| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 09.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın milletvekilleri, bütçe kanunu görüşmeleri çerçevesinde Sayıştay bütçesi ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun kesin hesabıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayıştay, Anayasa'nın 160'ıncı maddesinde düzenlenmiş bir anayasal kuruluş. Anayasa'nın 160'ncı maddesinde aynen şöyle söylüyor: Sayıştay, kamu idarelerini -özetle söylüyorum- ve yerel yönetimleri Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemekle yetkilidir. Yani bizim adımıza denetim yapan bir kuruluş ve şu çok açık bilinen bir gerçektir ki Sayıştayın Meclis adına bütün kamu harcamalarını denetleyebilme yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkının bir uzantısıdır. Bütçe yapma hakkı Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir, yaptığı bütçenin nasıl harcandığını da Sayıştay eliyle denetleyecektir.
Değerli arkadaşlar, bu denetim nasıl yapılmalı? Bu denetimde temel yaklaşım, bütün uluslararası çağdaş hukuk sistemlerinde temel yaklaşım şudur: Sayıştay ve benzeri örgütler bağımsız kuruluşlardır, bağımsız anayasal kuruluşlardır. Bakın, bizim Sayıştayımızın da bağlı olduğu (INTOSAI) Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı diye bir örgüt var. Bu örgüt meslek ilkelerini belirlemiş, demiş ki "Bu tip kuruluşlar şu esaslar üzerine çalışır: Bağımsızlık -dikkatinizi çekiyorum, bağımsızlık- tarafsızlık, dürüstlük, güvenilirlik ve yeterlilik esasları üzerine kurulmuştur."
Değerli arkadaşlar, şunun herkes tarafından çok net bilinmesi lazım: Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapar ama Türkiye Büyük Millet Meclisine bağımlı değildir. Bağımlı olmak başka bir şey, onun adına denetim yapmak başka bir şey. Ancak maalesef, AKP iktidarı bugüne kadarki bütün uygulamalarında olduğu gibi ve AKP'nin Meclis çoğunluğu bugüne kadar devletin yönetimindeki bütün sisteme baktığı gibi burayı da kontrol etme mantığıyla hareket etmiş ve Sayıştayın uluslararası standartlara göre sahip olması gereken bağımsızlığını maalesef ortadan kaldırmıştır.
Değerli arkadaşlar, bakın, bundan önce 832 sayılı Sayıştay Kanunu vardı. 832 sayılı Sayıştay Kanunu'na göre denetimler yapılırdı ve o denetim sırasında bazı yerel yöneticilerle ilgili ya da kamu idareleriyle ilgili yapılan denetim sonuçları AKP İktidarını rahatsız etmeye başladı. Şimdi soruyorum: O denetleme raporlarını hazırlayan Sayıştay denetçileri nerede? Ne yaptınız onlara? Onların başına ne geldi? AKP'li büyükşehir belediye başkanlıklarında ortaya çıkan kamu zararını tespit eden raporların altında imzası olan Sayıştay denetçileri nerede?
Değerli arkadaşlar, bakın, Sayıştayın, tabii, o yapısı sizleri rahatsız ettiği için, AKP anlayışı, önce, eski Sayıştay Kanunu'nda, kendine yakın kadroları nasıl seçerim diye bir uygulama başlattı. 2009 yılında, şubat ayında bir sözlü sınav yapıldı ve iktidara yakın, yandaş denetçi yardımcıları alındı. Danıştay bu sınavı iptal etti, "Olmaz böyle bir şey. Objektif değil bu." dedi. Ne yapıldı? Ne yaptınız? AKP Meclis çoğunluğu ne yaptı? Alelacele bir yasa değişikliği getirdiniz. 832 sayılı Yasa'da sözlüyü kaldırıp "mülakat" dediniz, "Mülakatlar da kayda alınmayacak." dediniz. Ona dayanarak bütün yeni gelen denetçi yardımcılarının iktidara yakın, sadakate dayalı esaslarla atamalarını yaptınız. Bu da yetmedi. 832 sayılı Sayıştay Yasası'nı değiştirme ihtiyacı hissettiniz. Geçen sene bu aylarda, 3 Aralık 2010'da 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nu buraya getirdiniz ve getirdiğiniz yeni sistemle, AKP anlayışının getirdiği yeni sistemle burada, doğrudan doğruya denetim fonksiyonu zayıflamış, yandaş bir Sayıştay yaratma anlayışının yasal altyapısını oturttunuz.
Değerli arkadaşlar, bu yapının sonunda, Sayıştayın bugün, günümüzdeki durumu içler acısıdır. Bugüne kadar görevini layıkıyla yerine getiren Sayıştay denetçilerine, Ankara Büyükşehir Belediyesindeki kamu zararını ortaya çıkaran Sayıştay denetçilerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki kamu zararını ortaya çıkaran Sayıştay denetçilerine yol göründü ama bunun yerine iktidara yakın kadrolar adım adım Sayıştayın köşe başlarına yerleştirildi.
Değerli arkadaşlar, bir Sayıştay başkanı seçimi yapıldı bir buçuk sene önce. Bu nasıl bir seçimdir, nasıl bir hızlı yükseliştir? Bakın, Sayıştay Başkanının geçmişine bir bakalım. 2001-2003 yılları arasında Albayraklar Grubunun personeli, Albayraklar'ın personeli. Albayraklar'ın nerelerle nasıl ilişkileri olduğunu, nerelerle sıhri, ticari, siyasi ilişkileri olduğunu herkes biliyor. 2001-2003 Albayraklar personeli, 2007 Elbistan Kaymakamı, 2007 Tokat Valisi, 2009 Sayıştay Başkanı. Hayırlı uğurlu olsun. Böyle bir Sayıştay yarattınız, böyle bir denetim sistemi. Bakın, şunu soruyorum, bunun cevabını vermek zorundadır Sayıştayı bu hâle getiren iktidar çoğunluğu: Bir bakanın, Kabinedeki bir bakanın Sayıştayda denetçi olan akrabası iş takibi yapmak ve rüşvet almak suçundan soruşturma geçiriyor, hakkında soruşturma var. Bulun çıkarın, hangi bakanın, hangi Sayıştay denetçisi akrabası yolsuzluk yapmak, rüşvet almak, iş takibinde bulunmaktan dolayı soruşturuluyor, takip edin.
Değerli arkadaşlar, böyle bir kurum yaratacaksınız ve bu kurumun Anayasa'da tarif edilen bağımsız denetim görevi yapacağını söyleyeceksiniz, kamuoyu da buna inanacak. Yok öyle şey! İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 3 milyon liralık itfaiye yiyeceği için 16 milyon lira ödeme yapıldığını tespit eden Sayıştay denetçilerine ne oldu? O raporun altındaki Sayıştay denetçilerini ne yaptınız, nereye gönderdiniz?
Değerli arkadaşlar, AKP İktidarı denetlenmekten korkan ama bütün devlet kurumlarını kontrol etmekten hoşlanan bir anlayışla Sayıştayı da yeniden dizayn etmiştir. Böyle bir kurumun bütçesini bugün önümüze getirdiniz ve burada bunu oylayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Biz, sizin bu anlayışınızın bir parçası olmayacağız ve bütçeye bu sebeple ret oyu vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tezcan.