GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul’da dün yaşanan depreme, Meclisteki 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına, Çocuk Özel Oturumundan bir fotoğrafa, hakkında dava açılan Nuray Mert’e ve Vezir Mohammad Nourtani’nin ölümüyle ilgili yargılamaya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:80
Tarih:24.04.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben de dün yaşanan deprem felaketi, daha doğrusu deprem nedeniyle bütün İstanbullu hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu konu bugün sıklıkla konuşulacak, ben de özel bir basın toplantısı yapacağım ancak biz depremi unutsak dahi deprem kendisini unutturmuyor. Bir an önce bu meselenin yerel ve merkezî hükûmet çekişmesinden çıkarılarak Mecliste bir genel görüşme ve araştırma komisyonu kurulması suretiyle -Türkiye'nin gerçekten bir ikbal meselesi olan bu meselenin- sağlıklı bir şekilde ele alınması gerekir diyorum.

Sayın Başkanım, bu hafta 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı'ydı, bütün yurtta coşkuyla kutlandı; Meclisimizde de önemli kutlamalar yapıldı ama üç büyük ayıbın gölgesi düştü bu kutlamalara. Bu ayıplardan birincisi, Sayın Cumhurbaşkanının ve Bakanlar Kurulunun Meclisteki kutlamalara ne oturum ne de resepsiyon boyutuyla iştirak etmemesiydi. Gerçekten biz bunu Meclise yapılmış bir saygısızlık olarak kabul ediyoruz. Genel Kurula katılan Sayın Cevdet Yılmaz ve Sayın Yılmaz Tunç'a teşekkür ediyoruz hassasiyetleri için. Kültür Bakanımız da kısa bir süre bir görüntü verip ayrıldı, onun da bu kısa katılımının bir saygısızlık olduğunu ifade ediyoruz.

Bir başka problem, Sayın Cumhurbaşkanına aynı saatte bir çocuk şenliğinde konuşma yaptırmak suretiyle ulusal televizyonların Genel Kurul görüşmelerini yayınlaması da engellenmiştir, buna da tenezzül edilmemesi gerekirdi.

Üçüncü ayıba gelirsek Sayın Başkanım, birçok kişinin dikkatinden kaçtı ama ben bunun özellikle Sayın Meclis Başkan Vekilimiz aracılığıyla Meclis Divanında gündeme gelmesini diliyorum. 3 fotoğraf göstereceğim size: Bu birinci fotoğraf, Meclis Çocuk Oturumundan genel bir görünüm. Burada gördüğünüz gibi çoğunluğu beyaz olmak üzere rengârenk giyinmiş çocuklarımız var. İkinci fotoğraf, o çocuklarımızdan bir detay var, yine çoğunluğu beyaz, rengârenk kıyafetler. Bu fotoğraf ise kürsüde konuşan çocuğumuzun fotoğrafı. Üzerinde bir eşofman var; bu, Cimnastik Federasyonuna ait bir eşofman. Bu eşofmanın üzerinde 2 logo var: Sağında Vestel, solunda Spor Toto. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunun oturumunda 2 firmanın reklamını yapmak ayıbı bir yana, birincisi, soykırımın enerji tedarikçisi olan bir firmanın logosu dakikalarca milyonlarca insana izletilmiştir. İkincisi, yasal bir kumar firması çocuklara seyrettirilmiştir. Cimnastik Federasyonu bu hatayı yapmış olabilir ama bunun, burada bu kürsüye çıkmadan önce bir şekilde bir denetimden geçmesi gerekiyordu herhâlde. Bu konuyu Meclis Başkanlık Divanının takdirine sunmak üzere, Sayın Başkanım, size arz ediyorum.

Sevgili AK PARTİ'li arkadaşlarımız, gündem çok yoğun, bazı meselelerden günü gününe haberdar olamadığınızı düşünüyorum ve şimdi size mutlaka sizin de yüzünüzü öne düşürecek -ve sizi utandıracak diyeyim, bu sizin bir eyleminiz değil ama sizi utandıracak- bir durumdan bahsetmek istiyorum. Hepinizin çok yakından tanıdığı Sevgili Nuray Mert hakkında geçen ay PKK silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla dava açıldı. Hepinizin çok yakından tanıdığı, 28 Şubat döneminde dönemin bütün egemenlerinin ve medyasının elinde sopayla muhafazakâr, dindar kesimi linç ettiği bir dönemde cesurca, delikanlıca, korkmadan doğru bildiklerini söyleyen ve her zaman doğru bildiğini söylerken yalnız kalıp kalmadığına dikkat etmeden dimdik duran bu hanımefendi hakkında terör örgütü üyeliği nedeniyle dava açmak da bu dönemin yargısına nasip oldu. Bu örnek, yargının ne hâle düştüğünün, adaletin ne hâle düştüğünün en çarpıcı örneklerinden biri oldu.

Sevgili Nuray Mert 29 Mayısta hâkim önüne çıkacak; 29 Mayısta, İstanbul'un fethedildiği bir dönemde, yargının nasıl bir kafayla işgal edildiğinin resmini bize sunacak ve biz buna nasıl tahammül edeceğiz? Bunun hakkında ne HSK'den ne Adalet Bakanlığından bugüne kadar tek kelimelik bir şey bile gelmedi. Sevgili Nuray Mert "Utanıyorum." diye yazmıştı 28 Şubat döneminde, şimdi "Korkuyorum." diye yazıyor. Ve bu fotoğraf yani yargılamaya konu fotoğraf ne zaman çekildi biliyor musunuz? 2014 yılında Salih Müslim Türkiye'ye geliyor, aynı hafta bir kısım siyasetçiler ve gazeteciler Suriye'ye götürülerek IŞİD'le mücadele ve IŞİD'in saldırısının etkileri yerinde gözlemleniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Davaya konu fotoğraf bu. İçinde Nuray Mert'in de olduğu, üstelik en arkada olduğu bir fotoğrafta Başsavcı ne demiş biliyor musunuz? "Silahlı terör örgütünün emir ve talimatlarını yerine getirerek gizli talimatlarla fotoğraf çektirmek" demiş ve bu fotoğraf on yıl sonra tesadüfen, bir şekilde ortaya çıkıyor. Yani böyle bir yargı sisteminin bu ülkeye nasıl bir faydası olabilir, bundan murat edilen şey nedir?

Sevgili Nuray Mert "Korkuyorum." diye bir yazı yazdı, son cümlesi bir ayetikerimeye gönderme, diyor ki: "Şüphesiz insan çok zalim ve cahildir." Ben başka bir ayeti daha hatırlatarak bu faslı bitirmek istiyorum.

(Hatip tarafından Tekvir suresinin 26'ncı ayetikerimesinin okunması)

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - "Bu gidiş nereye?" Gerçekten düşünmüyor musunuz arkadaşlar, şu yargı sisteminde yaşanan sorunlarla bu gidiş nereye acaba?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bir başka yargı ayıbı; şu fotoğrafa lütfen bakın, bu vatandaş Vezir Mohammad Nourtani, yaralandı, yaralandıktan sonra kaçak olarak çalıştırıldığı madende -kendisi de kaçak bir işçiydi- canlı canlı yakılarak öldürüldü olay ortaya çıkar endişesiyle. Savcı adamakıllı bir iddianame yazdı, ses kayıtları var, itirafçılar var ama bu arkadaşın katilleri geçen hafta yapılan yargılamayla taksirle adam öldürmekten ceza aldı. Canlı bir insanı hastaneye götürmek yerine yakarak öldüren bir vakada taksirle adam öldürmek, yardımcılar da delil karartmak... Yargı, çocuklarla, gençlerle uğraşmayı bıraksın. Yargı, sosyal medyada görüş bildirimi yapanlarla uğraşmayı bıraksın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mehmet Emin Bey, 8'inci dakikadayız.

Buyurun, tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bitiriyorum efendim.

Yargı işte bu vahşetle, kadına karşı şiddetle, çocuğa karşı şiddetle, mazlumlara, mağdurlara karşı şiddetle ilgilensin. Bu ne demektir biliyor musunuz? Yoksulsanız, savunmasızsanız, zor durumdaysanız, arkanızı kollayacak birisi yoksa canlı canlı yakılırsınız ve cenazeniz orta yerde kalır, hakkınız hukukunuz bile savunulmaz. Hiç "mülteciyseniz" demiyorum çünkü bu bir Türk'ün başına da gelebilirdi. Birçok Türk vatandaşının da benzer sorunlarını biliyoruz.

Gündem yoğun ancak süreyi ihlal etmemek için teşekkür ediyorum Başkanım.