandıktan sonra hiçbir yabancı şirket gelip burada ne altın arar ne HES barajı kurar ne başka barajlar kurar. Hasankeyf'i sular altında bırakıyoruz.
E, Ilısu Barajı, GAP projesi... Kırk yıldır kardeşim, kırk yıldır teknik gelişti, dünya değişti. HES olarak düşünürseniz Hasankeyf'i sular altında bırakmadan, Hasankeyf'in Ilısu Barajı'nda beş-altı tane HES kurup kotasını indirip hem Hasankeyf'i kurtarabilirsiniz hem oradaki tarihî yerleşim yerlerinin sular altında kalmasını kurtarabilirsiniz hem de ekonomik olarak onun 2 katı enerji sağlayacak bir proje geliştirebilirsiniz. Ama Başbakan da karşıydı başında, bir gün baktık, Başbakan da Batman'da Hasankeyf'in sular altında kalmasını, Zeynel Abidin Türbesi'nin, o camilerin, o hanların, o güzelim köprülerin sular altında kalmasını savunuyor.
Sayın Maliye Bakanı da söz vermişti -para basıyorlardı o zamanlar Maliye Bakanlığı- Hasankeyf'in resminin üstünde olduğu para basacaktı ki Hasankeyf sular altında kalsa da çocuklarımız o resme baksa, o sözünü de yerine getirmedi.
Şimdi, biz, bu konuda bir araştırma istiyoruz arkadaşlar. Tarihimize, kültürümüze, doğamıza sahip çıkmak istiyoruz. Bundan sonra güzel şeylerle uğraşmak istiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.