| Konu: | Adalet Bakanının bugünkü açıklamalarına, 19 Martta ve sonrasında yaşananlarla ilgili Adalet Bakanına sormak istediği sorulara ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 29.04.2025 |
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama adaletsizlikle başlayıp adaletsizlikle -onu anlatarak- bitirmek istiyorum.
Bugün Adalet Bakanı bazı açıklamalarda bulundu, yargının bağımsız olduğunu söyledi "Türkiye hukuk devletidir." dedi, "Bizlere iftira atıyorlar." dedi ve yirmi üç yılda 78 olan müstakil adliye binasını 382'ye çıkarmış. Keşke eski, küçük, belki 2 odalı adliye binaları kalsaydı ama içinde adalet olsaydı. Dünyanın en büyük adalet saraylarını yapabilirsiniz, en büyük adliyelerini yapabilirsiniz ama o adliyede adalet yoksa, o adliye insanlara güven değil, korku, endişe, panik veriyorsa orada adalet yoktur. Ben buradan Adalet Bakanına sormak istiyorum: 19 Martta Cumhurbaşkanı adayımızı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızı tutukladınız. Ondan sonra, soruşturma ve kovuşturmalar devam etti, hafta sonu da 52 kişiyi gözaltına aldınız. Biliyorsunuz, soruları görebilme imkânımız var. Çok garip sorular soruluyor. Mesela Kadriye Kasapoğlu'na -Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Özel Kalem Müdürü- sorulan soru: "Neden bazı kişilerle telefon görüşmesi yapıyorsun?" Kardeşim, kadının görevi bu. İsim sormuyor bakın, "Neden sık telefonla görüşüyorsun?" "Benim görevim bu." diyor. Bakın, bu soruyu sorabilmek için hukuki bir şizofren olman lazım. İstanbul'a söylüyorum bunu.
Geliyorum Şafak Başa'ya. İSKİ Genel Müdürü, kaymakamlık yapmış, bürokratlık yapmış, Tekirdağ'da görev yapmış onurlu, şerefli bir Genel Müdür. Kendisine bir iş adamı geliyor, maden açmak istediğini söylüyor. Bakanlıktan görüş alıyor, Bakanlık "Açamaz." diyor, reddediyor. Bu meczup mafya artığı adam kendisini tehdit ediyor, devlet koruma veriyor. Şimdi, tek soru soruluyor. Bu kişi tanık sıfatıyla Şafak Başa'yı suçluyor. Ey Adalet Bakanı, soruyorum sana ya... İSKİ'nin Genel Müdürünü tutukladın. Olay aynen bu. Ne kadar ayıp ya! Gerçekten bunlara cevap ver. "Türkiye hukuk devleti." Değil. Türkiye yasa devleti değil, Türkiye'de yargı bağımsız değil.
Geliyorum Murat Ongun'a. Adamı aldınız, evini aradınız, bankaya baktınız, akrabalarına baktınız, bir şey bulamadınız. Yahu eşini niye alıyorsunuz! Bu bir acziyet, bu bir utanmazlık. Eşini aldınız, çocukların kumbarasını alıyorsunuz. Allah'tan kumbaradan 4 bin lira çıkmış, 10 bin lira çıksa çocuğu da tutuklayacaklar. Kızının küpesine "Altın mı? Bakayım." diyor. Herhâlde ısırıyor küpeyi o polis. Bu olacak şey mi? Ben bu Parlamentodaki tüm milletvekillerine söylüyorum. Empati yapabilmek önemli, kendimizi o insanların yerine bir parça koyalım.
Geliyorum, bitmiyor. Yani bu soruşturmanın her tarafı tuhaf. Yine İmar İşleri Genel Müdürünün iş yerine gidiyorlar -eski- kaşeler var, "Bunlar ne?" diyor. "İş yerime geldiniz, şirketin kaşeleri." diyor. "Öyle mi?" diyor. Bakın, bu kadar tuhaf sorularla soruşturmanın yürütüldüğü ve Türkiye'nin, dünyanın güldüğü, üzüldüğü, acıdığı bir durumda Adalet Bakanı ve yargı ve her gün 3 kez "Yargı bağımsız. Türkiye hukuk devleti..." Hayır, değil. Örnekleriyle söylüyorum bakın.
Gariplikler bitmiyor, 2911 sayılı Yasa'ya muhalefetten -gösteri, yürüyüş yapan- bu ülkenin 43 genci neden hâlâ cezaevinde? Ya, ne hakla alt sınır altı ay? Bunun yatarı yok, niye tutuyorsunuz ya? Hasta mısınız siz! Burada avukat olanlara soruyorum, avukat olmayanlara da soruyorum, hayatında adliye görmemiş arkadaşlarıma da soruyorum: Bu olabilecek bir şey mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Az önce Sayın Grup Başkan Vekili söyledi, Bahçelievler'de bir Kur'an kursunda 17 çocuğa tacizde bulunuluyor, Ensar Vakfındaki rezaletler, çocuk gelin rezaleti ama bu ülkenin gençleri saçından sürüklenerek, dövülerek, tartaklanarak gözaltına alınırken Ensar'da, Bahçelievler'de çocukları taciz edenlerden biri bu şekilde gözaltına alınmıyor. "Türkiye hukuk devleti." Orada olanlara suç işleme özgürlüğü var. Basın bilmiyor, basın! Bakın, gizli olan dosyayı Türkiye'ye yayanlar, gözaltı görüntülerini, evin görüntülerini Türkiye'ye yayanlar Bahçelievler'deki 17 çocuğa taciz olayının gözaltı görüntülerini niye yaymıyor, neden göremiyoruz? Mahkemeden de sonra haberimiz oluyor. Türkiye hukuk devleti, öyle mi? Türkiye hukuk devleti değil; bak, bunu defalarca söyleyeceğim; Türkiye hukuk devleti değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlayacağım efendim.
Şimdi, üzülerek söylüyorum: İSKİ Genel Müdürü alınıyor. Türkiye'de bir deprem gerçeği var, herkes tedirgin. Allah korusun... Bir grup bilim adamı diyor ki: "Bu, büyük depremdi." Onu duyanlar evinde mışıl mışıl uyuyor. Bir grup bilim adamı diyor ki: "Hayır, büyük deprem geliyor." Onu duyanlar parkta yatıyor. Bir grup bilim adamı diyor ki: "Ya, vallahi, ikisi de olabilir." Bunu duyanların bir kısmı evde, bir kısmı parkta yatıyor. Ama durum bu. Peki, durum bu iken, İSKİ gibi önemli bir kurum... Allah korusun, bir depremde borular patlayacak, yollar altüst olacak, altyapı gidecek. Kim döşeyecek? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç mu boruları döşeyecek? Bu kadar kolay bir şekilde gözaltına alıyorsun, tek suçlama var adamın hakkında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - 4'üncü sınıfta bu dersi görüyorduk, ceza usul dersini, hocalarımız bize şunu söylüyordu: "Tutuklama kararı verirken bir değil bin kez düşünün; istisnai olarak bu yola başvurun. Sakın! Çünkü geri dönüşü olmayan zararlar verir." Gerçekten de bu ülkeye, topluma, hepimize, adalete geri dönüşü olmayan zararlar verildi. Gencecik çocuklar cezaevinde; gencecik çocuklar cezaevinde tutuldu, işkence gördü, dayak... Niye? "Sokağa çıkmış." Çıkar, çıkacak, çıkmalı. Silah mı çıkmış üzerlerinden, çakı mı çıkmış, tırnak makası mı çıkmış? Hayır. Anayasal hakları. Niye bundan rahatsız oluyoruz? Onların sokağa çıkması darbe değil, darbe olmuyor ama 16 milyon insanın oyuyla aday gösterilen Cumhurbaşkanı adayının tutuklanması bir darbedir, bir cuntadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Son cümlem.
BAŞKAN - Sayın Başarır, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Ben de birilerine teşekkür etmek isterdim ama Başkanım, ne diyeyim yani? En son bari size ve dinleyen arkadaşlarıma teşekkür edeyim.
Yani geldiğimiz noktada adaleti, hukuku konuşmak zorundayız. Bu ülkede adaletsizlik, hukuksuzluk ekonomiye de emekliye de işçiye de her şeye zarar veriyor. Günden güne fakirleşiyoruz, günden güne yalnızlaşıyoruz, günden güne Türkiye çok kötü gözüküyor. Yapmasınlar, şu hukuksuzluğa son versinler.
Ben aklıselim tüm arkadaşlarımı bu konuda fikir beyan etmeye, doğruları görmeye ve söylemeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar